‘Pandemi, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin ertelenmesi için bir gerekçe değildir’

“Pandemi Öncesi ve Sırasında Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı İzleme Raporu”na göre, pandemi öncesi ve pandemi sırasında cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin işleyişi aksadı. Prof. Dr. Ayşe Akın, "Kadınların pandemi nedeniyle sığınma, danışmanlık ve destek alma imkanları sekteye uğramış olup cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimi de zorlaşmıştır" dedi.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ) adına Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) tarafından hazırlanan “Pandemi Öncesi ve Sırasında Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı İzleme Raporu”na göre, pandemi öncesi ve pandemi sırasında cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin işleyişi aksadı. Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ayşe Akın, “Sadece hekime gitme korkusu nedeni ile değil planlanmadığı için ve de bazı politik mülahazalarla verilmeyen, verilemeyen sağlık hizmetlerine bağlı olarak da sorunların artması kaçınılmaz olmuştur. Bunların başında üreme sağlığı bağlamındaki hizmetler gelmektedir.  İstenmeyen gebeliklerin  önlenmesi  için ya da gebeliklerin arasını açmak için önleyici yöntemlere ulaşamama, yasa gereği istek üzerine sonlandırılması hizmetinin verilmemesi gelmektedir” dedi.

DSÖ, COVID-19 salgınını 20 Mart 2020 tarihinde pandemi ilan ederken, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), pandeminin altı aydan uzun sürmesi durumunda 144 düşük ve orta gelirli ülkede 47 milyon kadının modern doğum kontrol yöntemlerine erişemeyebileceğini, istenmeyen gebeliklerde 7 milyon kadar artış olabileceğini söyledi. UNFPA’in tespitlerine göre, pandemi sürecinde cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili tanılama, ilaç ve tedavi hizmetlerine, önemli tıbbi ürünlere erişimde ciddi sorunlar yaşandı.  Prof. Akın “Dünyada ve Türkiye’de diğer salgın dönemlerinde olduğu gibi Covid-19 pandemisinde de kadına yönelik şiddet artmıştır. Kadınların pandemi nedeniyle sığınma, danışmanlık ve destek alma imkanları sekteye uğramış olup cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimi de zorlaşmıştır” diye konuştu.

Pandemi döneminde cinsel sağlık hizmetleri nasıl etkilendi?

Pandeminin yalnızca sağlık değil sayılan her bir sosyal birimde ekonomik yönden telafisi uzun zaman alacak tahribatlara yol açmıştır. Özetle denebilir ki pandemi döneminde sağlığın her yönü olumsuz etkilenmiştir ancak bir grup ve onlara verilen verilmesi gereken sağlık hizmetleri en fazla etkilenmiştir. Bu grup pandemi öncesinde de insan haklarının kullanımı bağlamında sorun yaşayan ayırımcılığa uğrayan kadınlardır.

‘BİRİNCİ BASAMAK YOK EDİLDİ’

Tedavi hizmetlerinin aksamasında neler etkili oldu?

Türkiye’de ‘Sağlıkta reform ya da dönüşüm’ adı ile  2004 yılında pilot uygulaması ile başlatılan ve sonuçları fazlaca değerlendirilmeden 2011’den itibaren tüm ülkeye genellenen bu sağlık sistemi, pandemi öncesinde de ‘bilinen evrensel halk sağlığı ilkelerine’ ters düşen bir sistemdi. Yeni sistem, sağlık hizmeti sunmada ‘fragmante- parçalı’ bir yaklaşım getirmesinin yanı sıra, sağlık hizmetinin  en önemli basamağı olan birinci basmağı oradaki ekibi yok ederek, hekimi adeta bu basamakta tek başına bırakarak zayıflatmış;  bu basamak toplum tabanlı değil kendi listesine kayıt olanları esas alan bir hizmet sunmaya başlamıştır. Sunulan hizmetler hastalıkla başlatılmakta ve neye göre yapıldığı anlaşılmayan performans puanı ile hizmetler ölçülmekte, genel olarak teoride olmasa da uygulamada koruyucu sağlık hizmetleri arka plana atılmıştır. Sonuç olarak bu sistemde toplumun gerçek gereksinimi olan koruyucu ve sağlığı geliştirici hizmetlere ulaşmasını sistem zorlaştırmıştır.

‘Pandemi, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin ertelenmesi için bir gerekçe değildir’

İSTENMEYEN GEBELİKLER

Hekime gitme korkusu hangi hastalıkların artmasına neden olabilir?

Sadece hekime gitme korkusu nedeni ile değil planlanmadığı için ve de bazı politik mülahazalarla verilmeyen- verilemeyen sağlık hizmetlerine bağlı olarak da sorunların artması kaçınılmaz olmuştur. Bunların başında üreme sağlığı bağlamındaki hizmetler gelmektedir. Türkiye’nin geçmişte acı deneyimleri, alınan dersleri ve başarılı uyguları vardır, bunlar hepimiz tarafından iyi bilinmektedir. Örneğin Türkiye, pek çok anne ölümünün yaşandığı bunları engellemek için bilim insanlarının ve kadın hareketinin, kadınların büyük çabaları ile 2 önemli yasayı (557 ve 2827 sayılı yasalar) çıkartarak binlerce anne ölümünü engellemiş bir ülkedir. Günümüzde bu hizmetleri vermeyerek / engelleyerek acaba biz ülke olarak kadınlar yönünden o ‘acı günlere mi dönmek istiyoruz’ diye bizler sağlığa ömrünü vermiş olanlar haklı olarak sorguluyoruz. Hizmete ulaşılamadığı zaman insanlar  olan, başlayan hastalıkları için ‘erken tanı’ şansını kaybeder bu grupta kanser türü hastalıklar, HIV-AIDS dahil tüm cinsel yolla bulaşan hastalıkların tanısı ve tedavisi gecikir.

Pandemi döneminde uygulanan kısıtlamalar nedeniyle doğum oranları artış gösterdi mi?

2018 yılında Hacettepe Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından yapılan “Türkiye Nüfus ve Sağlı Araştırması sonuçlarına bakmak bile durumumuzu açık göstermektedir. Örneğin Türkiye’de toplumun tercih ederek kullandığı “rahim içi araç” kullanma giderek düşmektedir. Yine Türkiye’de artık çocuk istemediği halde hiçbir yöntemle korunmayanların oranı son 5 yılda yüzde 6’dan yüzde 12’ye çıkmıştır, yani ikiye katlanmıştır. Yine yapılan hesaplamalara göre Türkiye’de üreme dönemindeki ailelerin aile planlamasındaki karşılanmayan gereksinimi yüzde 33’dür. Bunun anlamı her 3 aileden biri etkili yöntemlere ulaşamamakta, ihtiyacı olduğu halde hizmeti alamamaktadır…Bu sözü edilenler pandemi öncesi, pandemi döneminde bu sayıların  daha olumsuzlaştığını söylemek ‘kehanet’ olmayacaktır.

DÜNYADA YILDA 295 BİN ANNE ÖLÜMÜ

Dünyada halen

– 295 bin anne ölümü /yılda

– 2.6 milyon yeni doğan ölümü/ yılda,

– 25 milyon sağlıksız düşük meydana gelmekte/yılda

‘Pandemi, cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerinin ertelenmesi için bir gerekçe değildir’

Yorumlar kapalı.