İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmelerine başlanacak 2022 yılı bütçesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bütçelerin harcama uygulamasından ibaret olmadığını, yürütmenin öngördüğü 4-5 yıllık makro hedeflerin yıllığa dönüşmüş hali olduğunu belirten Tatlıoğlu, bütçenin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin icraatının göstergesi, uygulamaların ise iktidarın karnesi olduğunu söyledi.
İsmail Tatlıoğlu, 2018 yılı bütçesinde 2019, 2020 ve 2021 yılları için milli gelir hedeflerinde ciddi bir düşüş görüldüğüne dikkat çekerek, “Partili Cumhurbaşkanlığı dönemi bütçesini yapanların, bunun arkasındaki siyasi iradenin öngörüleri ve bütçe yürütüşü, Türkiye’deki ekonomik krizin temel zeminini oluşturmuştur. Bugün Türkiye’de istikrarsızlık olağandır; faizle, dövizle, enflasyonla ve işsizlikle ilgili dünyadan negatif ayırıcı gelişmeler sıradan gelişmelerdir. Bunun temelinde ‘partili cumhurbaşkanlığı sistemi’ vardır, Türkiye’nin önündeki yol buradan çıkmaktır.” diye konuştu.
İYİ Parti’li Tatlıoğlu, dolar kurunun, bütçelerde öngörülenin çok üzerinde artış gösterdiğini; özel sektörün, söz konusu öngörülere inandığı için borç batağına girdiğini belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eleştiren Tatlıoğlu, “Türkiye’nin bu sistemden çıkışa ihtiyacı vardır ve bu çıkışı öngören bir ekonomik yol haritası yapmaya ihtiyaç vardır. Bu yol haritasını Meclis’in ortak iradesi çok rahat yapabilir. İstikrara giden yolun ilk adımı da budur. Türkiye’de istikrarı olağanlaştırmak, derinleştiren problemleri yapısal tıkanmaya getiren partili cumhurbaşkanlığı sisteminden çıkışla çok alakalıdır.”
“EN SERT IMF POLİTİKALARI BİLE BU KADAR YOKSULLAŞTIRMAZ”
İYİ Parti Grup Başkanı Tatlıoğlu, son 4 yılda döviz kurunda yüzde 145, faizde yüzde 118 oranında artış yaşandığının altını çizerek “Ama memur maaşlarında yüzde 60’lık artış var. En sert IMF politikaları bile bir ülkeyi bu kadar yoksullaştırmaz. Yem fiyatlarının yüzde 167, gübre fiyatlarının yüzde 257 arttığı, mutfak enflasyonunun sadece 2021 için yüzde 50’ye yaklaştığı bir dönemde satın alma gücünün düşürülmesi, Türkiye’yi ciddi yoksullaştırmaktadır. Bu yoksulluk, aşağı yönlü bir döngü oluşturmuştur, çünkü ekonomiyi de daraltmaktadır.” ifadelerini kullandı.
İsmail Tatlıoğlu, memurun, alım gücünün yarıya düştüğünü ifade ederek, “Dün bir kilo et alabilen, bugün yarım kilo alabilmektedir. Yönetilemeyen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Bu artık her taraftan, AK Parti tarafından da, Cumhur İttifakı tarafından da görülmektedir. Başka gündemi kapatarak bunları geçmek, gözleri kapatarak gece olduğunu sanmaktan farksızdır. Türkiye, hepimizin Türkiye’sidir. Bugün Türkiye’yi yöneten siyasi partiler, ileri zamanlarda Türkiye’yi yönetebilirler ama bu değişim mecburiyeti çok yüksektir.” sözlerini sarf etti.
Türkiye’nin yurt dışından borçlanmak için diğer ülkelerin 5 katı kadar yüksek faiz ödediğini belirten Tatlıoğlu, “Türkiye seçim kararı aldığında, siyasi iklimin değişeceği düşüncesi hakim olduğunda Türkiye’nin şartları normalleşecektir. Çünkü bu elbise, Türkiye’nin ruhuna da bedenine de sığmamıştır, patlamaktadır. Anadolu’nun her tarafından bu sesler giderek yükselmektedir.” şeklinde konuştu.
“İSLAM BU MÜSLÜMANLAR YÜZÜNDEN MAHCUP”
Tatlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doların sadece bir ay içerisinde 8,30 liradan 9,30 liraya geçmesi, Türkiye’ye 600 milyar lira nominal maliyet yüklemiştir. Bu da 2022 bütçesinin vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturmaktadır. Bu yoksullaşma sürecinin çok açık göstergesidir. Hukuka uymayan, liyakati hiç yanına almamış, fiili olarak uluslararası standartlarda bankacılıktan uzak insanlar Merkez Bankası’nı yönettiği, ‘Başkan değişti, değişecek.’ diye papatya fallarının bakıldığı ülkeyi, bu sistemin getirdiği nokta ortadadır. Sayın Erdoğan’a, hükümet odur, Türkiye’ye sarayla millet arasında örülen duvar üzerinden bakıp seçim çağrısı yapmasını bekliyoruz. Türkiye’nin istikrara ihtiyacı var. İstikrarın yolu da Türkiye’yi bu sistemden çıkaracak bir siyasal iklim değişikliğidir.”
Tatlıoğlu, vakıfların, varlıklıların müessesesi olduğunu, vakfın malına muhtaç olanların kurduğu vakıfların ise bu medeniyete ait olmadığını dile getirerek, “Ama Türkiye’de kendisi vakfa muhtaç olan, kendisi ve ailesinin böyle bir para kazanma ihtimali olmayan insanların kurduğu vakıflar var. Ondan sonra siyaset üzerinden ver bakalım büyükşehir belediyesi, ver bakalım hazine, ver bakalım müteahhitlere, önce ona kazandır sonra müteahhitten al sistemiyle, bu inananların başını öne eğdiren bir davranıştır. İslam, bu Müslümanlar yüzünden mahcuptur. Çünkü vakıf medeniyeti, İslam medeniyeti ile özdeşleşmiştir bir kurumdur, temiz tutulması gerekir.” değerlendirmesinde bulundu.
“SİYASETİN BASKILADIĞI BİR ÜST DÜZEY BÜROKRASİ VAR”
Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Tatlıoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara ilişkin sözlerine gelen tepkiler hakkındaki soruyu yanıtlarken, şunları söyledi:
“Sayın Kılıçdaroğlu’nun üst düzey bürokrasiye, ‘Korkmayın, hukuka uyun. Hukuka uymayan korksun’ dediği şeklinde yorumluyorum. Türkiye’de yaklaşık 4 milyon devlet memuru var. Bu 4 milyon memurla ilgili şaibe kondurmak yanlıştır. Bizim insanımız, kamu görevlilerimizin çok büyük oranla görevlerini yapma gayretindedir. Ama siyasetin baskıladığı bir üst düzey bürokrasi vardır, davranışlarında bir siyasilik söz konusudur. Onların da hukuka uymaları gerekir. Bu hep böyledir. Asla herhangi bir yere bir tehdit söz konusu olamaz, böyle bir şey zaten kabul edilemez. Sayın Kılıçdaroğlu da bunu bu şekilde beyan etti, diye düşünüyorum.”
İsmail Tatlıoğlu, başka bir gazetecinin, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara yönelik sözlerini, HDP’nin Sivil İtaatsizlik Çağrısına benzetti.” şeklindeki sözleri üzerine, “Hukuka çağrı ile sivil itaatsizlik çağrısı ayrı şey. İkincisi vesayet şu an geçerli. Sayın Erdoğan’ın tavrı vesayet tavrı. Sivil itaatsizlik tavrı, hukuka karşı duruş. Bu konular siyasetin gündemini oluşturmamalı. Kamu görevlilerimize inanıyoruz, güveniyoruz.” dedi.