Dünya’nın yakın çevresinin incelenmesinin, son derece büyük teleskopların inşa edilmesinin ve ötegezegenlerin doğrudan görüntülenmesinin, engelleri ortadan kaldırıp dünya dışı akıllı yaşam bulma şansını artırabileceği düşünülüyor.
On milyar yıllık ötegezegen TOI-561b, yıldızının etrafındaki dönüşünü 10,5 saatte tamamlıyor. Ötegezegen, yıldızına epey yakın olduğu için çok sıcak. Bu yüzden yüzeyinde sıvı su bulunmayan ötegezegenin şu an herhangi bir akıllı yaşam formu barındırdığı düşünülmüyor.
TOI-561b, boyutu ve kütlesinin Dünya’dan çok daha büyük olması sebebiyle “süper Dünya” diye anılıyor ve yaşam formu barındırmasa da bu konuya dair ipuçları taşıyor. Zira Samanyolu Galaksisi’nin hemen hemen ilk anından beri var olan bu ötegezegen, milyarlarca yıl önce doğmuş yaşam formlarının olabileceğine işaret ediyor.
Forbes’un tecrübeli bilim muhabiri Jamie Carter’a göre, dünya dışı akıllı yaşamı keşfetmek için insanlığın izlemesi gereken üç yol şu şekilde:
Dünya’nın yakın çevresinin incelenmesi
Independent Türkçe’nin haberine göre, TOI-561b’yi keşfeden ekibin lideri ve Hawaii Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmacısı Lauren Weiss, şöyle konuştu:
Bin ışık yılı uzaktaki uzaylılarla konuşmak istemiyoruz. Eve yakın kayalık gezegenleri ve uzaylı medeniyetleri aramak istiyoruz. Böylece sohbet edebiliriz. Torunlarımızın veya onların torunlarının gerçekten mesaj alabileceği kişilerle konuşmak istiyoruz.
Işık hızına ulaşabilen mesajlar halihazırda kullanılsa da mesafe sorunu ortadan kalkmış değil. Zira 10 ışık yılı uzaklıktaki ötegezegenden gelebilecek mesaja 20 yıl içinde, 50 ışık yılı uzaklıktaki ötegezegenden gelebilecek mesaja 100 yıl içinde ulaşılabilir. Bu yüzden, Dünya’ya nispeten yakın ötegezegenler bulunması gerekiyor.
Ötegezegen bulma çalışmaları kapsamında, NASA’nın Geçiş Halindeki Ötegezegen Araştırma Uydusu (Transiting Exoplanet Survey Satellite – TESS) kararan yıldızları tespit edebilmek için gökyüzünü inceliyor. Yıldızın kararması, etrafından gezegenin geçtiğini gösteriyor.
Weiss, mevcut koşullarda ötegezegen tespiti için en iyi şanslarının TESS olduğunu söyledi. Söz konusu kararmaları tespit etmede ilerleme kaydetmeleri gerektiğinin altını çizdi.
Son derece büyük teleskoplar
Bir ötegezegen geçtiği zaman kararan yıldızları aramak, bu tür keşifler için çok kısıtlayıcı. Çünkü ötegezegenin tespit edilebilmesi için teleskopla yıldız arasında hizalanması gerekiyor. Dünyada çok sayıda devasa teleskop bulunsa da bunlardan daha güçlü teleskoplara ihtiyaç var.
Weiss de bu konuda “Yıldızların yalnızca küçük kısmı, kendi yıldızlarından geçen ögezegenlere sahip. Dışarıda yıldızlarından geçmeyen çok sayıda kayalık gezegen var. Bu yüzden 30 metre sınıfı yer tabanlı teleskoplar inşa etmemiz gerekiyor” dedi.
Halihazırda inşası devam eden üç 30 metre sınıfı yer tabanlı teleskop var. Bunlardan biri, Avrupa Güney Gözlemevi’nin (European Southern Observatory – ESO) Şili’deki Atacama Çölü’nde inşa ettiği 39 metrelik Son Derece Büyük Teleskop (Extremely Large Telescope – ELT). ELT’nin 2025’te devreye girmesi planlanıyor.
Bir diğeri 2027’de kullanılmaya başlanacak Hawai’deki 30 metrelik Otuz Metre Teleskobu (Thirty Meter Telescope).
Şili’deki Las Campanas Gözlemevi’ndeki 24,5 metrelik Dev Macellan Teleskobu ise (Giant Magellan Telescope) keşiflere başlamak için 2029’u hedefliyor.
Ötegezegenleri doğrudan görüntüleme
Dev teleskopların tek katkısı ötegezenleri bulmak değil. Zira Weis, “En nihayetinde bu kayalık gezegenleri doğrudan görüntüleyebileceğiz. Gitmemiz gereken yol bu” dedi.
ESO’nun Çok Büyük Teleskobu, daha önce 300 ışıkyılı uzaklıktaki yıldızın yörüngesinde dönen iki dev ötegezegeni görüntülemişti. Fakat 30 metre sınıfındaki teleskopların, ötegezegenlerin atmosferininin özelliklerini de tespit edebileceği belirtiliyor.