Saygı Öztürk: HDP’nin kapatılacağını mı sanıyorsunuz?

İsmail-Saymaz--HDP-bu-kez-kapatılabilir

Öztürk, köşe yazısında parti kapatmalarla ilgili şu hatırlatmaları yaptı:

2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğiyle “partisinin kapatılmasına neden olan milletvekillerinin, milletvekilliğinin düşürüleceği” hükmü Anayasa’dan çıkarıldı. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yapısı da değiştirildi.

Bir hatırlatma yapalım: 2003 yılında, hakkında kapatma davası açılan DEHAP, dava devam ederken 2005 yılında genel kurulunu topladı ve kapanma kararı aldı. 2010 yılı Anayasa değişikliği ile yeniden yapılandırılan AYM, önündeki bu dosyadan hareketle Siyasi Partiler Yasası’nın (SPY) 108’nci maddesinin Anayasa’ya uygun olup olmadığını ele aldı ve bu maddeyi iptal etti. Kapanmış olan DEHAP hakkında davaya devam edilmesini sağlayacak bir düzenleme olmadığı gerekçesi bu parti hakkındaki davayı  düşürdü.

AYM’nin karar tarihinde, DEHAP’la aynı çizgideki BDP faaliyetteydi. DEHAP zaten faal olmadığı için iptal ve düşme kararlarının sonuçları üzerinde çok fazla durulmadı. Bu tarihten sonra herhangi bir partiye kapatma davası da açılmadı, bir kapatma davası da gündeme gelmediği gibi, iptal ve düşme kararlarının sonuçları da hukuk ve siyaset dünyasında yeterince tartışılmadı.

SPY’nin 108 inci maddesi “Bir siyasi partinin kapatılması için dava açıldıktan sonra o partinin yetkili organı tarafından verilen kapanma kararı, Anayasa Mahkemesi’nde açılmış bulunan kapatma davasının yürütülmesine ve kapatma kararı verilmesi halinde doğacak hukuksal sonuçlara hükmedilmesine engel değildir” deniliyordu. Bu düzenleme ile güdülen amaç; hakkında kapatma davası açılan partinin, dava sırasında genel kurulunu toplayıp kapanma kararı alması durumunda, olası yaptırımlardan kurtulmamasını, kapatma davasının düşürülmemesini, partinin kendi hakkındaki davayı sonuçsuz bırakmasının önüne geçilmesiydi.

HDP’nin aynı isimle kurulabileceğini işaret eden Öztürk, şöyle devam etti:

Kapatma kararının hukuksal sonuçları Anayasa’da ve SPY’de, “kapatılan partilerin bir başka ad altında kurulamayacağı, kapatmaya neden olan kişilerle ilgili yasada sayılan belirli siyasi hakların belirli süre ile kullanılmayacağı, yine kapatılan partilerin isim, amblem, rumuz, rozet veya benzeri işaretlerinin bir başka parti tarafından kullanılamayacağı, kapatılan partilerin devamı olunduğu beyan ve iddiasında da bulunulamayacağı, kapatılan partilerin mallarının Hazine’ye kalacağı” olarak sayılıyor.

“Kapatma” kararının hukuksal sonuçları olmasına rağmen, “Kapanma” kararı durumunda ise bu kararı alan parti, daha sonra hatta aynı gün, aynı veya başka adla, hatta aynı tüzükle, programla, aynı kişilerle, aynı kişinin genel başkanlığında, aynı rumuz, rozet veya amblemi de esas alarak tekrar kurulabiliyor.

Yeni kurulan parti, “yeni bir tüzel kişilik olduğundan”, ancak ve ancak kuruluşu sonrasındaki eylemlerinden sorumlu olacağından, kuruluşu öncesindeki olaylardan da hukuksal olarak sorumlu tutulamıyor.

Yargıtay Onursal Cumhureyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun da ifadelerine yer veren Öztürk’ün yazısının devamı şöyle:

Yargıtay Onursal Cumhureyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, sohbetimizde, HDP’nin kapatılmasına ilişkin sözleri “Boş laf” olarak niteledi, “Çünkü, Türkiye’de bir siyasi partinin, Anayasamızda belirtilen eylemlerin odağı olarak kabul edilse, kapatılması için dava açılsa bile kapatılmasına imkan yok. Parti yönetimi,  partisini fesheder ve aynı isimle kurabilir. Yani açılmış olan bir kapatma davasını sonuçlandırma imkanı yok” dedi.

HDP’nin kapatılması için dava açılsa bile neler olabileceğini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda uzun dönem Siyasi Partiler Masası’nda görev yapan Ömer Faruk Eminağaoğlu da bize şöyle anlattı:

“Mevcut mevzuata göre, hakkında kapatma davası açılan bir parti, bu davadaki kararı beklemek yerine, Anayasa Mahkemesi’ne gidip savunma dilekçesi vermek ya da dava ile uğraşmamak için partinin genel kurulunu toplayıp, kendisi kapanma kararı aldığında, o kapanma kararı bir onaya bağlı olmadığından, parti tüzel kişiliği de sona erecektir.

Kapanan partinin  tüzük ve programın virgülüne bile dokunmadan, hatta kapanan o partinin adıyla yeni bir parti kuruluşu için İçişleri Bakanlığı’na gerekli evrakı verdikleri anda, (tüzel kişilik onaya bağlı kazanılmadığından) yeni parti tüzel kişilik kazanmış olacak, hukuken hiçbir yaptırım uygulanmadan kaldığı yerden yoluna devam edecektir.

Peki açılmış dava ne olacak? AYM’nin 2010 yılında verdiği iptal kararı ve bu iptal kararı sonrasında da yeni bir düzenleme yapılmadığından, dava bir önceki parti hakkında olduğundan, o parti de kendi hakkında ‘kapanma’ kararı verdiğinden, DEHAP örneğindeki gibi AYM tek seçenek olarak o davada düşme kararı verecektir.”

Parti kapatmayla ilgili 11 yıldır yasal düzenleme yapılmadı. Şimdi yapılanlar yapay tartışmadan başka bir anlam taşımıyor. “HDP hakkında inceleme başlatıldı”, “HDP kapatılacak” deniliyor ama işin bu yanı hep göz ardı ediliyor. Biz sadece hatırlattık.

Exit mobile version