Çocuk, Avrupa’da 1,2 milyon ila 800 bin yıl önce yaşamış bir hominin türüne aitti ve Latince ismiyle “Homo antecessor” diye sınıflandırılmıştı.
Independent Türkçe’nin aktardığına göre, söz konusu insan türünün kalıntıları ilk kez 1994’te İspanya’nın kuzeyindeki Atapuerca Dağları’nda bulunan Gran Dolina mağarasında keşfedilmişti.
Ancak Avrupa’nın en eski insan türlerinden biri olan Homo antecessor’a ait yalnızca kemik ve diş parçaları bulunuyor. Bu durum, araştırmacıların H. antecessor bireylerinin cinsiyetini belirleme çabalarını zorlaştırıyordu.
Öte yandan, son zamanlarda antropologlar, ilk insan türlerinin cinsiyetlerini başarıyla ortaya çıkaran yeni bir diş analiz yöntemini deniyor. Yeni araştırmada “H1” ve “H3” ismi verilen iki Gran Dolina bireyinin dişleri de yeni yöntemle incelendi.
H1, öldüğü sırada yaklaşık 13 yaşındaydı ve uzun süredir erkek olduğu varsayılıyordu. Gran Dolina’nın Oğlu diye anılan bireyse H3’tü. 11 yaşında ölen H3’ün de erkek olduğu sanılıyordu.
Araştırmacıların diş analizlerinden elde ettiği bulgular, H1’in cinsiyetini doğrularken, H3’ün bir kız çocuğu olduğunu ortaya koydu.
Hakemli bilimsel dergi Journal of Anthropological Sciences’ta yayımlanan araştırmanın başyazarı, antropolog Cecilia García-Campos, “Gran Dolina’nın Oğlu, aslında Gran Dolina’nın Kızı’ymış” diye konuştu.
Gran Dolina kalıntılarının yaklaşık yüzde 75’inin henüz ergenliğe girmemiş çocukların iskeletlerinden oluştuğu düşünülüyor.
Kalıntıların bu denli parçalanmış olması ise büyük olasılıkla yamyamlığa maruz kaldıklarını gösteriyor.
H. antecessor bireyinin kalıntılarıyla ilgili önceki bulgular, kemiklerde görülen kesiklerin ve kırıkların, iliği açığa çıkarmak için yapıldığına işaret ediyordu. Hatta bu incelemeler, diş izleriyle yamyamlık belirtilerini de ortaya çıkarmıştı.
2019’da Journal of Human Evolution isimli hakemli bilimsel dergide yayımlanan bir araştırmaya göre, bu yamyamlık, muhtemelen insanların yakalanmasının daha kolay olmasından kaynaklanıyor.
Söz konusu çalışmanın yazarı Jesús Rodríguez, diğer av türlerine kıyasla, “insanlardan düşük maliyetle çok miktarda yiyecek elde edildiğini” söylemişti.