Birçok kişi, hayatının bir döneminde her şeyi geride bırakıp, kendini yollara atmanın hayalini kurmuş olabilir. İngiliz bir çift, bu hayali gerçeğe dönüştürdü ve altı yıldır karavanlarıyla Avrupa’yı geziyor.
İngiltere’nin kuzeydoğusundaki Durham’da yaşayan 38 yaşındaki Dan Colegate ve 37 yaşındaki Esther Dingley’nin hayatı Ocak 2014’te değişti. Her ikisi de depresyon tedavisi görürken, Dan geçirdiği bir hastalık nedeniyle ölümden döndü ve bu ikisinin hayatında önemli bir kırılmaya yol açtı.
O tarihe kadar ikisinin de oldukça güzel görünen bir hayatı vardı. Oxford ve Cambridge üniversitelerinden mezun olan çift, Durham’da manzaralı bir apartman dairesinde yaşıyorlar ve kariyerlerinde de başarılı bir çizgide ilerliyorlardı. Çift, bu dönemde evlenmeyi de planlıyordu.
Esther o dönemde dışarıdan çok mutlu bir hayata sahipmiş gibi görünseler de kendilerinin “ortalıkta uyurgezer bir dolaşan zombilere” benzetiyor.
İş geliştirme müdürlüğü yapan Dan, depresyon nedeniyle tedavi görüyordu. Kişisel eğitim şirketi sahibi olan Esther de kendi akıl sağlığıyla ilgili yaşadığı sorunlarla mücadele ediyordu.
Sonra bir gün Dan et yiyen bakteri hastalığına (nekrotizan fasit) yakalandı. Hatta bir aşamada, tedavi gördüğü hastanede doktorları Esther’e sevgilisine veda etmeye hazırlanmasını söyledi.
Ancak Dan geçirdiği ameliyatlardan ve uzun tedavi sürecinden sonra toparlamaya başladı. Ölümden dönmesi ikisinin de hayata bakışını değiştirdi.
Dan, “İhtiyaç duyduğumuz motivasyon meğerse buymuş” diyor.
Esther, “İkimizde gezmeyi çok seviyorduk ve ara ara bir gün her şeyi bırakıp dünyayı gezmekten bahsediyorduk. Ancak hep bir mani çıkıyordu. Ya yeni bir proje ya yeni bir iş, bizi bunu yapmaktan alıkoyuyordu” diyor ve ekliyor:
“Ama bir gün birisi çıkıyor ve sevdiğiniz insana veda etmeye hazırlanmanızı söylüyor. İşte o an her şeyi yeniden gözden geçirmeye başladık.”
Dan’in iyileşmesiyle birlikte çift de kendini yollara atmış. Kendilerine “Homer” adını taktıkları bir karavan satın almış, dairelerini kiraya vermiş ve arabalarını da satışa çıkarmış.
Eşyalarının büyük bir kısmını bir arkadaşlarının çatı katına koymuşlar, kalanları da yardım kuruluşları ve eşe dosta dağıtmışlar. Dan, “Sahip olduğumuz ve kişisel anlamda önem taşıyan her şey bu karavana sığıyor” diyor.
İlk etapta bir yıl diye çıktıkları bu yolculuk altı yıldır devam ediyor. Geçimlerini birikim, evlerinin kira geliri ve zaman zaman yaptıkları ufak tefek işlerden kazandıklarıyla sağlıyorlar.
Esther, geçimlerini nasıl sağlayacakları meselesinin kendilerine en çok soruların soru olduğunu belirtiyor:
“Durham’daki evin kanepesinde oturup, bu riski alıp almayacağımızı tartışırken ya da insanlar ’emekliliğiniz ne olacak’, ‘nasıl yapacaksınız’ gibi sorular sorarken, en düşük riskli seçenekleri aklınızdan geçiriyorsunuz. Bu yaptığımızın aslında ne kadar masrafsız olduğunu ancak yola çıktığımızda anladık. 10 ya da 20 yıldır yollarda, gezerek yaşayan insanlarla tanıştık. Sonunda da eski kariyerlerimize geri dönmemize aslında hiç gerek olmadığını fark ettik.”
Çift bugüne kadar Fransa, İsviçre, Avusturya, İtalya, Slovenya ve Liechtenstein’da yaşamış. Alpler ve Pireneler’de yaz dönemini, İspanya gibi daha ılık iklime sahip ülkelerde de kış aylarını geçirmiş.
Zaman zaman farklı maceralarının peşine düşmüşler. Örneği hikayelerini BBC’ye anlattıkları sırada Dan, Fransa’nın Gascony bölgesinde bir yere park ettiği karavanından bağlanıyordu. Esther ise bisikletiyle gezmeye devam ediyordu.
Bugüne kadar karavanla, bisikletle ya da yürüyerek binlerce kilometre yol kat etmişler. Doğru planlamanın yanı sıra şansın da hep yanlarında olduğunu söylüyorlar. En başta da finansal açıdan böyle bir maceranın altında kalkabilmeleri geliyor.
Maceraları sırasında aileleri de kalabalıklaşmış. Ocak 2017’de İspanya’nın küçük balıkçı kasabalarında San Jose’de bir sokak köpeği görmüş ve yanlarına almışlar. Leela adını verdikleri köpek daha sonra yavrulamış. Bunların bir kısmını sahiplendirmişler, bir kısmına ise kendileri bakmaya devam ediyor.
Kurdukları iki kişilik, bir karavan ve beş köpekten ibaret dünyada çok mutlu olduklarını söylüyorlar. En büyük eksikleri ise İngiltere’de aileleri ve arkadaşlarını özlemek.
Bundan sonraki duraklarının neresi olduğuna, maceranın nasıl devam edeceğine ise henüz karar vermiş değiller.