Kadınların varis sorunu erkeklerden iki kat fazla

Türkiye’de halk arasında ‘varis’ olarak bilinen ‘venöz yetmezlik’ en sık görülen hastalıklar arasında yer alıyor. Tedavi edilmediği takdirde pulmoner emboli gibi önemli bir riski de barındıran varisler hareketsiz yaşamın arttığı pandemi döneminde daha ciddi bir sorun haline gelmiş durumda. Oysa varislerin tedavisi eskiden olduğu gibi zor ve ağrılı değil.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof Dr Semih Barlas, kapakları kaçıran (venöz yetersizlikli) damarın genel anestezi altında çıkartılmasını veya yerinde bağlanmasını hedefleyen, çok uzun süren iyileşme dönemlerine neden olan klasik ameliyatların geride kaldığını söyledi.

Covid-19 nedeniyle varis tedavilerinin ertelenmemesi gerektiğini dile getiren Prof Dr Semih Barlas, yeni tedavi yöntemleriyle hastaların süratle günlük yaşamlarına dönebildiğinin altını çizdi.

Kadınların varis sorunu erkeklerden iki kat fazla

Çok sayıda klinik çalışma, bacaklarda varis görülme olasılığının, kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha fazla olduğunu gösteriyor. Görülme sıklığı da yaşla birlikte artıyor. Kadın-erkek farketmeksizin bireyler incelendiğinde, varis görülme oranının 40 yaşındakilerde %22, 50 yaşındakilerde %35, 60 yaşındakilerde %41 olduğu ortaya çıkıyor. Yaş ve cinsiyetten bağımsız olarak bakıldığında, tüm dünyada genel olarak venöz yetmezlik sıklığının %20-%60 arasında olduğu biliniyor.

Varislerin sebebi venöz yetmezlik

Vücudumuzdaki kirli kanı, kalbe ve akciğerlere temizlenmek üzere taşıyan venler (toplardamar) bulunmaktadır. Bacak venleri, bu görevlerini, aşağıdan yukarıya, yani yerçekiminin aksine gerçekleştirdiklerinden, içlerinde tek yönlü olarak çalışan kapakçıklar bulunmaktadır. Bu kapakların bozulması ve geriye kaçırmasına venöz yetmezlik denir. Venöz yetmezliğin belirtilerine de varis adı verilir.

Hareketsiz yaşam venöz yetmezliğe davetiye çıkarıyor

Pandemi döneminde insanlar tercihen veya zorunlu olarak hareketlerini kısıtlamak durumunda kaldı. Uzaktan çalışma sistemi, sokağa çıkma yasakları ve kış aylarının doğal yaşam tarzı bir araya geldiğinde insanlar vakitlerinin büyük bölümünü kapalı alanlarda hareketsiz geçirdi. Bu da venöz yetmezliğe davetiye çıkarabiliyor. Hareketsiz kalındığında bacaklardaki venlerin içinde bulunan kapakların çalışması bozulabiliyor, baldır adelesinin venler üzerindeki masaj etkisi azalabiliyor ve buna ek olarak gerçekleşen kilo artışı venöz yetmezliğe ve varislere yol açabiliyor.

En ciddi risk pulmoner emboli

Venöz yetmezlik tedavi edilmediğinde, bacak damarlarında pıhtı oluşumuna zemin hazırlayabilir. Böylesine bir pıhtı, ister bacağımızın en iç kısımlarında yer alan ana damarlarda (derin venöz trombüs-DVT), isterse daha yüzeyel damarlarda olsun, bulunduğu yerinden kopacak olursa, ilk ulaşacağı hedef akciğerlerdir. Buna ‘pulmoner emboli’ (akciğer içinde pıhtı) adı verilir. Pulmoner emboli, çok ciddi bir tablo olup, yaşamsal risk yaratır.

Varisin tedavisi artık eskisi gibi zor değil

Varis tedavisinde 2007’den sonra büyük ilerlemeler kaydedildi. Kapakları kaçıran (venöz yetersizlikli) damarın genel anestezi altında çıkartılmasını veya yerinde bağlanmasını hedefleyen klasik ameliyatlar, hastalığın 5 yıl içinde büyük oranda tekrarlaması nedeniyle terkedildi. Şu anda kullanılan mevcut tedavi yöntemleri hastanın günlük yaşantısını ve iş hayatını olumsuz etkilemiyor. Hasta günlük yaşamına kaldığı yerden devam edebiliyor.

Varislerin tedavisinde artık genel anesteziye bile gerek yok

Venöz yetmezliğin tanısında bireylerin bilinçli olması çok önemlidir. Ayak bileklerindeki şişlik veya çorap lastik izi, kılcaldan kalına doğru farklı çaplarda olabilen damarların bacaklarda farkedilmesi, huzursuzluk hissi ilk belirtilerdir. Böyle durumlarda bir kalp damar cerrahıyla şikayetlerin paylaşılması, bacağın muayene edilmesi ve venöz dopler adı verilen çok ayrıntılı bir bacak ultrason incelemesi yapılması önerilir. Ultrason sonucuna göre de tedavi yöntemi belirlenir.

Günümüzde uygulanan tedavi yöntemleri lokal anestezi altında ve kısa sürede yapılabilmekte. Bu nedenle hastalar pandemi nedeniyle çekinip tedavilerini aksatmamalı. Varislerin durumuna göre belli başlı tedavi yöntemleri şunlardır;

A)Yüzeyel Köpük Skleroterapi (VFS): Bacaklardaki 1-3 mm çapındaki kılcal damarların tedavisinde uygulanmakta olan bir yöntemdir. Çok ince iğneler ile, damarların içine köpüklü bir ilaç verilmekte ve damarlar ortadan kaldırılmaktadır. Hafif venöz yetmezlik durumlarında uygulanır. Kozmetik bir işlemdir ve anestezi gerektirmez.

B)Yüzeyel Lazer Tedavileri: Genelde Yüzeyel Köpük Skleroterapi’ye, gerekli durumlarda ek olarak uygulanmaktadır. 0.5-1mm çapındaki çok ince kılcallarda başarı sağlamaktadır. Daha kalın damarlara uygulandığı durumlarda, kalıcı yanık izlerine yol açabilir veya başarısız kalabilir. Hafif venöz yetmezlik durumlarında uygulanır. Kozmetik bir işlemdir ve yeni jenerasyon lazer cihazları kullanıldığında anestezi gerektirmez ve ağrısıdır.

C)Ambulatuvar Flebektomi (AP): 3mm’den daha kalın, spagetti makarna görünümlü kalın damarlara uygulanır. Lokal anestezi altında, dikiş gerektirmeyen, 1mm’lik kesiler içinden, söz konusu damarlar çıkartılmaktadır. Tıbbi bir işlemdir.

D)Endovenöz Trunkal Ablasyon (EVTA) : Orta-ileri düzeyde venöz yetmezliğin bulunduğu durumlarda uygulanır. Lokal anestezi altında, damarın içine yerleştirilen bir kateter (ince boru) yardımı ile

1) radyofrekans enerjisi veya
2) lazer enerjisi veya
3)bir tür zamk verilerek hasta damarının tahrip edilerek büzüştürülmesi ve iptal edilmesi hedeflenir.

EVTA, hangi tip kateter kullanılarak yapılırsa yapılsın, tıbbi bir yöntemdir.

E)Doppler Altında Kimyasal Ablasyon (DGS): Ultrason görüntüleme altında damarın içine büzücü ilaç sıkılmaktadır. Genelde EVTA işleminin tamamlayıcısı olarak, orta-ileri venöz yetmezlik durumlarında kullanılır. Yaklaşık 5-15dk’da uygulanır ve herhangi bir anestezi gerektirmez. Tıbbi bir yöntemdir.

Kadınların varis sorunu erkeklerden iki kat fazla

Yorumlar kapalı.