TV100 kanalında yayınlanan, Okan Baygülgen’in sunduğu Nokta programında yayına katılan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Okan Baygülgen’in sorularını yanıtladı. Bakan Selçuk, 8. ve 12. sınıfların yüz yüze eğitime devam etmesi ve yapılacak sınavlara ilişkin soru üzerine, Bilim Kurulu’nun verilerine, istatistiklere göre hareket ettiklerini kaydetti.
Lise öğrencilerinin sınavlarına ilişkinse Bakan Selçuk, “Ben ‘Her şeyi boş verin.’ diyerek hoş görülmekten yana mı olmalıyım? Salgın var, olağanüstü bir durum var, bir, iki, üç sınav değil, bir sınav olsun bakış açısındayım. Tamamen boş verdiğimizde canlı dersler kapandığında ya da sınavlar olmadığında çocukların yüzde 90 civarı her şeyi bırakıyor”dedi.
Selçuk şunları söyledi:
“Bilim insanlarıyla görüştüğümüzde ‘İstatistikler okulların kapalı olmasını gerektiriyor.’ dediğinde biz kapatıyoruz. ‘Artık şu noktada iyi, açılabilir.’ dediğinde de açıyoruz. Eğer ben hiç açmazsam, tırnak içinde söylüyorum, salıverirsem, çocukların davranış kalıpları, davranış örüntüleri ve çalışma alışkanlıkları, bunların hepsinde dejenerasyon oluşacak. Çocuğun bir dönemde 3 sınavı, projesi, ödevi var. Bunların hepsini boş verin, liselilere sadece bir sınav olsun diyoruz.”
Milli Eğitim Bakanı Selçuk’un açıklamalarından satır başları şöyle:
-“Türkiye’nin zorluğu eğitim sistemiyle ilgili dönüşümün yeniden bir sıçramaya şahit olacağı bir süreci yaşıyor olmasından.”
-“Milli Eğitim Bakanları gelecek için çalışırlar ve onun sorumluluğunu, vebalini yüklenerek çalışırlar. Şu anda yaptığımız her şey geleceğimizdeki vizyonumuz için.”
-“Biz Z kuşağı ile beraber takımız, onların kahramanı olmak ya da onların bakanı olmak vs. bunlar 2. planda. Ben onların öğretmeniyim; kimi zaman hoşlarına gidecek şeyleri yaparım kimi zaman da sorumluluğum gereği hoşuna gitmeyecekleri söylerim. Her şeyi boş verin diyerek hoş görünmekten yana mı olmalıyım? Salgında olağanüstü bir durum var 3-4 tane sınav olur mu, 1 tane olsun yeterli. Yani bunu sınırlayalım bakış açısındayız.”
Yüz yüze sınavlar ertelenecek mi?
-“Lise sınavları 3 Mayıs’a ertelenmişti. Hali hazırda mevcut koşullar önümüzdeki kabine toplantısında yapılacak tartışmalar, ortaya çıkacak sonuçlar tabloyu bize yeniden gösterilecek. Biz eğer Bilim Kurulu’nun önerisiyle ortaya çıkan verilere bakarak böyle bir şey gerekiyorsa gereğini tabii ki yapacağız.”
-“Önümüze raporlar geldi ve “Şimdi kapanması lazım” denildi ve biz de “Peki kapatıyoruz” dedik, bu kadar net. Bizim için önce sağlık var. Çocuklarımızın eğitimi ve bununla ilgili eksikliklerin ileriye dönük kayıpları bizim için önemli.”
-“Biz eğer hiç karar değiştirmezsek plastik çiçek gibi oluruz. Benim mevsime bakmam lazım. Doğal olmam lazım. Bunun kararını verirken, eğer bu gerekiyorsa yapılmalı.”
-“Elbette 8. ve 12. sınıflar şu anda okullara devam ettiği için buradaki arkadaşlarımızın bir an önce aşı olmasını tabii ki istiyoruz. Bunun için çalışıyoruz ve Sağlık Bakanlığı ile emin olun her gün görüşmelerimiz var Bu konularla ilgili olarak.”
-“Bu yıl “23 Nisan Kutlu Olsun” değil “Mutlu olsun” diye başladık. Niye? Çünkü çocuğun şu andaki ihtiyacı oyun ve bu iyilik haline onu ulaştıracak olan sempatik alan. 23 Nisan’ın da bu yılki dönemi bu doğrultuda, yani bir Rehabilitasyon amaçlı olarak devam edecek ilk defa.”
-“İlkokuldaki çocuklar 2040 yılında iş hayatına atılacaklar peki işten mi atılacaklar yoksa iş hayatına mı atılacaklar? Bize şunu soracaklar: Siz bizi neye hazırladınız? Bunun cevabını biz vermek zorundayız, bizim derdimizin adı bu aslında.”
‘Eğitimin merkezi Türkiye’dir, oraya gitmeliyiz’
“Bütün dünya ülkelerinin çocuklarının “Eğitimin merkezi Türkiye’dir, oraya gitmeliyiz” şeklinde bir atmosferi, burada eğitim ekosistemini kurmamız lazım. Benim hayalim bu. Ve bir diye benzetme olsun diye söylüyorum, devşirmesi olmayan devletler büyük devlet olamazlar. Bu çağın devşirmesi nedir? Başka ülkelerdeki çocuklar gelir, sizin üniversitelerinizde okurlar, doktora yaparlar ve sizin sisteminize bilimsel katkı sağlarlar. Eğitimsel katkı sağlar ve dünyanın zekasını toplarsınız. Ve bu dünya için de bir kazançtır, ülke için de bir kazançtır. O yüzden de eğitim meselesi artık bir şekilde gömleğin 1. düğmesi olarak anlaşılmalı. Ve eğer eğitimde bir gelişme olmazsa ekonomide bir gelişme olmayacaktır. Bu uluslararası literatürün bize öngördüğü basit bir argüman. Mesela bir meslek lisesini seçtik. Okullarda en çok devamsızlıklar, en başarısız öğrencilerin olduğu okullar bunlar. Bu okullarda suç ve benzeri olaylar daha fazla. Peki niye bunları seçtik? Çünkü onların bazı imkanlarında eksik kalmışız, okulun suçu yok. Suç bizim. Ve bu okulların her türlü imkanını, spor sahası, öğretmen eğitimi, okulun içindeki laboratuvarları, bilgisayarları… Bütün bunların hepsini şu anda tamamladık. Devam ediyoruz çalışmaya. Böylece bütün sistemin bazını yükseltmeye çalışıyoruz ki kaliteyi daha yüksek perdeden konuşabilirim.”
Atama açıklaması
Bayülgen’ün “Ek atama bekleyenler soruyor. Siz benden iyi biliyorsunuz ama. 2020 puanıyla ikinci alım olacak mı?” sorusuna Bakan Selçuk şöyle yanıt verdi:
“Elbette emin olun sürekli illeri dolaşıyorum, ilçeleri dolaşıyorum ve her birinde atama bekleyen öğretmenlerimizle meslektaşlarımızla karşılaşıyoruz. Geliyorlar; sohbet ediyoruz, konuşuyoruz. Bu sorular tabii ki sorulacak. Bunlar onların hayatının sorusu, geleceğini soruyor. O yüzden de onların bu soruyu sormalarından daha doğal bir şey olamaz.
Bu nedenle önemli olan şey şu; Biz çok uzun yıllar boyunca, AK Parti döneminde hep 40 binlerin üzerinde bir atamayı gördük, geçen sene de gördük, ondan önceki senelerde de gördük. Hatta bazen daha fazla sayılarda söz konusuydu. Fakat bu sene salgının getirdiği koşullar ve başka bütçe olanakları vesaire ile ilgili olarak 20 bin ile sınırlı kaldı. Ve elbette bunun artması noktasında her kademede bizim arzularımız, başvurularımız, tartışmalarımız, görüşmelerimiz var ve devam ediyor. Tabii ki olmasını istiyoruz ama bir taraftan da bu Milli Eğitim Bakanlığı’nın görev alanı ile Maliye Bakanlığı’nın de diğer kuruluşların görev alanları açısından bakıldığında, arkadaşlarımız da Milli Eğitim için en iyi olan neyse onu istiyorlar. Fakat bütçe imkanları çerçevesinde ne yapabileceklerini de paylaşıyorlar. Biz bu noktada neyi daha fazla iletebiliriz, bu sayıyı nasıl arttırabiliriz. Tabii ki bunun gayreti içindeyiz.”
Yorumlar kapalı.