Sağlık emekçileri eylemde: ‘Bütün sorumlu sizsiniz’

Sağlık emekçileri eylemde_ ‘Bütün sorumlu sizsiniz’

Çemberlitaş’ta yapılan açıklama, İstanbul Tabip Odası’nın, İstanbul Dişhekimleri Odası’nın, İstanbul Eczacı Odası’nın, İstanbul Veteriner Hekimler Odası’nın, Sağlık Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri’nin, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası’nın, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği’nin çağrısıyla yapıldı.

Eyleme, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, HDP Milletvekili Oya Ersoy, Türkiye İşçi Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan Baş, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu ve pek çok siyasi parti ile dernek temsilcisi de destek verdi.

Açıklamadan önce, koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren tüm sağlıkçılar ve yurttaşlar için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

‘BÜTÜN SORUMLU SİZSİNİZ’

“Bütün sorumlu sizsiniz. Yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz, ölümleri durdurun” yazılı pankart açan sağlıkçılar, “Salgını değil, algıyı yönetiyorlar”, “AKP sağlığa zararlıdır”, “Hastanelerimiz lebaleb doldu” ve “Bütün anlattıkları KOCA bir yalan” dövizleri taşıyarak “Yaşamak, yaşatmak istiyoruz” sloganları attı.

Cumhuriyet’ten Çağatan Akyol’un haberine göre, sağlık meslek örgütlerinin temsilcilerinin yaptığı konuşmaların ardından sağlıkçılar adına yapılan ortak açıklamayı İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Güray Kılıç okudu.

‘HER GÜN BİR UÇAK DOLUSU YURTTAŞIMIZI TOPRAĞA VERİYORUZ’

Dr. Kılıç, romancı Gabriel Garcia Marquez’in “Kırmızı Pazartesi” romanına işaret ederek her şeyin, herkesin gözü önünde olmasını andırdığını ifade etti.

Dr. Kılıç, “Pandemi yoksulları ve işçileri vurmaktadır. Her gün bir uçak dolusu yurttaşımızı toprağa veriyoruz. Her gün ortalama bir ilimizin nüfusu kadar yurttaşımızı hasta eden pandemiyle ve pandeminin kötü yönetimiyle karşı karşıyayız. İktidar bilimin, meslek örgütlerinin sesine kulağını tıkamakta, sermayenin çıkarlarına uygun kararları uygulamaktadır. Bu tedbirler paketi halkı oyalama paketidir. Böyle olacağını başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün yönetenler biliyordu ancak tüm uyarılarımıza rağmen gereken önlemleri almak yerine tabloyu seyretmekle yetindiler. Baştan beri yaptıkları gibi hala salgını yönetmek yerine algıyı yönetmeye çalışıyorlar. ‘Aşı umudu tacirliği’ yaparak insanları oyalıyorlar. Mızrak çuvala sığmayınca da ‘maske, mesafe, hijyen’ tekerlemesiyle suçu vatandaşlara atıyorlar. Bir yıldır her zaman olduğu gibi mesleğimizin ve meslek örgütümüzün üzerimize yüklediği sorumlulukla söylenmeyeni söylemeye, görünmeyeni görünür kılmaya çalıştık. Halk sağlığını önceleyen bilimsel bilgiler ışığında salgının ilk gününden itibaren Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler talep ettik, randevu taleplerimize yanıt gelmedi. 50 metreye varan yazılar yazdık, cevap alamadık, medya aracılığıyla uyardık. Yapılması gerekenleri söyledik ama duyulmadık. Bugün buradayız çünkü duymama, görmeme şansınız yok, bugün buradayız çünkü ölümleri görmeye tahammülümüz kalmadı, meslektaşlarımızın tükendiğine tanıklık etmeye tahammülümüz kalmadı. Bugün geldiğimiz noktada, eksik, yanlış, tutarsız politikalar, başarısız salgın yönetimi neticesinde kontrol altına alınamayan Covid-19 pandemisi üçüncü ve en büyük pikini yapıyor. Günlük vaka sayıları 60 bine dayandı, can kayıpları gerçek rakamların ancak üçte birini yansıtan resmi rakamlarda bile 250’yi aştı.

Hastanelerimiz Covid-19 hastalarıyla doldu, yeni açılan servisler dahi ihtiyacı karşılamaya yetmiyor, yoğun bakımlarda yer bulunamıyor. Her gün çaresizlik içinde yeni ölümlere tanıklık etmekten tükeniyoruz. Bu tablodan sadece Covid-19 hastaları değil, Covid-19 dışı hastalarımız da mağdur oluyor, ertelenemez sağlık sorunları için gereken hizmete ulaşamıyorlar.

Bu süreçte veteriner hekimler; halk sağlığı, hayvan sağlığı, çevre sağlığı ve gıda güvenliği alanında tüm sağlık çalışanları gibi özveriyle çalışmışlardır ancak Sağlık Bakanlığı, veteriner hekimleri sağlık personeli olarak kabul etmemiş, riskli gruba dahil etmemiştir. Veteriner hekimler aşılamada öncelikli gruba alınmamıştır. Bu durum sağlık meslek grubunda bulunan veteriner hekimler için incitici olmuştur” diye konuştu.

‘ARTIK TÜKENDİK’

Bilim insanlarına da çağrıda bulunan Dr. Kılıç, verilerin kamuoyu ile paylaşılmadığını, bağımsız bilimsel çalışmaların engellendiği şartlarda sınırlı sayıda da olsa eldeki mevcut verileri ile ülkenin, bölgelerin, risk gruplarının özgün durumlarının gösterilmesi gerektiğini belirterek “Bilim insanları yayın üretme konusunda Bakanlık’ın çizdiği çerçevenin dışına çıkmalıdır. Türk Tabipleri Birliği bilimsel sorumluluğu almaya hazırdır. Topluma çağrımızdır: Sosyal haklarımızın korunması; temel gıda, su, ısınma, barınma, temizlik ihtiyaçlarınızın karşılanması salgınla mücadelede iktidarın görevidir. Temiz hava, güneş ve fiziksel hareketliliğinizi sağlayacak alanlar ve düzenlemeler organize etmek yine iktidarın sorumluluğundadır. Ekonomik çıkarlar için sağlığımızı hiçe atarak çalıştırıldığımız işyeri ortamlarına gitmemeyi talep etmek en doğal sağlık hakkı talebimizdir. Hareketliliği azaltıp bulaşı önlememiz için ekonomik destek, zamanında aşılanma, şeffaf bilgi edinme yurttaşlık haklarımızdır. Uyarılarımıza rağmen yanlış sağlık politikalarında ısrar edilmesi, sosyal cinayettir. Toplumun ve sağlık çalışanlarının canını ve sağlığını riske atan vurdumduymazlığına daha fazla tahammülümüz kalmamıştır. Siyasi ve ekonomik çıkarları değil insanı önceleyin. Artık tükendik, söylenecek sözümüzü tükettik. Çığlığımızla buradayız” ifadelerini kullandı.

‘SAĞLIK POLİTİKALARININ BAŞARISIZ OLDUĞU KABUL EDİLMELİ’

Dr. Kılıç, acil olarak alınması gereken önlemleri ise şöyle sıraladı: 

-Mevcut sağlık politikalarının başarısız olduğu artık kabul edilmeli; sağlığa bütüncül bakan toplum ve sağlık örgütlerinin katılımıyla dayanışma içerisinde yeni bir sağlık sistemi kurulmalıdır.

-Pandemi ile mücadele, derhal geniş katılımlı yerel pandemi kurullarına devredilmelidir. Bu kurullara yerel yönetimler, sağlık emek ve meslek örgütleri ve toplum dahil edilmelidir.

-Bilimsel kriterlere uygun filyasyon çalışmalarına hızla başlanıp salgının ilk kaynağına ulaşılmalı, bireyler hastalanmadan veya hastaneye gelmeden gerekli adımlar atılmalıdır.

-Çalışanlar sosyal ve ekonomik hiçbir kayba uğratılmadan; AVM, fabrika, lokanta, atölye, şantiye gibi kalabalık ve kapalı alanlar derhal kapatılmalıdır. En az 14 gün, tercihen 28 gün zorunlu üretim alanları dışında çalışanlar hiçbir şekilde mağdur edilmeden çarklar durdurulmalıdır. Zorunlu üretim alanlarında çalışanlar için işyerine ulaşmada ve iş yerlerinde fiziksel önlemler alınmalı, dönüşümlü çalışma modelleri ile çalışma ortamlarında bulunan sayısı azaltılmalıdır.

-Uluslararası dolaşım en aza indirgenmeli ve yalnızca çok gerekli şartlarda olmalı, yurtdışı seyahatlerinde 14 gün karantina uygulanmalıdır.

-Aşılamada hedef toplumsal bağışıklık olmalıdır. Etkili bir aşılama programı uygulanmalıdır. Aşı temini ile ilgili süreç şeffaf bir biçimde kamuoyu ile paylaşılmalı, toplumun önüne net bir aşı takvimi konulmalıdır. Mevcut durumda hızlı aşılama salgınla mücadelenin en önemli parçasıdır. Aşıda patenti ortadan kaldıracak uluslararası adımlar atılmalıdır.

-Sağlık çalışanlarının mevcut pandeminin yükü yetmezmiş gibi iktidarın vurdumduymazlığıyla daha da tükendiği görülmelidir. Covid-19’un meslek hastalığı kabul edilmesi gibi basit bir adımın bile atılmaması halen bir ayıp olarak ortada durmaktadır. Halen atanmayı bekleyen ve KHK ile gerekçe gösterilmeden ihraç edilmiş tüm sağlık çalışanları hızla salgınla mücadelede yerlerini almalıdır. Sağlık çalışanları artık dinlenebilmelidir.

KAFTANCIOĞLU: İSTANBUL KAPANMALI

Açıklamanın ardından CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da basın mensuplarına yaptığı açıklamada, İstanbul’da tam kapanma çağrısında bulundu.

Exit mobile version