“Kadın bağımlıları çoğunlukla ‘AMATEM’lerde yer yok’ diyerek psikiyatri bölümlerine yatırıyorlar”

Madde bağımlısı yakınları, kadın bağımlıların AMATEM'lerde yer yok denilerek psikiyatri bölümlerinde yatırıldıklarını ve bu durumun sorunlarını daha da derinleştirdiklerini dile getirdi. Bağımlı yakınları yetkililerden acil olarak öncelikle ülkenin her bölgesinde bir tane olacak şekilde Rehabilitasyon ve Sosyal Entegrasyon Merkezi açılmasını talep etti. Bağımlı yakınları mücadele için müsteşarlık kurulması önerisini de getirdi.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Madde bağımlısı yakınları, kadın bağımlıların AMATEM’lerde yer yok denilerek psikiyatri bölümlerinde yatırıldıklarını ve bu durumun sorunlarını daha da derinleştirdiklerini dile getirdi. Bağımlı yakınları yetkililerden acil olarak öncelikle ülkenin her bölgesinde bir tane olacak şekilde Rehabilitasyon ve Sosyal Entegrasyon Merkezi açılmasını talep etti. Bağımlı yakınları mücadele için müsteşarlık kurulması önerisini de getirdi.

Madde bağımlılarının aileleri bugün, Ankara’da Sağlık Bakanlığı’nın önünde mevcut sorunlarını, çözüm önerilerini, acil taleplerini dile getirdikleri bir basın açıklaması yaptı. Açıklamaya, Cumhuriyet Kadınları Derneği de destek verdi. Açıklama metninin her bir bölümünü bir madde bağımlısı yakını okudu. Vatandaşlar alanda, “Sesimizi Duyan Var mı?” yazılı pankart açarken, bu cümleyi slogan olarak da kullandı.

Madde bağımlısı yakınları, yaşadıkları sorunları özetle şu şekilde dile getirdi:

“KADIN BAĞIMLILARI ÇOĞUNLUKLA AMATEM’LERDE YER YOK DİYEREK PSİKİYATRİ BÖLÜMLERİNE YATIRIYORLAR”

“Bağımlı bireylerin büyük çoğunluğunun sigortası olmadığı için tedavilerinin çok büyük bölümü ailelerin kendi olanaklarıyla karşılanmaktadır. Bu durumun sürdürülebilirliği mümkün değildir. Bağımlılık tedavisi gören bireylerin Genel Sağlık Sigortası borcu var gerekçesiyle tedavi hakkından faydalandırılmaması gibi durumlarla çok sık karşılaşmaktayız. Kadın bağımlıları çoğunlukla Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezlerinde (AMATEM) yer yok diyerek psikiyatri bölümlerine yatırıyorlar. Bu durum sorunlarımızı daha da derinleştirmektedir. Mevcut AMATEM’lerin çocuklarımıza davranışları, yaklaşımları da bağımlı yakınlarımızı tedavi sürecinden tamamen soğutuyor. Hele hele kadın bağımlı yakınınız varsa yaşadığınız sorunlar daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyor. Oldukça zor şartlar altında başlanabilmesi mümkün olan tedavi sürecinin devamına ya da sonlandırılmasına ilişkin karar tek başına bağımlı bireyin isteğine/beyanına bırakılmamalı. Çok az sayıda var olan Rehabilitasyon Merkezlerine de kadın bağımlılar alınmıyor. Bağımlı yakınlarımızın tedavi sürecinin başarılı olması için Rehabilitasyon şart. Madde Bağımlılığı bir beyin hastalığı değil, kriminal bir vaka gibi algılandığı için, satıcılık gibi kriminal bir vaka gibi işlem yapıldığı için bağımlı bireylerin üzerlerinde madde yakalandığında da sicillerine sabıka kaydı işlenmektedir. Satanla içeni ayırmayan bu toptancı yaklaşım maalesef sürdürülebilir iyileşme tarafına geçmeyi başaran bağımlı bireylerin yeni yaşam yolculuğunda işe girme aşamalarında her zaman önlerine çıkan bir engele dönüşmektedir. Zorunlu tedavi sürecine ilişkin ise her gün haberlerde kadına, eşe, çocuğa, anneye şiddeti izliyoruz ve bu olaylara karışanların büyük bir çoğunluğu da şartlı tahliyeyle ya da denetimli serbestlikle dışarı çıkmış olanlar maalesef. Aileye şiddet uygulayan bağımlılara yönelik yaptırımların ya da zorunlu tedavi kararlarının çıkarılması tam bir mevzuat işkencesine dönüşmüş durumdadır. Karar yerine nasihat alıp kendi kabusumuzla baş başa bırakılıyoruz.”

“BAĞIMLILIKLARLA MÜCADELE MÜSTEŞARLIĞI KURULMALIDIR”

Bağımlı yakınlarının çözüm önerileri ise özetle şöyle:

“AMATEM’lerde sadece detox (arındırma) işleminin yapılmasının yetersiz ve gerçeklikten uzak bir hizmet oluğunun artık görülmesi ve rehabilitasyon sürecini de kapsayan sorunun gerçekliğiyle örtüşen gerçekçi bir hizmet işlevi kazandırılması hayati öneme sahiptir. Bulunduğumuz coğrafi konum itibarıyla uyuşturucu her dönem ülkemizin en önemli sorunu olmaya devam edecektir. Talep ve zarar azaltımına yönelik mücadele ve tedavi zincirinin en etkili halkasının Rehabilitasyon ve Sosyal Entegrasyon Merkezleri olacağını düşünüyoruz. Bağımlılık meselesine ilişkin kalıcı politikaların oluşturulması çok kritik bir öneme sahiptir. Bu alandaki bütün faaliyetlerin koordineli bir hale getirilmesi, ‘Bağımlılıklarla Mücadele Müsteşarlığı’ gibi sadece bu soruna odaklanacak uzman bir organizasyonla mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Herhangi bir kriminal suça bulaşmamış sadece madde kullanıcılığından kaynaklı adli siciline sabıkalı kaydı düşülmüş bağımlı bireyin, örneğin üç yıllık temizlik süresini uzman bir heyet tarafından verilen raporla ispatladığında tekrar kullanıma dönmesini engelleyici, temiz kalma motivasyonunu destekleyici olmasına yönelik bir adım olarak sabıka kaydının silinmesini önermekteyiz. Özellikle içicilikten cezaevine giren bağımlı bireylerin kriminal suçlu gibi cezaevine değil, Tutuklu/Hükümlü AMATEM birimlerinde tedaviye alınmalarını mümkün kılan düzenlemelerin yapılmasının da çok önemli bir adım olacağını düşünmekteyiz. Bağımlılıktan kaynaklı sabıka kaydı ya da tedavi kayıtları olan bireylere kredi kullandıran ve kredi kartı veren bankaların bu kendi sorumsuzluğunun bedelini bağımlı yakınlarına yansıtmasını engelleyecek önlemlerin değerlendirilmesini istiyoruz.”

“ÖNCELİKLE ÜLKENİN HER BÖLGESİNDE REHABİLİTASYON MERKEZİ AÇILMALIDIR”

Madde bağımlısı yakınlarının yetkililerden acil talepleri de şunlar:

“Öncelikle ülkenin her bölgesinde bir tane olacak şekilde Rehabilitasyon ve Sosyal Entegrasyon Merkezi açılmasını talep ediyoruz. Daha fazla risk altında olan kadın bağımlılara yönelik keyfi negatif ayrımcılığın, tedaviye erişim olanaklarında uygulanan saçma sapan kısıtlamaların acilen kaldırılması ve tedaviye ulaşmalarını kolaylaştıran mevzuat düzenlemelerinin acilen yapılması, yatış müracaatlarının öncelikle değerlendirilmeye alınması hayati öneme sahiptir. Devlet hastanelerinde bağımlı bireylere yönelik acil müdahale durumlarında insanları çaresizliğe mahkum eden mevzuat engellemelerinin yoruma açık tanımlamalarının hiçbir şekilde görevi ihmal ve suiistimal vakalarını yaşamayacağımız bir sadeliğe kavuşturulması bizim için hayati öneme sahip bir konudur.”

“MÜCADELE BAŞLIĞIMIZIN ADINI, ‘UYUŞTURUCUYA KARŞI ANNELER HAREKETİ’ OLARAK BELİRLEDİK”

Açıklamaya destek veren Cumhuriyet Kadınları Derneği’ni temsilen Genel Sekreter Aysan Canver ise şöyle konuştu:

“Uyuşturucu kullanımını kışkırtan iklimi en başta emperyalist ülkeler yaymaktadır. Silahla teslim alamadıkları millet devletleri; halkını, özellikle de gençlerini yozlaşmış bir kültürle zehirleyerek içeriden kuşatmaya ve zayıflatmaya çalışmaktadırlar. Bunun karşısında sevginin, saygının, paylaşmanın, üretmenin, milli değerlerin ilke edinildiği değerler sistemiyle durulabilir. Bu noktada ailenin, özellikle de annelerin gücü belirleyicidir. Madde bağımlılığına karşı duruşta aileyi güçlendirmek, doğru şekilde yönlendirmek, bilinçlendirmek bataklığı kurutmada en güçlü araçlarımızdır. Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak madde bağımlılığına karşı yürüttüğümüz mücadele başlığımızın adını, ‘Uyuşturucuya Karşı Anneler Hareketi’ olarak belirledik.”

“Kadın bağımlıları çoğunlukla ‘AMATEM’lerde yer yok’ diyerek psikiyatri bölümlerine yatırıyorlar”

Yorumlar kapalı.