Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında, Türk dünyasındaki değişmelere işaret ederek daha önce “Güçlü Türk Dünyası ve Güçlü Türkiye İçin 9 İlke ve Hedef” isimli çalışmalarını paylaştıklarını ve bu çalışmada konseyin isminin “Türk Devletleri İşbirliği Örgütü” haline getirilmesi, bir yatırım fonu kurulması, ortak tarih ve ortak coğrafya kitaplarının hazırlanarak tüm okullarda okutulması gibi çağrılarda bulunduğunu anımsattı.
Türk Konseyi Liderler Zirvesi’nde alınan kararlara değinen Akşener, hazırladıkları başlıklara dönük bazı adımların atılmış olmasını ve örgütün “Türk Devletleri Teşkilatı” adını almasını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de bu birlik içerisinde yer almasını isteyen Akşener, milletten yetkiyi aldıklarında ivedilikle bir Türk dünyası bakanlığı kurarak dağınık ve koordinasyonsuz tüm kurum ve kuruluşları tek çatı altında toplayacaklarını ifade etti.
Kadın cinayetleri
Kadın cinayetlerinin insanların soluğunu kesmeye, yürekleri parçalamaya ve öfkeleri perçinlemeye devam ettiğini belirten Akşener, Başak Cengiz cinayetini hatırlattı. Akşener, “Eğer o psikopatla karşılaşmamış olsaydı, eğer ülkemizde bir kadını öldürmek bu kadar kolay olmasaydı, Başak kızımız şimdi aramızda olabilirdi. Bu katil; daha önce psikolojik tedavi görmüş, ailesi durumunu biliyor, bir doktor gözetiminden geçmiş, doktorlar durumunu biliyor, resmi işlemler yapılmış, yani devlet de durumunu biliyor, herkes her şeyi biliyor. Ama bu cani, 28 yaşındaki bir evladımızın karşısına çıkıncaya kadar kimse parmağını oynatmıyor.” diye konuştu.
Başak Cengiz’in savunmasız olduğu için hedef olduğunu dile getiren Akşener, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu kafa, kendiliğinden ortaya çıkmadı. Bu kafa, kadını her tür saldırıya karşı savunmasız bırakan bir zihniyetin ayak izlerini takip etti. Bu kafa, kadına her tür hakareti edebilenlerden cesaret aldı. Bu kafa, üç beş kendini bilmezin yarım aklına uyup İstanbul Sözleşmesi’ni bir gecede yırtıp atanlardan cesaret aldı. İstanbul Sözleşmesi’nin yırtılıp atıldığı 21 Mart’tan bu yana 203 Başak’ımızı kaybettik. Her gün neredeyse iki kadın cinayete kurban gidiyor. Her cinayette arşıala titriyor, melekler ağlıyor ama bunların taşlaşmış kalpleri oralı bile değil. Söyleyin, kadınlar kendilerini nerede güvenli hissetmeliler? Evde mi? Sokakta mı? İşyerinde mi? Hiçbir yerde güvende değiller kardeşim, hiçbir yerde. Kadınları koruyamıyorsunuz. Zaten zor olan yaşam mücadelesinde kadınları yalnız bıraktınız. Kadınların adalete olan inancını da yok ettiniz. Kürsülerden nutuk atmakla olmuyor Sayın Erdoğan. ‘Bu kadın’ diyerek beni tehdit etmekle olmuyor Sayın Erdoğan. Bu zalimlik ne zaman bitecek? Bu haksızlığa ne zaman dur denecek? Bu ülkede kadınlar ne zaman huzurla yaşayabilecek?”
“Sayın Erdoğan bizi tehdit etti”
Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkedeki sorunlar yerine bambaşka konularla meşgul olduğunu, geçen haftaki grup toplantısında provokatörler için kullandığı ifadeleri üzerine aldığını savundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine “ahlak yoksunu” dediğini aktaran Akşener, şunları söyledi:
“Sayın Erdoğan, hızını alamayıp dün de artık suyumuzun kaynadığını söyleyip bizi tehdit etti. Bitlere fısıldayan adamı durdurabilene aşk olsun. Bak Sayın Erdoğan, unutma bir gün hepimizin suyu ısınacak, kaynayacak. Bir gün hepimiz o teneşire uzanacağız. Biz, Allah’ın emri olan o güne hazırlıklıyız çünkü biz ecelin ne bir nefes evvel ne de bir nefes sonra olduğuna iman edenlerdeniz. Ama sen kendine yazık ettin. Bu hallere düşmemeliydin. Nereden nereye. Dün, Fırat’ın kenarında kaybolan kuzudan bile sorumlu olacağına inanan Tayyip Erdoğan nerede, bugün rakibinin suyunu kaynatmakla tehdit eden Tayyip Erdoğan nerede? Yazıklar olsun. Düştüğün bu ibretlik durumda artık sen bize ahlak konusunda ahkam kesecek durumda değilsin çünkü senin kendine hayrın yok. Elindeki patlak ampulle aklın sıra güneşi aydınlatmaya çalışıyorsun.”
“Sayın Erdoğan, asıl ahlak yoksunu kimdir biliyor musun?” diye soran Akşener şöyle devam etti:
“Gerçek olmadığını bile bile bir kişiye iftira atan ve bu iftiraları yaymak için karanlık odalarda trol besleyendir. Asıl ahlak yoksunu, sarayına yılda 3 milyar lira masraf ederken şehit ve gazilere sadece 18 milyon lira bütçe ayırandır. Asıl ahlak yoksunu, bir yandan dindar pozları takınırken diğer yandan milletin hakkını, hukukunu, ayaklar altına alan ve kul hakkı yiyip kıs kıs gülendir. Asıl ahlak yoksunu, teröristbaşının mektubunu okutup kardeşini de devletin televizyonuna çıkartan ve ondan sonra da pişkin pişkin önüne geleni terörist ilan edendir. Asıl ahlak yoksunu, yüce Türk milletine küfredenin vergi borcunu silip bir de üstüne ihale üstüne ihale verendir. Asıl ahlak yoksunu, onlarca belgeli, bilgili yolsuzluk varken savcılara ‘soruşturma yapmayın’ diye baskı yapandır. Asıl ahlak yoksunu yandaşlarına yüzlerce milyarlık ödeme yaparken öğretmene, emekliye, EYT’liye gelince ‘Kaynak yok’ diyendir. Asıl ahlak yoksunu, yabancı devlet başkanlarının hakaretlerini sineye çekip havuz medyası eliyle kendini kahraman ilan ettirendir.
Sayın Erdoğan, asıl ahlak yoksunu, ülkenin yarısı açlık sınırı altında yaşarken dolar 10 lira 43 kuruş olmuşken, utanmadan, sıkılmadan, yüzü bile kızarmadan ekonominin kitabını yazdığını söyleyebilendir. Biz ahlakı kadim tarihimizden, şanlı ecdadımızdan ve bizden önce bu kutlu yola çıkıp ‘önce millet önce memleket’ diyerek dimdik yürümüş nice büyüklerimizden öğrendik. İşte o yüzden bizim sen ve yandaşların gibi ülkenin başına bela olmuşlardan, milletin zenginliğine bitler gibi dadanmışlardan, memleketi güve gibi kemirenlerden alacağımız en küçük ahlak dersi olamaz. Aynaya bakın, orada gördüklerinizden mideniz bulanacak ve eminim kusacaksınız.”
“Ekonominin nasıl batırılacağına dair hiçbir kitap yazılmamıştı”
Meral Akşener, dolar 10 lirayı geçmesine rağmen “yandaşlarının” ihale paralarının tıkır tıkır ödenmeye devam ettiğini belirten Akşener, “Olan da her zamanki gibi yine milletimize oldu. Ülkemizin içinde bulunduğu bu acı tablo içerisinde asrın hatası Sayın Erdoğan şimdi de şuursuzca çıkmış ‘Biz ekonominin kitabını yazdık.’ diyor. Elhak doğru. Şimdiye kadar, ekonominin nasıl yönetileceğine dair binlerce kitap yazıldı ama ekonominin nasıl batırılacağına dair hiçbir kitap yazılmamıştı. Onu yazmak da sana nasip oldu Sayın Erdoğan. Literatürdeki bu büyük boşluğu doldurduğun için seni tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Erdoğan’ın bileğinin hakkıyla sınav kazananları değil, dayısının kartıyla sınav kazananları işe sokarak liyakatsizliğin, haksızlığın ve hukuksuzluğun kitabını yazdığını iddia eden Akşener, “Üç liralık işi 33 liraya yaptırarak yandaşı zengin etmenin, devletin ve milletin malına çökmenin kitabını yazdınız. Dış politikada bir alıp üç vererek, aynı anda bütün ülkelerle kavga ederek, 100 yıllık düşmanları bile Türkiye’ye karşı birleştirmenin kitabını yazdınız. 10 yılda 10 milyon sığınmacıyı sınırlardan içeri alarak, nüfus mühendisliğinin kitabını yazdınız. Her sene eğitimde reform naraları atıp milli eğitim sistemini kevgire çevirmenin kitabını yazdınız. ‘Milli irade’ diyerek çıktığınız yolda bir kişinin iradesi dışında hiçbir irade tanımayarak devletin işleyişini, kurumlarını ve geleneklerini, yerle yeksan etmenin kitabını yazdınız.” görüşünü savundu.
“Artık gerçeklerle yüzleşmenin zamanı geldi de çattı”
Milletin artık mutlu yarınları, kalkınmış, zengin ve mutlu Türkiye’yi konuştuğunu ifade eden Akşener, “O güzel yarınlarda sen yoksun. Sen ve devri iktidarın, tarih kitaplarındaki keyifsiz bir bölümden başka bir şey olamayacaksınız. Bu gerçeği, artık kabul et. Milletin kutlu iradesinden gelen bu kesin kararı inkar ettikçe hem kendine hem de ülkemize zarar veriyorsun. Artık gerçeklerle yüzleşmenin zamanı geldi de çattı. Senin artık Türkiye’ye verecek bir şeyin, milletimize edecek tek bir sözün bile kalmadı.” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, “Türk lirasının üç yılda pul olduğunu, faiz ve enflasyonun hortladığını” dile getirdi. Artık siyaseten var olmayan bir adamın fiktif gündemleriyle kaybedecek zamanlarının olmadığını belirten Akşener, “O, istediği kadar hedef göstersin, biz dün de korkmadık, bugün de korkmayacağız. O, istediği kadar tehdit etsin, biz yolumuzdan dönmeyeceğiz. O, istediği kötülüğü yapsın, istediği hakareti etsin, istediği iftirayı atsın, biz, milletimizle buluşmaktan vazgeçmeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesi için kırsal kalkınmanın çok önemli olduğunu belirten Akşener, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ülke için bir milli güvenlik problemi haline geldiğini öne sürdü.
Son 16 yılda 4,2 milyon hektar tarım arazisinin tarım dışına çıktığını savunan Akşener, son 10 yılda tarımın istihdamdaki payının yüzde 23’ten, yüzde 17’ye gerilediğini, bunun sonucu olarak da tarımdaki kadın istihdamının dörtte bir oranında azaldığını belirtti.
Akşener, konuşmasının bir bölümünde Adıyaman’da çiftçilik yapan Mustafa Boyraz adlı vatandaşı kürsüye çağırdı.
Boyraz’dan sonra konuşmasına devam eden Akşener, Atatürk Orman Çiftliği Tarım Bilimleri Akademisi Projesi’ni anlattı.
Projeyle ilgili tanıtım videosunu da partililere izlettiren Akşener, akademiyle ilgili çalışmaları beş yıl içinde tamamlayacaklarını ve burada tarımla ilgili Ar-Ge çalışmalarının yapılacağını söyledi.
Bu arada, grup toplantısı salonu girişinde İYİ Parti teşkilatlarına mensup kadınlar tarafından karşılanan Akşener, partisine katılanlara rozetlerini de taktı.