Yeni Şafak gazetesi yazarı İbrahim Karagül, bugün (5 Temmuz 2021) yayımlanan yazısında 15 Temmuz 2016’da düzenlenen darbe girişimi için “15 Temmuz darbesi, saldırısı, işgal girişimi bir medeniyetler çatışmasıdır. Batı’nın İslam’la savaşının, Batı-İslâm medeniyetler hesaplaşmasının yeni bir örneğidir. Türklerin ikinci kez coğrafyaya dönüşünü durdurmaya ayarlı çokuluslu bir saldırıdır” dedi.
Bunun bir darbe değil, dış müdahale olduğunu söyleyen Karagül, “Bu bir darbe değil, dış müdahaledir. ‘Türkiye durdurulursa coğrafyayı yüz yıl daha elimizde tutarız’ sloganı ile uygulanan bir plandır” diye yazdı. Karagül, şöyle devam etti:
’21. yüzyılın ilk kapışması’
“Bize yeni bir 20. yüzyıl dayatanların, coğrafyayı şehir devletlerine kadar bölüp parçalama planları yapanların, yeryüzünün ana eksenini Müslümanlardan arındırmak isteyenlerin, Türkiye’nin Batı’ya meydan okumasının önüne geçmek isteyenlerin yürüttüğü dev bir projedir.
ABD’nin, AB ülkelerinin, İsrail’in, onların kontrolündeki bazı bölge ülkelerinin ve içerideki ortakların birlikte planlayıp yönettikleri, 1. Dünya Savaşı ve Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana yaşadığımız en büyük saldırıdır.
Tam bin yıldır, bu coğrafyada yükselen güçle, Batı dünyası arasında devam eden, 1071 Malazgirt’ten beri coğrafyanın siyasi tarihini belirleyen, hesaplaşmanın 21. yüzyıldaki ilk büyük kapışmasıdır.
‘O gece saldırılar ABD üslerinden yönetildi’
Batı medeniyeti, İslâm dünyasını durdurmak, Türkiye’nin yükselişini engellemek, Türkiye öncülüğünde bir coğrafya ekseninin şekillenmesinin önüne geçmek için, muhafazakâr kimlikli bir taşeron yapı üzerinden Türkiye’ye saldırmıştır.
FETÖ denilen bir vatan hainleri oluşumu, on yıllardır beslenip büyütülmüş, devletin ve toplumun sinir sistemine yerleştirilmiş, tam da zamanı geldiğinde harekete geçirilmiş, onlar dışarıdan FETÖ içeriden harekete geçmiştir.
O gece; ABD üslerinden saldırı yönetilmiş, milletin ve devletin bütün değer ve kurumları hedef alınmış, vatan savunması yapanlara katliam uygulanmış, bu ülkenin uçakları ve tankları işgal güçlerinin emrine verilmiş, güney sınırları boşaltılmış, donanma gemileri kendi ülkesini işgale girişmiştir.
‘İnfaz timleri harekete geçirildi’
O gece bu ülkenin, Erdoğan’ı öldürmek için suikast ekipleri harekete geçirilmiş, Erdoğan’ın ekibinde bulunan herkesin yakalanıp infaz edilmesi için timler oluşturulmuş, ona destek veren kitleler düşman bellenip açık saldırılara maruz bırakılmıştır.
O gece, kendiliğinden sokaklara dökülen Anadolu insanı, vatansever insanlarımız, sadece Fetullahçı Terör Örgütü militanlarıyla değil, ABD ve Avrupa ile çatışmış, dünya tarihinde eşi benzeri zor görülür bir mücadele örneği sergilemiş, tankların önüne dikilmiş, kurşunlara karşı yürümüştür.
O gece tarih yapan, coğrafya inşa eden siyasi genetik yeniden uyanmış ve harekete geçmiştir.
Her kare fotoğraf bir siyasi tarihtir..
O geceden kalma her kare fotoğraf bir siyasi tarihtir.
O gece Türkiye’yi yüz yıl sonra bir kez daha tarih dışına itmeye girişenlere karşı bir millet ayağa kalktı, dünyanın en büyük güçlerini hezimete uğrattı.
O gece Türkiye; doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine harekete geçti, şehirler ayağa kalktı, milyonlar sokaklara aktı, tarihi tersine çevirdi.
O gece; 20. yüzyıl boyunca ‘Son Vatan’ olan Türkiye, 21. yüzyıl için coğrafyanın ‘Anavatanı’ oldu.
FETÖ başaramadı, içeride hemen yeni cephe kuruldu
15 Temmuz sadece bir darbe değil, sadece bir FETÖ saldırısı değildir. Öyle olsaydı; FETÖ tasfiye edildikten sonra ABD, Avrupa ülkeleri ve onların denetimindeki ülkeler, FETÖ hücrelerini korumazdı. ‘Adamları’na sahip çıktılar.
Onları NATO üslerinde, ABD üslerinde, ABD müttefiki ülkelerde korumaya aldılar.
Öyle olsaydı; FETÖ terör örgütü tasfiye edildikten sonra sorun çözülürdü. Öyle olmadı. Yeni bir cephe inşa edilip FETÖ yerine ikame edildi. Bu sefer muhalif siyasi partilerle terör örgütleri bir araya getirilip yeni daha geniş bir ‘içeriden müdahale ittifakı’ şekillendirildi.
On yıllardır ne kadar insan ve çevreye yatırım yapmışlarsa, Türkiye içinde ne kadar bağlantılı insan ve çevre varsa hepsini tek çatı altında topladılar.
‘Açık bir hazırlık var’
Bu partilerin, kişilerin, çevrelerin, örgütlerin tek bir dil konuştuğunu, tek bir merkezden beslendiğini, tek bir amaca yöneltildiğini, aralarındaki bütün farklılıkların ortadan kaldırıldığını gördük, görüyoruz.
Siyaset, iç politika görünümü altında bir gizli hazırlık, bir gizli ajanda yürütüyorlar. Artık her şey siyasi çizgiyi geçti, demokratik ölçeği geçti, bir milli güvenlik sorununa, bir toplumsal bütünlük sorununa, bir Türkiye meselesine dönüştü.
Türkiye’yi durdurmak için harekete geçecekler. Türkiye’nin geleceğini vurmaya çalışacaklar. Ülkenin ve milletin felâketini hazırlıyorlar. 2023 öncesi ağır bir saldırı planlıyorlar.
‘Türkiye onların kalelerine yürüdü’
15 Temmuz’dan sonra ne oldu? Türkiye, bu saldırıyı binlerce yıllık devlet aklıyla, medeniyetler kimliği ile okudu. Sınırlarındaki savunmayı çok ötelere taşıdı. Libya’dan Karabağ’a, Basra Körfezi’nden Kızıldeniz’e, Suriye’den Doğu Akdeniz’e olağanüstü bir nüfuz alanı oluşturdu.
Savunmaya geçmedi, aslında onların kalelerine yürüdü. Beş yılda hiçbir ülkenin ulaşamayacağı güç alanı inşa etti. Sadece tetikçileri değil, patronlarını vurdu.
‘Onlar yine kaybedecek, olan içeridekilere olacak’
Onlar ne yaparsa yapsın, ne planlarsa planlasın Türkiye, her saldırı girişiminden sonra çok daha ötelere uzanacak. Çok daha büyük güç inşa edecek. 15 Temmuz’dan daha beter, daha da rezil olacaklar.
2023 öncesi bu saldırıyı bekliyoruz. Ama saldırıyı nasıl durduracağımızı da, saldırı sonrası ne kadar uzaklara yürüyeceğimizi de, onlar güç kaybederken Türkiye’nin nasıl yıldızlaşacağını da biliyoruz.
Olan içeridekilere olacak. FETÖ’den daha acıklı duruma düşecekler.”
Yorumlar kapalı.