Livaneli’nin Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’a verdiği söyleşiyi okuduğunu ve ‘üzüldüğünü’ yazan Hacır, Livaneli’nin “ABD’nin üs kurduğu, nükleer silahları yığdığı ileri karakol ülkesinde gerçek manada solculuk yaptırmazlardı” sözü ile , “Sol parti liderlerinin solculuk yapmadıklarını söylüyorsunuz” cümlesinin çeliştiğini ifade etti.
Livaneli’nin “Sol partilerin genel başkanlarının solcu olmadıklarını” söylediğini aktaran Hacır, “Bülent Ecevit solcu muydu? Politikaya meraklı, hırslı, Robert Kolejli genç bir siyasetçinin önündeki bütün engelleri kaldırarak CHP’nin başına getirdiler” cümlesini alıntılayarak, “Ecevit’in Robert Kolej mezunu olmasına takarsak kimi bulacağız abi. Sosyalistliğinden gram şüphe duymayacağımız Behice Hanım nerden mezun? Robert Kolej değil mi abi?” diye sordu.
Erdal İnönü, Mehmet Ali Aybar, Türkiye Komünist Partisi kurucusu Mustafa Suphi, Sarp Kuray, Sadun Aren, Bülent Uluer’in yakınlarından örnek veren Hacır, Livaneli’ye “Onların solculuğundan mı şüphe edeceğiz?” diye sordu.
Livaneli’nin Sabah gazetesinde yazmaya başladığında, tepki gördüğünü hatırlatan Hacır, özetle yazısına şöyle devam etti:
“’İsveç Sosyal Demokrat Partisi, kapitalizmle sosyal demokrasi arasında bir çizgi tutturmuş olduğu halde Enternasyonal Marşı’yla yürür. Almanya Sosyal Demokrat Partisi başkanı Willy Brandt sol gelenekten gelmedir.’ demişsiniz.
Ah Zülfü abi…
Sosyal Demokrasi örneği verdiğiniz ülkelere bakın.
İkisinin de kişi başına milli geliri 57 bin dolar… Bolluk bereket…
Tek bir mezhep… Tek bir etnik kavga yok…
Hele İsveç… Nüfus 10 milyon… Arazi neredeyse bir kıta büyüklüğünde… Koca ülke…
Tam refah ülkesi… Arazi desen bol… Para desen bol…
Oralarda Sosyal demokrat olmak kolay Zülfü abi…
Gel de Ortadoğu da ol…
Bin türlü etnik mezhepsel hesap… Bin türlü kavga…
Bizim solumuzu kemiren şey kimlik siyasetidir.
Siz bile o tuzağa düşüyorsunuz.
Bir solcu kimlik siyasetinden söz eder mi?”