Sosyal medya, ‘felaket yorgunluğu sendromunu’ tetikliyor

Koronavirüs salgını tüm gündemi etkilerken fiziksel olduğu kadar zihinsel olarak da büyük bir karmaşa ve yorgunluğa neden oluyor. Virüsün yanı sıra giderek artan savaşlar, krizler, çatışmalar, nükleer savaş tehditleri, silahlı ve bombalı saldırılar, doğal felaketler ve politik çıkmazlar stres, umutsuzluk ve korkuya sebebiyet veriyor.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Felaket yorgunluğu sendromunun ortaya çıkmasında, akıllı telefonların ve dijital bir çağda yaşanıyor olmasının payının yüksek olduğunu söyleyen Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, felaket yorgunluğunu anlattı.

SOSYAL MEDYA KAYGIYI BESLİYOR

Her dört kişiden biri yatmadan önce akıllı telefonlarını kontrol ediyor. Bu noktada sabah kalktığında sosyal medyada gördüğü içerikler sebebiyle bunalma, endişe ve korku hissediyor. Kötü haberler özellikle genç insanlar için olumsuz etkiye sebep oluyor. Sosyal medyada sıklıkla tekrarlanan olumsuz paylaşımlar gençlerdeki kaygı bozukluğunu arttırıyor.

SOSYAL MEDYA BİLİNÇLİ KULLANILMALI

İnsanlar en önemli bilgi kaynağı olarak sosyal medyayı görüyor, burada karşılaştıkları haberlerin gerçekliğini çoğu zaman sorgulamadan kabul ediyor. Sosyal medyadaki kaotik ortam kişideki endişeyi arttırıyor. İç gerginlikler, savaş, çatışma atmosferi güvenlik duygusunu sarsıyor. İnsanın en temel güvenlik ihtiyacı ortadan kalktıktan sonra bu durum yavaş yavaş kanıksansa da, endişe hali hep devam ediyor. Bu noktada kişinin sosyal medya kullanırken daha bilinçli olması büyük önem arz ediyor.

POZİTİF HABERLERE ODAKLANIN

Sürekli negatif haberlere odaklanmak kişiyi zamanla yıpratıyor. Ancak sadece negatife odaklanmak kişinin içine düştüğü kısır döngüyü besliyor. Kriz olaylarında başkalarına yardım eden tüm insanlar gibi odaklanmaya değer şeyler bulunmalı. Asılsız haberleri önceden fark etmek ve internette doğru bilginin dolaşımına katkı sağlamak için; bilgi kaynağının güvenilir olması, bilgiye habere birden fazla kaynaktan ulaşmak, eleştirel bir bakış açısı edinmek ve bilgileri farklı kaynaktan teyit etmek gerekir.

SANAL KİMLİĞİNİZİ GERÇEĞİN YERİNE KOYMAYIN

Sosyal medyada kişiler kendilerine sahte kimlikler oluşturuyor. Bu durumda kişi yarattığı sanal kimliği gerçeğin yerine koymaya başlıyor. İnsan beyni karşılaştırma ilkesiyle çalıştığı için bireyler sürekli kendilerini diğer insanlarla kıyaslamaya gidiyor. Dolayısıyla, sosyal medya gibi bir alanda kendi yapamadıklarımızı ve istediğimiz şeyleri başkalarının yaptığını görünce mutsuz oluyoruz.

BAĞIMLILIKTAN KURTULUN

* Dijital dünya ile ilgili sizi cezbeden uygulamaları kaldırın,

* Uyumadan bir-iki saat önce telefonunuzdan uzaklaşın,

* Uyumadan önce telefonunuza bakmayın,

* Sosyal medya sürenize kısıtlama getirin,

* Her gördüğünüz fotoğrafa inanmayın, kaynağını araştırın,

* Tarihleri inceleyin, başka kaynakları araştırın.

Sosyal medya, ‘felaket yorgunluğu sendromunu’ tetikliyor

Yorumlar kapalı.