Öztrak’ın konuşmasından öne çıkan satır başları:
BU BÜYÜME SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?
Türk ekonomisi dünyadan farklı olarak son 2 yıldır büyümeyen bir ekonomi. Üçüncü çeyrekte finans ve sigorta sektörü yüzde 41 büyümüş. Eğer finans sektöründeki bu büyüme olmasa hizmetler sektöründe ciddi bir çöküş görülecekti. Ucuz ve sübvansiyonlu kredilerle, gelecek yılların talebi bu döneme çekildi. Yani gelecek yılların büyümesinden çalındı. Peki, bu büyüme sürdürülebilir mi? Sürdürülemez olduğunu damadın kovulmasından, Merkez Bankasının ve kamu bankalarının ‘kazık fren’ yapmasından anlıyoruz. Gerçek işsizlerimizin sayısı 2,7 milyon kişi artmış. Bu dönemde iş başında olmayanlarda da dahil işsizlerimizin sayısı 12 milyon 654 bin kişiye ulaşmış.
KATAR TEPKİSİ
Borsa İstanbul hisselerinin yüzde 10’u Katar’a satıldı. Ama kaça satıldı, hangi şartlarla satıldı, daha fazla para veren var mıydı? Kimse bilmiyor. İhale Kanunu’na tabi değil, Sayıştay denetlemiyor, milletin meclisi hesap soramıyor. Sarayın kibirlisinin talimatı yetiyor. Milletin malını millete hesap vermeden haraç mezat satıyor. Yarın Çaykur’u, Ziraat Bankası’nı, Halk Bankası’nı, Vakıflar Bankası’nı, Botaş’ı ve ETİ Madeni de dilediğine peşkeş çekebilecek.
Önce milletin malı Katar’a verildi, sonra da Damat Fon’daki başkanvekilliği görevinden affedildi. Ama yerine yeni Hazine ve Maliye Bakanı atanmadı. Anlaşılan başkan vekilliği makamına atanmak için, Hazine ve Maliye Bakanı olmak yetmiyor. Damat olacaksın. Bu kabile devleti anlayışıyla yatırımcılara nasıl güven verilir?
Bankalar, limanlar, AVM’ler, dijital platformlar, maç yayın hakları, Kanal İstanbul arazileri, ordumuza zırhlı araç üreten şirketler, borsamız ve elbette ordumuzun en stratejik varlığı olan Sakarya Tank Palet Fabrikası. Hepsini Katar’ın üstüne yapıyorlar. Katar aşkıyla, milletin katar katar malını Katar’a veriyorlar. Üst düzey yatırımdan anladığınız, 83 milyonun varını, yoğunu 2,8 milyon nüfuslu bir ülkeye satıp, savmak mı? Korkarız, bu kafayla yakında Türkiye’nin tapusunu da Katar’daki üst düzey yatırımcının üstüne yaparsınız.
ERDOĞAN’A İSTİFA ÇAĞRISI
Salgınla mücadelede en başarılı ülkelerden biri iken, bir gece en kötü durumda olan ülke haline geldik. Dünyada en çok vaka görülen ilk 3 ülkeden biriyiz. Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanı’nın açıkladığı veriler doğru değil dediğinde, Saray bekçisi tarafından vatan hainisi ilan edilmişti. Şimdi noldu? Saray’ın kibirlisi tüm suçu Bilim Kurulu’na yıkmaya çalışıyor. Şimdi Bilim Kurulu’nun adı ‘ne bileyim kurulu’ oldu. Artık hastanelerde yer kalmadı, yoğun bakım üniteleri doldu taştı. Hastanelerin kafeteryaları, bahçeleri sahra hastanelerine çevriliyor. 9 aydır millete yalan üstüne yalan söylediler. Binlerce vatandaşımızın hayatını yitirdiği bu salgında, vaka sayılarını ve salgındaki gerçek tabloyu gizleyerek, gerekli önlemlerin alınmasını engelleyen, binlerce vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan Saray’ın kibirlisi, bu tablonun esas sorumlusudur. İstifa etmelidir.
“SARAYIN BESLEME BASINI…”
Bir taraftan yargı reformundan bahsediyorlar, bir taraftan, “FETÖ’nün yargıdaki taktiklerini kullandık” itirafında bulunan eski milletvekillerini disipline sevk ediyorlar.
Bir taraftan yargı reformundan bahsediyorlar, bir taraftan, bir mafya bozuntusunu hapisten çıkarıp genel Başkanımızın üstüne salmaya kalkıyorlar. Sarayın küçük ortağı da bugüne kadar hiçbir siyasetçinin yapmadığını yapıyor. Ana muhalefet liderine hakaret eden, tehdit eden bir mafya artığına “Yol arkadaşım” diyerek sahip çıkıyor.
Sarayın besleme basını da sayın genel başkanımız hakkında “Ölü Adam Yürüyüşü” diye yazı yazıp, tehditlere destek çıkıyor. Beylerdeki arsızlık, pişkinlik, şımarıklık diz boyu. Emniyet, savcılar, mahkemeler Bu tehditler karşısında hala kılını kıpırdatmıyor.
Çubuk’ta tam bir yıl önce, Genel Başkanımıza karşı yapılan linç girişiminin bugün ilk duruşması yapılıyor. Ana muhalefet liderine linç girişiminde bulunuluyor, üzerinden bir yıl geçiyor, ortada hala hiçbir şey yok. Bu arada parti sözcüsünün ihraç ettik dediği, ama üyeliğinin devam ettiğini bildiğimiz saldırgana sahip çıkmak üzere, Saray’a yakın avukatların duruşma salonunda olduğunu da duyuyoruz.
SORU-CEVAP
“BAŞARIR NEYİ KASTETTİĞİNİ AÇIKLADI”
Sayın Başarır neyi kastettiğini katıldığı programda defalarca açıkladı ama AK Parti Sözcüleri Borsa İstanbul’un satışının üzerini karartmak, milletin Katar’a satılan varlıklarının encamını perdelemek için, Tank Palet fabrikasının konuşulmasını engellemek için troll ağzıyla konuşmaya başladılar. Ben bunu yadırgadığımızı açıkça söylemek isterim. Genel Başkanımız alanen tehdit edildiğinde resen soruşturma açmayan savcıların, Tank Palet fabrikasının satılmasını eleştiren milletvekilimize bir kulp takıp resen soruşturma başlatmasıdır. Askerlerimizin başına çuval geçirilirken iktidarda kim vardı? Bu çuvala nota verdiniz mi diye sorduğumuzda ‘müzik notası mı’ diyen kimdi? Kozmik Oda’yı FETÖ’ye açan kimdi? Süleyman Şah türbesini sırtlayıp kaçıran iktidar kimdi? Bizim kimseden ne milliyetçilik ne de ordumuza sahip çıkma dersi almaya ihtiyacımız yoktur. Bu yaptıklarınız bizi sindiremez. Sonuna kadar Tank palet fabrikasının peşkeş çekilmesini eleştirmeye devam edeceğiz.
Yorumlar kapalı.