Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşma öncesinde partiye yeni katılanlara rozet taktı.
Cumhuriyet Halk Partisi ailesinden bir birey olmanın getirdiği sorumluluklar olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bundan sonra tek tek veya topluca ülkenin birliği ve dirliği için çalışacaklarını, Türkiye’ye umut olacaklarını söyledi. Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının bulunduğu yerlerde hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini ifade etti.
Dünya Sağlık Örgütü’nün, İhsan Doğramacı Aile Sağlığı Vakfı Ödülü’nü Mehmet Haberal’a verdiğini ve bunun olağanüstü güzel bir haber olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Mehmet Haberal’ın bütün dünyada çok önemli bir isim olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, Haberal’ın CHP’de milletvekilliği yapmasının da onur ve gurur verici olduğunu belirterek, Haberal’ı kutladı.
“Türkiye’nin çözülemeyecek sorunu yoktur”
Türkiye’nin dert küpüne döndüğünü, herkesin sorunların nasıl çözüleceğini konuştuğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Elbette konuşacaksınız, elbette tartışacaksınız, elbette çözümler için düşüncelerinizi ifade edeceksiniz ama şunu sakın unutmayın; Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur ve sorunun çözümünde de marka olan parti Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Herkes bunu böyle bilsin.” diye konuştu.
Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun kendisini ziyaret ettiğini anlatan Kılıçdaroğlu, medyanın demokrasilerde 4. güç olarak kabul edildiğini ancak Türkiye’de durumun farklı olduğunu iddia etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, gazetecinin doğruları yazmak, halkın dertlerini, sorunlarını geniş kitlelere aktarıp yönetenlerin dikkatini çekmek zorunda olduğunu ifade ederek, konfederasyon temsilcilerinin meslekle ilgili sorunları aktardığını söyledi.
Döviz kurunun ve enflasyonun artmasıyla kağıt gibi pek çok girdiye zam geldiğinin anlatıldığını belirten Kılıçdaroğlu, 2021’de 54, son 3 yılda ise 119 gazetenin kapandığını kaydetti.
Kılıçdaroğlu, halkı aydınlatmak için yola çıkanların en büyük sorunu yaşar hale geldiğini savunarak, Basın İlan Kurumu tarifesinin artması gerektiğinin de konfederasyon yetkililerince aktarıldığını dile getirdi.
Yeni Asya Gazetesi’ne 750 gündür ilan verilmediğini anlatan Kılıçdaroğlu, iktidarı destekleyen manşetler atıldığında arka arkaya ilan geleceğini iddia etti. Kılıçdaroğlu, Evrensel Gazetesi’nin ise 2019’dan bu yana Basın İlan Kurumu’ndan ilan almadığını ve cezalandırıldığını belirtti.
Konfederasyon yetkililerinin, gazetecilerin de meslek yasasının olması gerektiğini söylediğini aktaran Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın medya özgürlüğüne büyük önem verdiğini ifade etti.
Isparta’daki elektrik kesintisi
Isparta’da yaşanan elektrik kesintilerine değinen Kılıçdaroğlu, orada günlerce elektrik verilmediğini ve insanların perişan olduğunu öne sürdü.
İki bakanın Isparta’ya 4 gün sonra, sorunu çözmek için değil helalleşmek için gittiğini öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“21. yüzyılın Türkiye’sinde günlerce bir kente elektrik verilmiyorsa bunun bir sorumlusunun olması lazım. Gerçi ‘Yeliz’ dediğimiz arkadaş bunun sorumlusunu buldu. ‘Bu CHP’dir’ dedi. Aklını oynatmış bunlar. Ne söyleyeceklerini bilmiyorlar. Sadece bir şey öğrenmişler, ne olursa olsun CHP’yi kötüleyeceksin, başka bir şeye gerek yok. Siyaset yaptığını sanıyor. AK Parti Grubu adına bile burada bulunması ciddi bir ayıptır. Biz demiyoruz ki ‘CHP eleştirilmez.’ Mesela ‘CHP milletvekillerinin Isparta’da ne işi var? Bizim oraya daha erken gitmemiz gerekiyordu.’ diyebilirdi. Ben bunu anlardım ama o kadar akıldan yoksun insanlar parlamentodaysa bu parlamentonun itibarı her yerde tartışılır.”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Elektrik Dağıtımı ve Perakende Satışına İlişkin Hizmet Kalitesi Yönetmeliği’ne göre konutlarda 48 saatten fazla, otel, fabrika, AVM gibi insanların yoğun olarak gittiği, bulunduğu yerlerde ise 24 saatten fazla elektrik kesintisi olması halinde tazminat ödenmesi gerektiğini anlatarak, şöyle devam etti:
“Arkadaşlarıma söyledim, Isparta Baro Başkanı ile konuştular. Bütün vatandaşların tazminat alma hakları var. Dolayısıyla bu haklarını kullansınlar. Baroya müracaat etsinler, baro bütün davaları açar. Her biriniz hakkınız olan tazminatı alırsınız. Aslında dava açılmadan bu tazminatın ödenmesi lazım ama bunlar ödemezler. Ödemezlerse hakkınızı arayacaksınız. ‘Avukat tutamıyoruz’ diyorsanız avukat masrafınızı da karşılayacağız. Biliyorsunuz biz halkın partisiyiz. Paranız yoksa, imkanınız yoksa, avukata ödeyecek imkanınız yoksa, ücreti ödeyemiyorsanız biz ödeyeceğiz onu.”
Isparta’da Ramazan Nazlı’nın donarak öldüğünü ancak kaymakamlığa getirilen ailesine “Kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiştir.” diye açıklama yaptırıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, adli tıp kurumunun ise “donmaya bağlı kalp krizi” şeklinde bir rapor verdiğini söyledi.
“Her yerde zam var”
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin “bir ateş topuna döndüğü” benzetmesi yaparak, “Eskiden derdik ki ‘İğneden ipliğe zam geldi’. Şimdi bunun tam gerçeğini yaşıyoruz. İğnede de zam var, iplikte de zam var, domateste zam var, her yerde zam var. Bu Türkiye’nin iyi yönetilmediğini, Türkiye’nin savrulduğunu gösteriyor.” dedi.
Elektriğe kışın ortasında yüzde 127 zam yapıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, bir video yayınladığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 31 Aralık’ta yapılan zamlar geri çekilinceye kadar gelecek hiçbir elektrik faturasını ödemeyeceğini söylediğini aktardı.
Kılıçdaroğlu, “Ödeyemeyeceğim.” değil “Ödemeyeceğim.” dediğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hemen bir trol ordusu, hemen AK Parti’nin belli kişileri çıktılar, vay efendim biz devlete başkaldırı yapıyormuşuz. Mahir Ünal ‘Bu devlete başkaldırıdır’ diyor. Arkasından da şunu söylüyor; ‘Elektrik zamlarını devlet yapmadı’. Çok önemli bir saptama. ‘Yeliz’in benzeri bir saptama. Aslında söylediği doğru. Devlet değil devleti yöneten iktidar yaptı zamları. Yani AK Parti yaptı. Kim yapacak zamları? Ben mi yapacağım, vatandaş mı yapacak bu zamları? Ama beşli çeteye karşı çıkmıyor mesela. En büyük vurgunu vuran beşli çete. Onlara ses çıkarmıyor. Özelleştirildi bunlar, siz özelleştirdiniz, siz verdiniz. Zamları siz yapıyorsunuz. Vatandaşı inim inim siz inletiyorsunuz. Suçlanan kişi kim, Kılıçdaroğlu.”
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in kendilerinin de elektrik faturası ödeyip ödemeyeceğini sorduğunu, ancak ona “Siz ödeyin.” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, niye elektrik faturasını ödemeyeceğini şöyle anlattı:
“Elektrik faturasını ödeyemeyen vatandaşın acısını benim topluma hissettirmem lazım. Yüzde 50, yüzde 60, yüzde 70, yüzde 127 zam gören bir aile elektrik faturasını ödemiyor, ödeyemiyor. Bunun acısını benim geniş kitlelere duyurmam lazım. O nedenle ‘Ödemeyeceğim’ dedim ve ödemeyeceğim de zaten. Çünkü, elektrik faturasını ödeyemeyen vatandaşın sesini çıkaracağı bir alan bırakmadılar. Fakir, elektrik faturasını ödeyemiyor. Hangi televizyon, hangi gazete haber yapacak bunu? Bu insan gazetelere, televizyonlara nasıl ulaşacak? Kim bunların sesi, sözcüsü olacak? Hemen dediler ‘Elektriği derhal kesin, Kılıçdaroğlu donsun’. Siz beni donmakla mı korkutuyorsunuz? Sizin feriştahınız gelse ben donmam. Sizin feriştahınız gelse ben mücadele ederim.”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin kendisine yönelik sözlerine işaret eden Kılıçdaroğlu, “Örgütlerine ‘Kılıçdaroğlu’na kandil gönderin.’ demiş. Çok güzel kandiller gelmiş, teşekkür ederim il başkanlarına. Onları partinin müzesine koyacağım, ‘Elektrik zamlarını savunan Devlet Bahçeli’nin bana gönderdiği kandiller.’ diye göstereceğim.” ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti sözcülerinden daha fazla zamları savunduğunu öne sürerek “Artık 1100 odalı sarayda Bahçeli’ye bir yer ver. Ayıp oluyor. Ver, otursun orada.” şeklinde konuştu.
İktidarın ekonomi politikalarını eleştiren Kılıçdaroğlu, dolar kurundaki yükselişin önüne geçilmesi için Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervinin satıldığını, daha sonra politika faizinin düşürüldüğünü ancak diğer faizlerde düşüş görülmediğini savundu. Daha sonraki süreçte döviz kurundaki artışın önlenmesi ve enflasyonun indirilmesi için deneme-sınama yöntemleri uygulandığını söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Baktılar, bu da tutmuyor, dolar yine yükseliyor, o zaman dillerini, önerilerini değiştirdiler. ‘Zaten biz bunu bilinçli olarak yapıyoruz, dolar yükselince ihracat patlayacak, üretim artacak, cari açık azalacak.’ Yeni bir yol, yeni bir buluş. Yine AK Parti Grubu’ndan alkışlar, alkışlar. O da tutmadı. Türkiye ucuza satıp, pahalıya almaya başladı. Adamların dünyadan haberi yok. İhraç ettikleri malların büyük bir kısmının girdileri ithalat. Dışardan döviz artınca daha pahalıya alıyorsun, maliyete ekleyince hiçbir zaman bekledikleri olmadı. Dövizin yüksek olması, onların beklentilerini yine karşılamadı, yine fatura garibana çıktı. Bir de sanayicilerin elektriklerini kestiler, oradan bir de üretim sorunu çıktı.”
“Vergi avantajı kimin sırtından çıkacak?”
CHP lideri Kılıçdaroğlu, iktidarın dolar kurunu sabit tutmak için finansal enstrümanları devreye soktuğunu ve bu sayede kurda düşüş görüldüğünü ancak akaryakıt fiyatlarında hiç düşüş görülmediğini anlattı. İktidarın, mevduatını TL’ye çevirenlere yüksek faiz ve döviz kurundaki farkı ödemenin yanı sıra vergi muafiyeti getirdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Böylece bankada yüksek dövizi olanlara devlet özel bir vergi muafiyeti, yüksek faiz artı kur garantisi önerdi. Fakirden alıp zengine verdi. Bir örnek vereceğim, gizli bir örnek değil. Naturel Enerji, Borsa’da işlem yapan, Kamuyu Aydınlatma Platformunda yaptığı açıklamaya dayanarak söylüyorum. Bu firma, 6 aylık parasını yüzde 21 ortalama faiz oranıyla 650 milyon liraya çeviriyor. Artı Türk lirasına çevirdiği için elde ettiği vergi avantajı 68 milyon lira. Buna bu imkan sağlanıyor. 68 milyon liralık vergi avantajı kimin sırtından çıkacak? Esnafın, çiftçinin, emeklinin sırtından çıkacak? 68 milyon liralık vergiyle ne olurdu? 42 bin 500 ailenin ocak, şubat, mart ve nisandaki tüm elektrik faturaları ödenirdi. 42 bin 500 fakir aileye sağlayacağınız imkanı, bir kişiye sağlıyorsunuz.”
Kılıçdaroğlu, temel gıda maddelerinde KDV’nin yüzde 1’e indirildiğini anımsatarak söz konusu uygulamanın, esnafın önceden KDV’sini ödediği malların satışında da geçerli olacağına işaret etti. Kılıçdaroğlu, “‘Yüzde 1 KDV ile satacaksın.’ diyorlar. ‘İyi de ben yüzde 8 cebimden ödedim. Sen bana bu parayı bugün, yarın, haftaya veriyor musun? Hayır.’ Esnafın sırtından vergi indirimi yapıyorlar. Bu da yetmiyor. Şimdi esnafa ‘enflasyonla mücadele timi’ gönderiyorlar. ‘İndirdin mi indirmedin mi?’ Cezalar üst üste geliyor. Erdoğan’ın, hadi ekonomiyi bilmez ama ticareti bileceğini düşünürdüm, vallahi ticareti de bilmiyor. Yüzde 8’den almış, ‘KDV’yi yüzde 1’den satacaksın.’ diyor. Yerine bir mal koyamıyor zaten.” şeklinde konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Bankasının fiyat istikrarı yetkisinin elinden alındığını savunarak fiyat istikrarının sağlanamadığını, enflasyonun düşmediğini, politika faizi dışındaki faizlerin düşürülemediğini, cari açık ve akaryakıt fiyatlarının indirilemediğini, Merkez Bankası’nın döviz rezervinin artıya geçmediğini söyledi.
AK Parti’ye oy veren vatandaşlara seslenen Kılıçdaroğlu, devletin zırvalıklar ve saçmalıklarla yönetilemeyeceğini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir laboratuvar olmadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, Türkiye’de son 3 yılda üç Hazine ve Maliye Bakanı, beş Merkez Bankası Başkanı ile dört Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı değişikliği yapılmasının iktidarın ülkeyi yönetemediğini gösterdiğini iddia etti.
“El ayak öpmeye gidiyorlar”
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bunlar asla bir araya gelmez.” denilen 6 partinin genel başkanları olarak bir araya geldiklerini dile getirerek her birinin programı ayrı partilerin genel başkanlarının, Türkiye’nin bir felakete sürüklendiğini gördüğünü söyledi.
Yaşanamaz bir Türkiye’nin ortaya çıktığını, ülkenin gençlerinin yurt dışında geleceklerini aramak gibi bir tabloya sürüklendiğini gördüklerini anlatan Kılıçdaroğlu, 6 partinin genel başkanının, Türk siyaset tarihinde önemli bir başarıya imza atarak sorunları çözmek için bir araya geldiğini belirtti.
İktidarın, ülkenin sorunlarını çözemediğini, ülkeyi batırdığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi dilenci konumuna getirdiler, Türkiye’nin onurunu zedelediler. Para dileniyorlar sağda solda. Oysa biz Milli Kurtuluş Savaşı’nı verirken hiç kimseden dilenmedik ama bütün fabrikaları, savunma sanayisi, uçak fabrikaları kurduk. Düne kadar ‘şerefsiz’ dedikleri kişilere, bu onların ifadesi, kullandığım için özür dilerim, şimdi el ayak öpmeye gidiyorlar. Londra borsalarına düne kadar dünyanın lafını söylediler. Şimdi oraya gidiyorlar, ‘Acaba biraz para bulabilir miyiz?’ diye.” ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, 6 partinin genel başkanlarının ülkedeki bu tabloyu düzeltmek istediğini dile getirerek şöyle devam etti:
“Biz ülkemizi seviyoruz, büyümesini, kalkınmasını istiyoruz. Ülkemizde işsizlik istemiyoruz. Ülkemizde adalet, özgürlük istiyoruz. Ülkemizde hiç kimsenin kimliğinin, yaşam tarzının ve inancının sorgulanmasını istemiyoruz. Din ve vicdan özgürlüğü istiyoruz. İnancın, siyasete malzeme edilmesini istemiyoruz. Biz birlikte yaşamak istiyoruz. Farklılıklarımızı zenginlik olarak görmek istiyoruz. Onurlu bir ülke olmak istiyoruz. Hızla büyüyen, gelişen bir ülke olmak istiyoruz. Gazetecilerinin, aydınlarının hapse atıldığı bir ülke olsun istemiyoruz. Herkes düşüncelerini özgürce ifade etsin istiyoruz. Barış istedi diye insanların görevlerinden atılmasını istemiyoruz. Bizi bir araya getiren bu düşünceler.”
CHP lideri Kılıçdaroğlu, 6 parti genel başkanı olarak görüşmenin ardından bir bildiri yayımladıklarını hatırlatarak vatandaşlardan umutsuzluğa kapılmamalarını ve “İyi ki bu ülkede sağlıklı, tutarlı, ülkenin geleceğini düşünen muhalefet var.” demelerini istedi. Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“İktidar her yönetimde olur ama muhalefet gerçek anlamda demokrasilerde olur. Bizler, bütün baskılara, olumsuz koşullara, iftiralara ve hakaretlere rağmen bir araya geldik. Bizi bir araya getiren vatan sevgisi. Ülkemizde özgürce yaşamak istiyoruz. Herkesin karnının doyduğu, düşüncelerini özgürce ifade ettiği, üniversitelerinin bilim ürettiği bir Türkiye istiyoruz. Caddelerinde, sokaklarında şarkıların, türkülerin söylendiği bir Türkiye istiyoruz. Annelerin çocuklarını güler yüzle okula gönderdiği; haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin olmadığı bir Türkiye istiyoruz. Parlamentonun saygın, demokrasinin gerçek anlamda demokrasi, basın özgürlüğünün olmasını istiyoruz. Yalan haberlerin olmamasını istiyoruz. Siyasetin ahlaki bir düzeyde sürdürülmesini istiyoruz.”
“Panik içindeler, korkuyorlar”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, emeklilere bayram ikramiyesi verilmesinin muhalefet sayesinde gerçekleştiğini, elektrik faturalarından TRT payının kaldırılmasının muhalefetin gücünü gösterdiğini öne sürerek elektrikte indirime gidilmesini de muhalefetin sağladığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Sofranızda KDV, temel gıda maddelerinde iniyorsa o da muhalefetin gücüdür, bizim gücümüzdür. Bugün bütün olumsuz koşullara rağmen bunları yaptırabiliyorsak yarın iktidar olduğumuzda görün, Türkiye nasıl bir cennet oluyor.” sözlerini sarf etti.
Türkiye’yi herkesin barış içinde yaşadığı bir ülkeye dönüştüreceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde ülkeye dünyanın her yanından turistlerin geleceğini, ihracatın artacağını, katma değeri yüksek üretim için üniversitelerin çalışacağını ve bütün İslam dünyasının Türkiye’ye özeneceğini söyledi. Kemal Kılıçdaroğlu, 6 liderin bir araya gelerek bunları yapmak için ahdettiklerini aktararak “Bizim başka bir arayışımız yok. Panik içindeler, korkuyorlar biliyorum. Güzellikten, demokrasiden, özgürlüklerden korkulmaz. Neden korkulur? ‘Yaptıkları yanlışların faturası bize çıkar mı?’ diye korkuyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını elbette soracağız ama demokrasi içinde soracağız; kin ve öfkeyle, intikam duygusuyla değil. Bizi onlardan ayıran temel duygu da bu. İnsani bütün gerekleri yerine getireceğiz, beraber yaşayacağız. Bu parlamento, Milli Kurtuluş Savaşı’nda kazandığı itibarı kazanacaktır.” dedi.
6 parti liderinin 28 Şubat’ta buluşacağını belirten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Güçlendirilmiş parlamenter sistemle yeniden demokrasiyi inşa edeceğiz. Devletin kurumlarını, bozulan bütün çarkları düzelteceğiz; saat gibi çalışacak. Devlette liyakati getireceğiz. İşi ehline teslim edeceğiz. Bunun sözünü verdik. Ekonomiyi ayağa kaldıracağız, çarkları dönecek. Sosyal politikalarımız güçlenecek. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, her evde huzur ve mutluluğun olduğu bir Türkiye’yi getireceğiz. Adil düzeni getireceğiz. Ne ezen ne ezilen; insanca hakça bir düzeni getireceğiz.”
Liderler olarak adaleti sağlamaya söz verdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, 6 liderin imzasının bulunduğu belgenin, Türk ve dünya siyaset tarihinde önem taşıdığını söyledi. O belgenin arşivlenmesini öneren Kılıçdaroğlu, “Yeri, zamanı geldiğinde arşivden çıkarın, torunlarınıza gösterin. Deyin ki ‘Bugün sen özgürce bu ülkede yaşıyorsan, geleceğini bu ülkede arayıp, çalışıp, üretip, kazanıyorsan ve yurt dışına turist gibi gezmeye gidiyorsan işte bu belge nedeniyledir.'” ifadelerini kullandı.
Yorumlar kapalı.