İstanbul Hamamcılar Odası Genel Sekreteri Hüseyin Yılmaz, AVM, kuaför, berber, restoran ve kafelerden sonra yeni normalin şartlarına uygun bir şekilde açılan hamamlardaki hazırlıkları ve alınan önlemleri anlattı.
Yılmaz, tarihi ve normal hamamların yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 17 Mart’tan itibaren kapandığını hatırlatarak, 2.5 ayın sonunda haziranın ilk haftasıyla açılmış olmaktan mutluluk duyduklarını söyledi.
‘Sağlık için bu çileyi çekmek zorunda kalıyorlar’
İstanbul Valiliği‘nin 2 Haziran’da yayımladığı talimatla hamamların yeni normale ilk adımlarını attığını dile getiren Yılmaz, “Bu talimatta 25 madde var. Yeni talimatlara göre, virüs riski nedeniyle yüze değil ama vücuda köpük ve kese yapılabilecek. Yani talimatla, ‘Yüze dokunmayın.’ deniliyor. İçeride sıcakta çalışmak zor olsa da çalışanlarımız mutlaka maske ve siperlik takıyor. Sağlık için bu çileyi çekmek zorunda kalıyorlar” dedi.
Bazı tarihi hamamların kapılarını bu ayın ortasında açmayı planladığını aktaran Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu açılış belki 1 Temmuz’a da sarkabilir. İstanbul’da küçük mahalle hamamlarına kadar yaklaşık 300 hamam var, sauna ve SPA salonları da odamız bünyesinde. Bunların yüzde 30’unun açıldığını söyleyebiliriz. koronavirüsün yüksek sıcaklıkta etkisinin azaldığını biliyoruz. Hamamlarımız en az 45, saunalarımız ise 60-70 derece arasında ısıya sahip. Aslında bakıldığı zaman koronavirüsün hamamda bulaşma riski çok çok düşük. Hamamda insanın vücuduna 15 dakika köpük masajı yapılıyor. 20 saniye ellerimizi yıkadığımızda ölen virüsün, 15 dakikada bol köpük ve sıcak ortamda bırakın bulaşma riskini yaşama imkanı bile yok. Zaten Osmanlı hamamlarımız minimum 500 metrekareden başlıyor, bin metrekareye kadar çıkıyor. Yani bir müşteri sıcaklıkta, bir diğeri ılıklıkta, bir diğeri soğuklukta bir başkası masaj alanında olduğu zaman 4 kişi birbirini bile görmüyor. Bu yüzden 20-30 kişilik hamamlarda bir saatte sadece 4 kişiye hizmet veriliyor. Bu 1 saat boyunca 4 müşteri de birbirini görmediği için bir bulaş riski söz konusu değil. O yüzden insanlar korkmadan hamamlara gidebilir. Aslına bakarsanız virüse karşı hamamlar en korunaklı alanlardan biri diyebiliriz. Ayrıca devamlı havalandırıyoruz. Klima değil bu, içerideki havayı alıp dışarıya atıyor. Klimalar çeviriyor havayı bu sistem sadece içerideki havayı tahliye ediyor. Böylelikle içeriye temiz havanın girmesini sağlıyoruz. Zaten Osmanlı hamamlarında güneş ışığının içeri girmesi için üç cephe de camdan yapılmıştır.”
‘Turizmin yüz akı’
Salgın nedeniyle hizmetlerinde bazı değişikliklere gittiklerini aktaran Yılmaz, “Eskiden biz yapıyorduk ama mesafeyi korumak için müşteriler, yüzlerine keseyi kendileri yapmak zorunda. Yani, saç ve yüzlerini kendileri yıkayacak. Eskiden havlu sarmalarını biz yapardık şimdi müşteri çıkacağı zaman kendilerine veriyoruz ve kendileri sarıyor. Tek kullanımlık kese ve terlik veriyoruz. Havlular ise sanayi tipi çamaşır makinelerinde yıkanıyor ve kurutuluyor. Herkese ayrı ayrı soyunma kabini veriyoruz. Bütün hamamlarımız valiliğin verdiği talimatlara birebir uyuyor” diye konuştu.
Yılmaz, İstanbul’da faal olarak hizmet veren 100’e yakın tarihi Osmanlı hamamı olduğunu ifade ederek, “Bu hamamlara Türk müşteri de geliyor ama ağırlıklı olarak yabancı turistler tercih ediyor” dedi.
Turistlerin özellikle tarihi yarımada ve Taksim civarındaki Osmanlı hamamlarını tercih ettiğini dile getiren Yılmaz, “İspanya ve İtalya’dan çok fazla turist geliyor hamam turizmi için. Hatta İspanya’dan ağustos ayı için hamam rezervasyonları almaya başladık bile. Hamamlarda günlük ücret 200 liradan başlayıp, 350 liraya kadar çıkıyor. Bu hizmetin içinde kese, köpük ve hamam var ve bir saat sürüyor. Turistler hamama gitmeyi bir bakıma müze gezmek gibi görüyor. O tarihi binalar ilgilerini çekiyor, hem de hamam kültürünü yaşamak istiyorlar. Kese ve köpüğü özellikle çok beğeniyorlar. ‘Hamamdan sonra kendimizi yeniden doğmuş gibi hissediyoruz.’ şeklinde geri dönüşler alıyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor hamamcılar olarak. İstanbul’daki tarihi Osmanlı hamamları temizlik ve hizmet bakımında turizmin yüz akı diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
‘Toparlanma zaman alacak’
Hamamların salgın öncesindeki gibi bir talep görmediğine işaret eden Yılmaz, “Şu sıralar insanlar temkinli, müşteri oranı oldukça düşük. Bulaş riski nedeniyle 20-30 kişilik hamama saatte sadece 4 müşteri alıyor olmamız bizi zorluyor, bu şartlarda hamamcıların toparlanması biraz zaman alacak. Bir de insanlar hamamı zaruri bir ihtiyaç olarak görmüyor, biraz keyif yeri olarak bakıyor. Doğal olarak herkesin önceliği temel ihtiyaçlar. Ancak temmuz ve ağustos aylarından ümitliyiz, bizim için güzel geçeceğini düşünüyoruz” diye konuştu.
Yılmaz, İstanbul’un tarihi hamamları açısından bir cazibe merkezi olduğunu dile getirerek, sözlerini, “Devletimiz, son 10 yılda hamamlara sahip çıktı. Türkiye’nin tanıtımında hamamlara yer verdi ve öne çıkardı. Türkiye’nin tanıtım filmlerinde hamamları görüp gelen çok turist var diyebiliriz. O reklamlar önemli ölçüde bir merak uyandırmış yabancı turistlerde. Hamamlar ciddi anlamda turizmden bir pay alıyor artık. İstanbul’a gelen turistin yüzde 30’u mutlaka hamama gidiyor. Bir Osmanlı hamamı görmeden İstanbul’dan ayrılmıyor” diye tamamladı.
Çemberlitaş Hamamı Halkla İlişkiler Müdürü Manolya Civelek Gökgöz ise öncelikli olarak hizmet saatlerinin değiştiğini ve randevu ile çalışmaya başladıklarını belirtti.
Gökgöz, “08.00-22.00 saatleri arasında çalışıyoruz artık. Her müşterinin ilk olarak ateşi ölçülüyor, elleri dezenfekte ediliyor. Tek kullanımlık, kese, peştamal, havlu ve terlik veriliyor. Filyasyon çalışmaları için her müşterinin telefonu ve adres bilgileri alınıyor. Tüm personelimiz de maske ve siperlikle hizmet veriyor” diye konuştu.