MHP lideri Bahçeli: Türkiye önüne gelenin azarlayacağı bir ülke değildir

Bahçeli--Sağlık-Bakanlığı’nın-verileri-üzerinde-şüphe-uyandırmaya-çalışanlar-yalan-makineleridir

Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bir coğrafyanın beşeri ekonomik sosyal kültürel politiğini oluşturmak ve yükseltmek sahip olunan stratejik imkan ve şartların yanı sıra yaşayan millet yapısını hesaba katan gerçekçi bir analizin sonucudur.”

“1923 yılıdan kurulmuş TC devleti bu stratejik olma mücadelesinin tarihi mirasını devralmıştır. Bugünkü siyasi sınırlarımız kendiliğinden oluşmamış, dönemin küresel güçlerinin Türklüğe biçtikleri sınırlı bir alanın reddedilmesi sonucu şehit kanıyla çizilmiştir. Bugünkü vatanımız geçen yüzyılın ilk çeyreğinde başka toplumlara tahsis edilmek istenen topraklarımız fütursuzca parsalleyen küresel projenin hilafına akıl heyecan iman silah ve hesabın terkibiyle oluşan muhteşem bir mücadele ile kazanılmıştır.”

“Yaşayan ve değişen küresel gelişmeler, ülkemizin güç ve etki kazanması cumhuriyetimizin kuruluş yıllarındaki ağır şartlara dayanan stratejik ,ilişkilerin gözden geçirilmesini ve tedbirlerin  gevşetilmesini gerektirebilir ancak burada devletimizin üzerinde hükümran olduğu coğrafya değişmediğine göre jeopolitikten doğan stratejinin köklü değişimlere açık olduğunu söylemek bugünkü ortamda mümkün değildir.”

“Emel sahiplerini uyarıyorum, Türkiye önüne gelenin azarlayacağı, keyfi yetenin ayar vereceği, onun bunun tehditlerine boyun eğeceği savaş mağlubu bir ülke olarak görülemeyecektir.”

“Uluslararası ilişkilerde başı eğik, aciz, atıl ve atalete düşmüş bir Türkiye artık yoktur. Ön alan öncü olan önden giden istikamet çizen sesini yükselten iradesini gösteren iddialarının arkasında duran bir Türkiye gerçeği vardır. Başkalarının ağzına bakmıyoruz buna karşılık ağzımızdan ne çıkacağına baktırıyoruz. Herkesi dost zannederek yolumuza devam edemeyeceğimiz ortadadır.”

“Uluslararasında edineceğimiz mevki sahip olduğumuz stratejik jeopolitik kültürel, ekonomik, tarihi ve askeri milli imkanları kullanabilme kabiliyetimizle sınırlıdır. Milli gücümüz bu potansiyeli harekete geçirebildiğimiz kadardır. Bu imkan ve yetenekleri dönemsel şartların ortaya çıkardığı fırsatlar içinde değerlendiremeyen ülkelerin sahip olduğu potansiyelleri yalnız başına bir anlam taşımayacaktır. Dinamit ve devam edegelen süreçlerden oluşan uluslararası ilişkiler ağı gücünü harekete geçiremeyen ülkelerin hezimete sürüklenmesini kaçınılmaz hale getirmektedir. Tarih yanlış hevesler ve dürtülerle milli imkanlarını küresel kargaşada heba etmiş itibar kaybetmiş ülkelerin nafile hamleleriyle doludur. Ancak bu durum ortam, kuvvet imkan fırsat ve risk arasındaki dengeler gözetilerek uluslararasında yapılacak akıllı ve etkili stratejik hamlelerin önünde de bir engel olarak çıkmamalıdır. “

“Bunlar yapılırken de en önemli husus diplomasinin ve uluslararası ilişkilerin ciddiyet taşıdığını bilinmesi, muhatap ve müttefik ülkelerin bir milletin şeref ve haysiyetini rencide etmemesi şarttır. Türkiye başkalarının yazdığı bölgesel senaryolarda figüran olmayacak kadar değerli önemli ve güçlü bir ülke, diplomasi geleceği ise dublaja ve sufleye gerek duymayacak kadar köklü ve derindir. “

“Cumhur İttifakı, dünyanın her köşesinde Türkiye’yi aziz millet varlığının beklentileri doğrultusunda savunmaktadır. Türkiye içte ve dışta var olan sorunlarını aşacak çaptadır, cesarettedir, yeterliliktedir. Geçmişte çok daha müşkül durumları da aşmayı başarmıştır. Bugün vatan savunması tehdit ve tehlikenin filizlendiği her zeminde yapılmaktadır. çünkü vatan geçtiğimiz pazar günü 49. vefat yıl dönümünü  andığımız merhum Dündar Taşler’in dediği gibi milliyet ve mukaddesatın korunduğu yerdir. 

“Hadiselerin ve hayatın akışına Brüksel’den, Berlin’den, Londra’dan değil bizahati ve sonuna kadar Ankara’dan baktığımızı ve bakacağımızı üstüne basa basa dile getirmek milli vakarımızın gereğidir. “

Bütün dünyanın gözü NATO karargahına çevrilmiştir. NATO genel sekreteri zirve öncesinde trans atlantik ilişkilerimizde  yeni bir sayfa açıyoruz yorumu getirerek bir yönüyle gündemde olan NATO’nun 2030 stratejisi hakkında ipucu vermiştir. Bizim üzerinde durduğumuz  asıl gündem konusu ise Türkiye’nin müttefikleriyle  olan ilişkilerinin muhasebesi, eğer mümkünse nasıl bir mutabakatla bağlanacağı meselesidir. Özellikle Türkiye ile ABD ile Türkiye  arasında soğuk rüzgarların estiğini bilmeyen kalmamıştır. İki ülke arasında kaygın bir zemin  oluşturan kalın buzların çözülmesi samimi dileğimizdir. Biden’ın 6 Haziran 2021 tarihinde yazdığı bir makalede Avrupa gezisinde dünya demokrasilerini yeniden bir araya  toplamayı ve hareke geçirmeyi hedeflediğini açıklamıştır. Bunun nasıl olacağı hangi vasıtaların kullanılacağız Türkiye’nin bu dünya demokrasileri içinde nasıl bir yer tutacağı tartışılması gereken bir muamma olarak karşımızdadır.  ABD müttefiklerine ve ortaklarına taahhütlerini yenileyeceğini söyleyen Biden’ın Türkiye’yi hangi kategoride değerlendirdiği de merak ettiğimiz bir husustur. Bahsi geçen bu ortaklar arasında PKK’nın oluş olmadığı henüz somut bir şekilde açıklığa kavuşmuş değildir. 

“Bizim endişelerimizin mahiyetini şüphelerimizin içeriğini bir öğrence bu bakanın dışarıya  çıkacak mecalinin olmayacağını cümle alem görür ve şahit olur. Türkiye’nin NATO müttefiki gibi davranmadığını iddia eden ABD’nin hangi örgütlerle fiili ittifak içinde olduğunu yalnızca biz değil günü geldiğinde beşeri vicdan ve tarih anlata anlata bitiremeyecektir. Arkamızdan  dolanıyorlar, müttefiklik edebiyatı yapıyorlar, teröristlerle iş tutuyorlar stratejik  ortaklıktan bahsediyorlar. Türkiye’nin kuyusunu kazıyorlar sözde Ermeni Soykırımı yalanına sığınıyorlar sonra dönüp NATO diyorlar. Bilmiyorlar ki yalanlarla çevrili bir ortamda güvenin evi yoktur. Zira yalan dönüş ihtimali olmadan kapanan kapanan çıkış kapıdır. Kaybeden bir güveni açmanın bir anahtarı da yoktur. Aklı sıra dünya demokrasilerini bir araya getirmeyi amaçlayan Biden bu garant füzelerinin PKK’nın eline nasıl geçtiğiyle ilgili bir durum tespiti yapmış mıdır? ABD menşeli silahlar teröristlerin elinde kurşun atarken NATO müttefikliği hiç düşünülmüş müdür? Geçtiğimiz bu baya oyunları bırakın sonu gelmez oyalamaları. NATO bugüne kadar Türkiye’nin hangi güvenlik ihtiyacına cevap vermiştir!  “

“İrademiz Brüksel’deki NATO karargâhına devredilmiş değildir. Nitekim kimden silah alıp alamayacağımızın mevzu bahsi NATO’un bileceği tayin edeceği bir konu da olamayacaktır. ABD’nin Türkiye’yi savunmasız bırakma konusundaki gizli niyeti zehirli meyvelerini 15 Temmuz gecesi vermedi mi? “

Exit mobile version