Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Ağustos ayında erkek şiddeti ile 36 kadının öldürüldüğünü bildirdi. TKDF Başkanı Canan Güllü, “Bu ülkede bir şiddeti önleme kararlılığını görmüyoruz” dedi.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu sosyal medya hesabından dün yaptığı paylaşımla Ağustos ayında 36 kadının öldürüldüğü bilgisini verdi. Yapılan açıklamada, “Ağustos 2021’de erkek şiddeti ile 36 kadın öldürüldü. Cinayetlerin giderek artan vahşeti durumun ciddiyetini göz önüne seriyor. Kadınların hayatı kararıyor. İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlükten kaldıran bir zihniyete kurban veriyoruz ülkemizdeki kadınları” denildi.
TKDF Başkanı Canan Güllü, İstanbul Sözleşmesi’nden sonraki süreci ve kadına şiddeti önlemeye yönelik girişimleri ANKA Haber Ajansı’na değerlendirdi. Güllü, elektronik kelepçe gibi konuların uygulamada yetersiz olduğunu belirtti.
Güllü’nün açıklaması şöyle:
“SON YILLARDA KADIN CİNAYETLERİ BİR ARTIŞ TRENDİ İÇİNDEYDİ”
“2021 yılı, kadın cinayetleri konusunda tablosu vahim olarak hepimizin gözüne gözükmeye başlamıştı. Çünkü 20’nin altına inmeyen kadın cinayetiyle Ocak 2021’de dikkatimizi çekmişti. Son yıllarda, bizim her zaman söylediğimiz mekanizmaların uygulanmaması ve yine Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nden imzayı çekeceğiz, çekmeyeceğiz tartışmaları içinde karşı cenahın argümanları içinde yerine gelmeyen, uygulanmayan kanunlar ve sözleşmelerle bir artış trendi içindeydi.
“NE KADAR ÇOK SINIFTA KALDIĞIMIZI HER AY ARTAN KADIN CİNAYETLERİ RAKAMLARI ÜZERİNDEN GÖRDÜK”
Bunu trend olarak tanımlamak aslında hepimiz için işin en zor yanı. Çünkü kadın cinayetleri önlenebilir ve bu iş için de Türkiye 2011 yılında çalışmalarını başlatarak 2014 yılında yürürlüğe koyduğu İstanbul Sözleşmesi’nde alt alta tüm başlıklarda bunu halledebilecek, önleyecek, koruyacak, kollayacak ve kovuşturmasını yaparak politikalar uygulayabilecek bir süreci hayata geçirme kararlılığı göstermişti. Ancak değişen zaman dilimleri içinde bu konuda ne kadar çok sınıfta kaldığımızı her ay artan kadın cinayetleri rakamları üzerinden gördük.
“KADINLARA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİ KANUNU’NDA DA EKSİKLİKLER VAR”
Artan sadece kadın cinayetleri değil. Artan kadına şiddet konusundaki cezasızlıkla beraber şiddet oranlarının vahşi boyutlara dönüşerek gelişen bir süreci de beraberinde getirdiğinin tanıklıklarına şahit oluyorduk bizler. Şimdi işin içinde bulunduğumuz bu noktada 20 Mart tarihinden itibaren İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmadığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Uluslararası İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçtik. Var olan, yerine ikame etkisi adı altında kullandığımız ulusal 6284 Sayılı Kadınlara Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nda da eksiklikler var.
“BU ÜLKEDE ŞİDDETİ ÖNLEME KARARLILIĞINI GÖRMÜYORUZ BİZ”
Tam da bu Covid-19 döneminde ‘evinde şiddet dışarıda Covid’ felsefesiyle şiddete uğrayan kadınların gidebileceği sığınak sayımız yeterli değil. Geçtiğimiz günlerde elektronik kelepçeyle ilgili yeni bir düzenleme yapılabildi ancak. Elektronik kelepçeyle ilgili uzaklaştırma, kimlik karartma gibi konuların ise hakikaten uygulamada uzaktan seyircisi olduğumuz konular. Bu ülkede bir şiddeti önleme kararlılığını görmüyoruz biz.”