Kentteki bazı fırınlarda özellikle ramazan ayında üretilen çörek, kendine has tadı ve kokusuyla talep görüyor.
Yaklaşık 25 yıldır ramazan ayında çörek yapan fırıncı Ekrem Ökten, lezzetli bir çörek üretmenin zahmetli olduğunu ve ustalık gerektirdiğini anlattı.
Ramazan çöreğinin içerisinde hiçbir katkı maddesi bulunmadığını belirten Ökten, şunları kaydetti:
“Bu çöreği ustalarımdan öğrenmek için çok emek vermiştim. Çıkaramadığım zamanlar da oldu. Nohut mayasının kıvamını tutturmak çok önemli. Maya sıcak ve soğuk sevmez. Bebek gibi bakmalı. Gecede 4-5 defa yerlerini değiştirmek lazım. Ramazan çöreği sarı rengi almalı. Bu rengi almadığında içerisinde katkı maddesi var demektir. Mayayı tutturmakla da iş bitmiyor. Gece gelip iki kez yoğuruyorum. Kabartmasından şekil almasına kadar yapılan işlemlerin hepsi zincirleme. Çok incelik ve ustalık isteyen bir iş.”
Ökten, ramazan çöreği üretimini çocuğuna ve torunlarına miras bırakmak istediğini dile getirdi.
Kent sakinlerinden Gürkan Demir de her ramazanda fırından çörek aldıklarını, tadının çok lezzetli olduğunu ifade etti.
Ramazan çöreğine coğrafi işaret alınması için çalışmalar başladı
Tekirdağ Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu da ramazan çöreğinin Osmanlı döneminden gelen bir gelenek olduğunu vurguladı.
Hacıoğlu, ramazan çöreğine coğrafi işaret almak için çalışmalara başladıklarını belirterek, “Ramazan çöreği Tekirdağ yöresine aittir. Osmanlı döneminden bu yana gelen bir gelenektir. Ramazanın ilk gününden itibaren her köşede ramazan çöreği mutlaka satılır. Uzun süre dayanabilir ve tokluk hissi verir. Hazırlıklarımızı yapıyoruz, amacımız çöreği coğrafi işarete kavuşturmak.” diye konuştu.