İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, gazeteci Candaş Tolga Işık’ın bir televizyon kanalında sorularını yanıtladı. Akşener, polislerin çalışma koşulları ile ilgili ifadelerine tepki gösteren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklamalarına dair, “İçişleri Bakanlığı bu ülkenin ciddiyet yüzüdür. İçişleri Bakanları, gıybet etmez, dedikodu etmez, iftira atmaz. Ne yapar biliyor musunuz? Bir konuda bir hata, hukuksuz bir iş varsa, onu yargıya götürür” diye konuştu.
Akşener; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin kamuoyunda öne çıkması, Türkiye’nin göç politikaları, Anadolu ziyaretlerinde gözlemleri, Türkiye’nin ABD-Rusya arasındaki denge siyaseti, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna ilişkin soruları da cevapladı.
Akşener, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali üzerine şöyle konuştu:
“13. CUMHURBAŞKANI’NIN MİLLET İTTİFAKI’NIN ADAYI OLACAĞINA İNANIYORUM BEN”
“Herkesin aday gösterdiği bir insan reddedilir mi? Elbette reddedilemez ama benim adaylıktan vazgeçmek isteğimin arka planında tek adayla gitme talebinin olduğunu söylemeye çalıştım. Birden fazla adayla gidildiğinde, önce birbirinizle rekabet ediyorsunuz sonra ikinci tura kalmak için gayretiniz var. Daha sonra Cumhur İttifakı’nın adayı ile rekabete giriyorsunuz. Bunu biz tecrübe ettik. Bunun da yanlış olduğunu söyleyebilmek için ve o beraberliği daha rahat söyleyebilmek için bunu (başbakanlık) ilan ettim bu kadar önceden. Biz bir sistemi değiştirmek üzere konuşmalıyız. Biz bu sistemin Türkiye’ye ne kadar zarar verdiğini hep beraber gördük. Şimdi şöyle bir hata yapılıyor. İki şeyi beraber götürebilmemiz lazım. 13. Cumhurbaşkanı’nın Millet İttifakı’nın adayı olacağına inanıyorum ben.
Herkesin ittifak ettiği bir kişi neden seçilmesin. Hepimizin fevkalade çalıştığı bir sistem elbette seçilir. Tek adayla gittik ve 13. Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı’nın adayı olacak. Gözden kaçan bir şey daha var. Bu sistemin değişmesi için bir onu alacağız, ikincisi Meclis’te makul bir çoğunluk alacağız. Onun da çalışmasının yapılması gerekiyor. Bu seçim yasası neden değişti. İşte bunlar için değişti. Eğer biz sadece Cumhurbaşkanlığı’na odaklanıp bu sistemin devamını sağlayacak gibi bir tutum alırsak bu da külliyen yanlış. Çünkü bu ucube sistem Türkiye’yi içinde bulunduğu ekonomik ve dış politik şartlara getirmiştir. Tek bir kişinin iki dudağı arasındaki sistemin Türkiye’yi getirdiği nokta bu.”
Akşener, İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kamuoyu arasında isimlerinin öne çıkmasına ilişkin ise şunları dedi:
“BU ARKADAŞLARIMIZIN SÖYLEDİĞİNİZ SİSTEM İÇERİSİNDE ADAYLIĞINA DAİR ‘HAYIR OLMAZ’ DİYE BİR DURUMUNUZ YOK.”
“Her iki arkadaşımızın da popülaritesine büyük saygı duyuyorum. Dolayısıyla bu arkadaşlarımızın söylediğiniz sistem içerisinde adaylığına dair ‘Hayır olmaz’ diye bir durumunuz yok. Sayın Kılıçdaroğlu, o 6’lı masadaki genel başkanların inisiyatifine bağladı işi. Dolayısıyla o masadan çıkacak olana hepimiz uyacağız. Herkes de fikrini söyleyecek orada. Bir kişi söylendiği takdir de partilerimizde de bunu konuşacağız ama esas olan şu; Cumhur İttifakı bileşenleri bizim adayımızı çok merak ediyor. Bizim önceliğimiz ise bu ucube sistemin değiştirilmesine dair ortaklaşmayı gerektiren bir iş.”
Akşener, Süleyman Soylu’ya şu eleştirileri yöneltti:
“SAYIN SOYLU AŞIRI UÇLARDA KONUŞUR”
“Bu nasıl bir psikoloji biliyor musunuz? Bir psikiyatriste sorsak bu arkadaşın kendini hepimizin babası ilan ettiğini anlarsınız. Bu gerçekten patolojik bir bakış açısı. Hatta bipolar bir bakış açısı da diyebiliriz. Polis kimdir? Polis bu devletin memurudur. Polisin sahibi kanundur; doğuran millettir, onların anasıdır ama sahibi hukuktur, kanundur. Yani, devletin memurudur. Şimdi Sayın Soylu’nun çok tuhaf kelimeler seçme, cümleler kurma gibi bir alışkanlığı var. Sayın Soylu aşırı uçlarda konuşur. Mesela Sayın Erdoğan’a ‘hırsız’ diyen odur vakti zamanında, Doğru Yol Partisi Genel Başkanı iken… o zaman da çok tumturaklı konuştu. Sonra AKP’ye girdi, bu sefer Sayın Erdoğan’ı övme konusunda da ipin ucu kaçtı. O derece tumturaklı…
“İÇİŞLERİ BAKANLARI GIYBET ETMEZ”
İçişleri Bakanlığı bu ülkenin ciddiyet yüzüdür. İçişleri Bakanları gıybet etmez, dedikodu etmez, iftira atmaz. Ne yapar biliyor musunuz? Bir konuda bir hata, hukuksuz bir iş varsa, onu yargıya götürür. Sayın Soylu, çok ilginç bir şey yaptı 31 Mart’ta: Üsküdar Meydanı’nda Sayın Temel Karamollaoğlu ile Meral Akşener’in Kandil ile evrak imzaladığını söyledi. Şimdi biz bir kâğıdı imzalamışsak, bu İçişleri Bakanlığı’nın bir belgesi varsa derhal onu savcılığa iletmeliydi. Ben de Kandil ile kâğıt imzalamış bir vatandaş olarak ensemden tutulup hukukun karşısına getirilmem lazımdı. Ne oldu biliyor musunuz, güldü geçti. Ben kendisini mahkemeye verdim, tık yok. Şimdi bütün bu işler ile ilgili de Sayın Soylu’nun her iddiasını, her gıybetini, her dedikodusunu ben mahkemeye veriyorum. Kendisinin elinde hangi belge varsa götürüp teslim etsin. Tekrar söylüyorum: Ey ahali, benim dokunulmazlığım yoktur.
“BEN HİÇ İYİ GÖRMÜYORUM SAYIN SOYLU’YU”
Polisler ile ilgili bir genelge çıktı. Bu genelge ile bölge meselesi ile tayinler birbirine karıştı. Bu polislerin aile hayatına dinamit, çalışma motivasyonlarına dinamit. Niye bu hakaretleri ediyor bu arkadaşımız bilemiyorum. Bir psikiyatriste danışmasına kendisine tavsiye ediyorum. Ben hiç iyi görmüyorum Sayın Soylu’yu.”
Yorumlar kapalı.