Gaziemir’in Akçay Caddesi üzerindeki tesis, 1940 yılında kurulmuştu. Aslan Avcı’ya ait kurşun ve döküm fabrikasındaki korkunç gerçek 2007 yılında ortaya çıkmıştı. Fabrika alanında, rastgele etrafa atılmış nükleer çubuklar tespit edilmişti. Olaya el koyan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun (TAEK) 70 dönümlük arazide radyoaktif ve tehlikeli atık miktarının yaklaşık 100 bin ton olduğunu açıklamıştı. Bölgedeki radyasyon miktarının, normal değerin 219 kat üstünde olduğu ifade edilmişti. Ayrıca, büyük miktarda ağır metal atıkların yer aldığı da kayıtlara girmişti.
2010 yılında fabrika kapatılırken, tehlikeli arazinin etrafı da tel örgüyle çevrilmişti. Nükleer atıkların nereden ve nasıl getirildiği tespit edilemezken, 5.7 milyon TL para cezası kesilen şirket daha sonra isim değişikliğine gidip İzmir’in Torbalı İlçesi’nde Heper Metal Döküm Sanayi A.Ş. adıyla faaliyete başlamıştı. Hiçbir devlet görevlisine de yasal işlem yapılmayan nükleer skandalın ardından İzmir’in göbeğindeki ölümcül atıklar öylece bırakılmıştı. 14 yıldır çözüm bekleyen ve etrafındaki evlere, okulda eğitim gören çocuklara zehir solutan atık alanı son yıllarda her yağmurun ardından için için yanmaya devam ediyor.
ENDİŞE VERİCİ GÖRÜNTÜLER
Uzmanların radyasyon yayılımının devam ettiği uyarılarına rağmen kentin orta yerinde hiçbir önlem alınmadan duran araziye giren çevreci avukat Arif Ali Cangı, endişe yaratan görüntüler kaydetti. Her yağmur sonrasında araziden böyle dumanlar yükseldiğini, toprağın için için yandığını, çıkan dumanının halk sağlığı açısından büyük tehlike yarattığını aktaran Cangı, “Kızımın UNESCO için hazırladığı çevre kirliliği ve çözüm önerileri konulu ödevi için bu araziye gitmiştik. Hiçbir önlem yoktu. Aslında normalde nükleer atıkların bulunduğu bu bölgeye girememem lazımdı. Ama elimi kolumu sallayıp girdim. Zaten burada sürekli hayvanlar da yayılıyor. Arazinin hemen yanında bir okul ve çok sayıda yerleşim yeri bulunuyor. Çocuklar ve yakında oturan aileler için büyük bir tehdit söz konusu. İki kat maske takmamıza rağmen dumandan genzimiz yandı” dedi.
ÖLÜM SAÇIYOR
Cangı, içten içe yanan toprağın geçen yaz kuru otları tutuşturup bir yangına neden olduğuna işaret ederken, “Burası hem sağlık ve güvenlik açısından büyük tehdit oluşturuyor. Acilen çevresinin kapatılıp atıkların da hızla buradan kaldırılması lazım. Veyahut çevresindeki bütün yerleşimin taşınması lazım. Merkezi hükümet, yerel yönetim, sivil toplum örgütleri bir an önce bu konuyu ortak şekilde ele almalı. Türkiye olarak nükleer atıkları taşıma konusunda bir deneyimimiz yok. Bunun nasıl yapacağını bilmemiz gerek. Ayrıca bölgede sadece radyoaktif atıklar değil, binlerce ton kurşun atığı da. Bunların ayrıştırılması da başlıca bir sorun. Maalesef kimse konunun ciddiyetinin farkında değil. Bölge ve etrafından yaşayan insanlar kaderine terk edilmiş durumda. Oysa ki burası zehir ve ölüm saçıyor” diye konuştu.
Bölgede daha önce çok sayıda yurttaşın kanser şikayetinde bulunduğu kamuoyuna yansımış, defalarca protestolar ve eylemler yapılmıştı.
Yorumlar kapalı.