2015’te 6 aylık değişim programıyla ODTÜ’de eğitim alan Enomoto, bu dönemde çok sevdiği Türkiye’de daha uzun süre kalabilmek için yüksek lisans eğitimi için İstanbul’a geldi ve Türkiye’ye yerleşmeye karar verdi.
Sosyal medya hesaplarından Türkçeyi, Türk yemeklerini ve Türk kültürünü tanıtan video içerikleri paylaşan Enomoto, Türkiye’ye gelmeden önce Güney Sudan ve Irak’ta mültecilere yardım kampanyalarına katıldığını, İzmir depreminin ardından da yardım kampanyası düzenlediğini anlattı.
‘Dedem Türkiye’ye geleceğimi duyunca Ertuğrul Fırkateyni’ni anlattı’
Yüksek lisans için Türkiye’ye gelmeye karar verdiğinde dedesiyle konuştuğunu anlatan Enomoto, şunları paylaştı:
“93 yaşındaki dedem Ertuğrul Fırkateyni olayından bahsetti. Osaka ve Vakayama civarındaki Japon köylüler gemi battıktan sonra gemideki Türk gemicileri kurtarmak için gitmişlerdi. Lisedeyken Türkiye hakkındaki tek bilgim Türkiye’nin Japonya’yı yendiği Dünya Kupası maçıydı. Türkiye’ye ilk geldiğimde ilk tavla oynadığımı hatırlıyorum. İnce belli bardakla da çay içtik. Arkadaşın annesi harika bir karnıyarık yapmıştı. Bunu unutamıyorum.”
‘’Çan çin çon’ dediklerinde bazen kötü hissetsem de gülüp geçmeye çalışıyorum’
Türkiye’ye geldikten sonra YouTube kanalında Türk kültürüyle ilgili paylaşımlar yapmaya karar verdiğini anlatan Enomoto, gördüğü ilgiden memnun olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Azerbaycan’da da yaşadığım için aksanımda Japon ve Azerbaycan aksanı var. Bunu seviyorlar. Sosyal medya hesaplarım komik geliyor. Sokakta bazen ‘çan çin çon’ diyorlar beni görünce. Bazen kötü hissetsem de gülüp geçmeye çalışıyorum. Japonlar hakkında bazı ön yargılar tabii ki oluyor. Japonya teknoloji olarak gelişmiş bir ülke ama ben telefon, laptop bile düzgün kullanamam. ‘Japonsun, akıllı adamsın’ diye bin kere söylüyorlar. Cem Yılmaz’ın Gora filmindeki sahneden alıntı yapıp ben de onlara ‘Zeytinburnu çocuğuyum’ diyorum. “
‘Denizden babam çıksa yerim’
Enomoto, Türk mutfağının favorisi olduğunu özellikle deniz ürünlerini çok sevdiğini belirtti:
“Denizden babam çıksa yerim. Ev yemeklerini çok seviyorum. Birinci tercihim karnıyarık, ikinci tercihim ise mercimek çorbası. Tatlı olarak da katmeri çok seviyorum. Baklava Japonlara biraz ağır geliyor ama katmerin o ince fıstıklı halini çok seviyorum. Genel olarak bütün Türk yemeklerini seviyorum. Biraz önce de balık ekmek yedim. Bu da Japonlar arasında popüler. Deniz ürünlerini çok seviyorum.”
Türk geleneksel müziklerini de sevdiğini belirten Enomoto , Azerbaycan’da tar çalmayı öğrendiğini ve ‘Üsküdar’a gider iken’ ve ‘Sarı Gelin’ türkülerini çalıp söyleyebildiğini kaydetti.
‘Japonlar daha kuralcı Türkler daha esnek ve rahat’
Türkiye’de yaşadığı süreçte Japonlar ve Türkler arasındaki bazı farklılıkları da keşfettiğini anlatan Enomoto, şöyle devam etti:
“Japonlar toplumsal kurallar konusunda daha sert. Türkiye bu konuda daha rahat ve esnek. O yüzden burada rahatım. Japonya’ya gidersem daha zor. Örneğin geç kalırsam, maske takmazsam. Orada mesela maske takma zorunluluğu olmadığında bile insanlar maske takıyorlar, diğer insanlara bulaştırmamak için. Japonya’da genelde tren beklerken insanların nasıl güzel sıraya girdiğini gösteren videolar görmüşsünüzdür. Burada maalesef böyle olmuyor. Benim önüme biri pat diye geçiyor. ‘Yani neden bunu yapıyorsun? Sıra var’ diyorum. Benzerlikler de var tabii ki. Burada otobüslerde yaşlılara falan daha fazla yer veriliyor. Türkiye daha çok yardımsever diyebilirim.”
‘İstanbul’un Boğaz havası çok güzel, dünyada bu güzellik sadece burada’
İstanbul’u dünyanın en güzel şehirlerinden birisi olarak gördüğünü söyleyen Enomoto, sözlerini, “İstanbul’un Boğaz havası çok güzel. Feribotla Asya Avrupa arasında gitmek, martılara simit atmak falan çok güzel. Dünyada bu güzellik sadece burada olduğu için çok seviyorum. Türkiye’de başka şehirlere de gittim Bursa, İzmir, Gaziantep, Şanlıurfa hatta Tokat’a bile gittim. Türkiye’de keşfetmek istediğim çok yer var daha. Çok seviyorum burayı. Japonlar da Kapadokya’yı merak ediyorlar. Ben de daha gitmedim ama gitmeyi çok istiyorum yakın zamanda” diye tamamladı.