Türkiye ekonomisinin yönetim kadrosunda hafta sonu büyük değişiklikler yaşandı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ile Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın başındaki isimlerin değişmesi, ekonomi yönetiminde yeni bir dönemin başladığına işaret ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin TBMM’deki grup toplantısında çarşamba günü yaptığı konuşmada da ekonomide yeni dönem vurgusu yaptı.
Erdoğan’ın ekonomide izlenecek yeni yönelime dair açıklamaları, piyasalarda olumlu karşılandı; Türk Lirası ve Borsa İstanbul’un hisse senedi endeksleri değer kazandı.
Ancak ekonomistler Erdoğan’ın söyleminin icraata da yansıması gerektiğini vurguluyor.
Ekonomist Mustafa Sönmez “Bu kadro değişiklikleri zor durumdaki ekonomi ve AKP rejimini dengelemek amaçlı yapılıyor. Ekonomi gerçekten çok kritik durumda” görüşünü dile getiriyor.
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Sönmez’e göre yeni atamalarla yurt içi ve yurt dışında kaybedilen güvenin yeniden sağlanması amaçlanmakta.
Spinn Danışmanlık Kurucu Ortağı Özlem Derici Şengül’e göre ise yeni ekonomi yönetiminden öncelikli beklenti serbest piyasa işleyişine sadık kalınması.
Yeni bir ekonomi programının hazırlanıp hayata geçirilmesinin gerektiğini söyleyen Şengül, “Kişisel uygulamalardan çıkarılarak, kurumlara itibarlarını kazandıracak bir yapı beklentisi var” diyor.
‘İsimler değişse de sistem değişmiyor’
Hazine ve Maliye Bakanı olarak görevini sürdüren Berat Albayrak, pazar akşamı istifa ettiğini duyurdu.
Erdoğan’ın bu istifayı onaylamasının ardından Hazine ve Maliye Bakanı olarak Lütfi Elvan atandı.
Cuma gecesi yayımlanan kararname ile ise Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı (TCMB) Murat Uysal, görevden alındı.
Uysal’ın yerine eski maliye bakanı Naci Ağbal getirildi.
“Naci Ağbal bankacı değil, merkez bankacı hiç değil; sadece maliye deneyimi var” diyen ekonomist Mustafa Sönmez yine de bunun önemli olmadığını; çünkü TCMB’nin faiz kararlarına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karar vermeye devam edeceğini aktarıyor.
Sönmez, “Buradaki tercih tamamen Saray’a bağlı ve Saray’a itaat edecek, hiç sorun çıkarmayacak bir isim, bundan öte bir özelliği yok” ifadesini kullanıyor.
Bu yüzden Sönmez’e göre kişiler değişse de sistem değişmiyor.
‘Piyasalar bu ekibe bir kredi verdi’
Erdoğan’ın çarşamba günkü konuşmasında yeni ekonomi yönetiminin nasıl politikalar izleyeceğine dair bir yol haritası da vardı. Erdoğan’ın bu mesajları piyasa tarafından olumlu karşılandı.
Türk Lirası’ndaki değer kazancı yüzde 4’ün üzerine çıktı. Dolar/TL kuru böylece 7,81’e kadar indi.
Borsa İstanbul’un BIST 100 endeksi ise yüzde 2,91 artışla rekor kırdı.
TL varlıklardaki yükselişle birlikte tahvil faizleri ve risk primi de düştü.
Türkiye’nin kredi riskini ölçen 5 yıllık kredi temerrüt takas primi (CDS) 44 puan azalarak 405 puan ile Mart’tan beri en düşük seviyesine indi.
Spinn Danışmanlık’tan Özlem Şengül “Piyasalar bu yeni ekibe, yeni söyleme çok önemli bir kredi verdi” değerlendirmesinde bulunuyor.
BBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Şengül’e göre şu ana kadarki asıl mesele serbest piyasa işleyişine yapılan müdahalelerdi:
“Bu Merkez Bankası kanalıyla oldu, BDDK kanalıyla, bankacılık sistemindeki düzenlemeler kanalıyla oldu, sürekli değişen ancak nasıl değiştiğini anlamadığımız vergi düzenlemeleri yoluyla oldu.
“Hem bütüncül bir yapısı yoktu hem de piyasa dostu olmayan, yatırımcıyı tedirgin eden uygulamalardı.”
Şengül’e göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni ekonomi programının sinyalini veren sözleri, bu yüzden piyasa tarafından olumlu karşılandı.
‘Acı da olsa doğru reçeteleri uygulayacağız’
Erdoğan’ın konuşmasından yeni ekonomi politikasıyla ilgili öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Türkiye’nin risk primi düşürülecek.
Yabancı yatırımcılarla toplantılar yapılacak.
Ekonomi politikalarında güven ve kredibilite kazanımına odaklanılacak.
Rezervleri güçlendirmenin yolu TL’ye olan güveni artırmaktan geçiyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı, TCMB, ticaret ve sanayi bakanlıkları, iş insanlarıyla beraber yeni bir ekonomik sıçrama için çalışılıyor.
Cari açığa yol açmayan, yurt içi tasarruf, doğrudan uluslararası yatırımlarca finanse eden bir yapı oluşturulacak.
Fiyat istikrarını sağlayacak politikaları belirlemek TCMB’nin görevidir.
“Acı da olsa doğru reçeteleri uygulamaktan kaçınmayacağız” diyen Erdoğan, TCMB başkanı ile Hazine ve Maliyet Bakanı’na destek verileceğini vurguladı; yeni atamalar ile ilgili “Piyasalarda yaşanan olumlu seyir doğru yolda olduğumuza işaret ediyor” saptamasında bulundu.
İlk sınav 19 Kasım’da: Faiz artırılacak mı?
Ekonomi yönetimi ilk sınavını 19 Kasım’da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında verilecek. Piyasalar bu toplantıdan faiz artırımı bekliyor. Merkez Bankası, Ekim ayındaki PPK toplantısında politika faizi olan bir haftalık repo faizini yüzde 10,25’te sabit tutmuştu.
Diğer yandan TCMB’nin geç likidite penceresi faizini yükseltmesi ve diğer likidite adımlarıyla piyasa faizi yüzde 14,3’e yakın seyrediyor. Bu yüzden de analistler ve ekonomistler, politika faizinin en az piyasa faizi seviyesine gelmesi gerektiği görüşünde. Böylece TCMB’nin sadeleştirme kararları ve öngörülebilir politikalar açısından olumlu bir adım atacağı düşünülüyor.
Naci Ağbal’ın TCMB’ye atanması ve Erdoğan’ın bugünkü sözleri sonrası piyasada faiz artışına yönelik beklenti yükseldi.
Her ne kadar Erdoğan dünkü konuşmasında yine “Faiz sebep enflasyon neticedir” dese de, diğer mesajları sayesinde piyasa faiz artırımı beklentisini koruyor.
Ekonomist Mahfi Eğilmez bu konuyla ilgili Twitter hesabından “Faiz hakkında olumsuz açıklamalar genellikle faizin artırılmasına karar verildiği zaman yapılıyor” saptamasında bulundu.
Elvan’dan temel beklenti ‘açık ve öngörülebilir’ politikalar
Hazine ve Maliye Bakanlığı’na atanan Lütfi Elvan, daha önce ulaştırma ve kalkınma bakanlıklarında görev almıştı.
Elvan, göreve getirildiği ilk gün yaptığı yazılı açıklamada, “Öncelikli olarak ele aldığımız enflasyonla mücadele sürecini, maliye politikaları ve diğer tüm araçlarımızla kararlı bir şekilde destekleyeceğiz” dedi ve ekledi:
“Vergi düzenlemeleri başta olmak üzere mevzuatta öngörülebilirliğin artırılması ve bu sayede yatırım ortamının hem yerli hem de uluslararası girişimciler açısından her bakımdan iyileştirilmesi için gerekli adımlar, başta sivil toplum kuruluşları olmak üzere ilgili tüm taraflarla iş birliği halinde atılacaktır.”
Piri Reis Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Dünya gazetesi için kaleme aldığı yazısında Lütfi Elvan’ın Devlet Planlama Teşkilatı ve Kalkınma Bakanlığı’nda hem teknokrat hem de bakan olarak aldığı görevler sayesinde, “orta vadeli planların gücünün artabileceğini ve Türkiye ekonomisine ilişkin bakışın kısa vadeden orta ve uzun vadeye kayabileceğini” söylüyor.
Ekonomist Özlem Derici Şengül, Lütfi Elvan’ın daha önceki görevleri gereği piyasalarla bir iletişiminin olmadığını, o yüzden maliye politikalarına nasıl yaklaştığının henüz bilinmediğini belirtiyor.
Şengül’e göre Elvan’dan temel beklenti ise ‘açık ve öngörülebilir’ politikalar.
Kaynak: BBC Türkçe
Yorumlar kapalı.