İmamoğlu: Havalimanı için yardım teklif ettik, ‘ihtiyacımız yok’ denildi

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott ile bir balıkçıda yemek yerken çekilen görüntülerinin sızdırılmasıyla ilgili sert bir açıklama yaptı. İmamoğlu, ayrıca İstanbul'da mağdur olan vatandaşlardan özür diledi.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

İstanbul’un genelinde görülen yoğun kar yağışı kenti esir aldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ise Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) kentteki son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.

Açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, Cumhuriyet.com.tr’den Sude Güner‘in “İktidar kanadı sizi hedef aldı. Daha erken saatte açıklama yapabilirdiniz. Akşam saatlerini beklemenizin sebebi nedir?” sorusuna yanıt verdi.

“Yemek” tartışması ile ilgili “açıklama daha önce yapılabilir miydi” sorusunu yanıtlayan İmamoğlu, “Ben açıklamalarımı bazı sosyal medya kanalları üzerinden yaptım zaten. Gerekli bulduğum uyarıları yaptım. Süreçleri takip ettim. AKOM’daki görevimi her an her noktada yapmanın bu şekilde duyurmanın bir anlamı yok. O anda acil kararlar veriliyordu. Biz de acil onlara eşlik etmeye gayret ediyorduk” dedi.

Yurttaşları anbean bilgilendirmeye devam ettiğini dile getiren İmamoğlu, “AKOM zaten bizim merkezimiz. O anda AKOM’a gelmedim. Daha öncesinde geldim. Daha önce de buradaydım. Kar yoğunlaşmıştı ve çözümleri buradan takip etmeye anbean milletimizi bilgilendirmeye devam ettim şuan hala devam ediyorum. Bugün itibariyle süreç toparlandı. Bundan sonra gelip AKOM’dan bu tür bilgilenedirmeleri yapmam ama uygun gördüğüm cümleleri elbette sosyal medya üzerinden ya da başka kurumların sosyal medya hesaplarından açıklamaya devam ederim” açıklamasında bulundu.

Biz Atatürk Havalimanı’nın heba olmasını istemeyen, orada kontağını kapattığınız andan itibaren 4 milyon euroluk bir yatırımı çöpe atmış oluyorsunuz.

Uzmanların söylediği Atatürk Havalimanı kullanılmalı.

Üçüncü havalimanının nereye yapılması gerektiğini tartışacak değilim. Önerimiz şuydu. Yeni havalimanının sözleşmesi gereği yapılacak ilave pistler, ilave terminaller var. Biz dedik ki Atatürk Havalimanı yaşasın.

Atatürk Havalimanı var diye oraya metro, marmaray, 5 yıldızlı oteller yapıldı. O otellerin kaç tanesi dolu şu an? Yazık değil mi? Biz bu kadar zengin miyiz paramızı heba edecek kadar.

Günün sonunda yeni havalimanının kritik hava akışlarında riskli bir alan olduğu, yeterince test edilmediği söyleniyordu. İstanbul Havalimanı açıldı, toplu taşıması yok. Tek bağlantısı kara yolu. Yeni havalimanı yapmanın bu maliyetleri var. Biz hala yeni havalimanı için milyarlarca lira para harcıyoruz.

Orada binlerce insan mağdur kaldı. Biz ilgisiz kalmadık. Burada da hassas davrandık. Gıda, barınma, nakil ihtiyaçları konusunda ne yapabiliriz diye aradık. ‘Size ihtiyacımız yok’ cevabı alındığı için biz sadece bekledik. Talihsiz görüntülerdi.

BALIKÇIDAKİ FOTOĞRAF

(Yemeğe gittiği fotoğraf hakkında) Önce şunu söyleyeyim. Benim yoğun bir gündemde çalışırken böyle bir yemeğe gitme meselemin bu kadar gündeme taşıtılmasını ve bu süreçle İLGİLİ manipülasyonu şaşkınlıkla takip ettiğimi ifade etmek isterim. Çünkü bir büyükelçi ile Türkiye’nin en yoğun ilişkide bulunduğu bir ülkenin büyükelçisi ile yenilen bir yemekten bahsediyoruz. Kaldı ki bu yemek daha önce İBB’yi ziyaret etmiş ve kendisi ile resmi bir görüşlüme yapmış ve akabininde de böyle bir buluşmayı tasarlamıştım. Kaldı ki 20-25 gün önce netleştirmiştik. Hatta gideceğimiz mekanı da belirlemiştik. Gizli bir yemek değil bu. Zaten kamuya açık bir alan. Gidip gördüğünüzde her tarafı cam çerçeve pencere olan bir mekan. Benim 23 yıldır gittiğim bir mekan. Tabii ki orada yaşanan huşular beni üzmüştür. Bunu ifade edeyim. Neticede şeffaf bir yemekti. Sayın büyükelçi bu kara rağmen verdiği söz nedeniyle bir gün önce Ankara’dan İstanbul’a gelmiştir. Hem burada hem sahada yaptığım çalışmadan sonra bir vakit dilimini ayırıp oraya gidip bu resmi buluşmayı -tabii ki hususi bir tarafı var- eşlerimizle birlikte yaptık. Sohbet ettik. Ülkemizi konuştuk; ülkemizle İngiltere arasındaki ilişkileri konuştuk. Yani bir İBB Başkanı’nın karla mücadele kadar dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçi ya da başkonsolosluklarıyla kurduğu ilişki o kadar görevi ve sorumluluğudur. Bunu da layıkıyla yerine getiriyorum.

Yoğun dış ilişkiler konusunda ilgi gören bir İstanbul yönetimi var. Ben bunun hakkını vermek zorundayım. Tabii ki bunun hakkını vermek zorundayım. Ancak sürecin sonrasıyla ilgili tarafı beni çok ilgilendiriyor. Oradan görüntü verildi; birileri tartıştı, birileri savundu, birileri hakaret etti… Bunların hepsi bir kenara bırakıyorum. Hiçbiri beni çok fazla ilgilendirmiyor. Bunlarla ilgilensem zaten işimi yapamazdım ben burada. Çünkü 2 gündür sahadayım ve süreci arkadaşlarımla beraber kontrol ediyorum.

Bir belediye başkanının 1-2 saat bir başka yere gitmesi kadar daha doğal bir şey olamaz. Burada genel sekreterlerim var, yardımcılarım, daire başkanlarım var. Sahada 10 binlerce çalışanımız var. Yani İBB insanların aklındaki gibi her şey anlamını taşımıyor. Bizim için her şey hepmiz demek. Dolayısıyla her arkadaşımız sorumluluğunu yerine getirdi. Bir eksiklik yaşanmadı yaşanmayacak da. Biz ekibimize güveniyoruz. Ama sonrası önemli.

‘MOBESE İLE İZLENDİ’

Yani bu konunun devletimizin imkanları kullanılarak bir Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) kamerasının görüntülerinin böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin, sağlanmasının karşısında ben takipçi olacağım. Bu çok çok önemli bir meseledir. Kişisel de bir meseledir. Ben bu konudaki düşüncemi İstanbul Valisi sayın Ali Yerlikaya’yla dün paylaştım. Bugün de paylaştım… Tereddütlerimi gidermekle görevli olduğunu söyledim. Çünkü ona bakan yetkililer var. Kaldı ki özellikle kamera sistemleri, bir suçun önlenmesi, bir suçlunun tespiti, bir kazanın tespiti için kullanılır. Biz de burada kamera sistemi kullanıyoruz. Ama buradan hiçbir arkadaşım, hiçbir görüntüyü bir yere servis edemez. Bunun kuralları vardır. Şunu söyleyelim; Genel Başkanımız da bazı takip, dinlenme vs iddiaları da dile getirdi. Biz bundan çekinmeyiz. Hukuksal tarafı ayrı bunlar varsa eğer…

‘ÖNEMLİ BİR MESELE’

MOBESE gibi hususların ne için kullanılacağı yazıyor. Bu sürecin bir parçası olarak servis ediliyor ve birileri bunları kullanıyor. Bu önemli bir meseledir. Bunu yapan kimse, bunun talimatını veren kimse, buna müsaade eden hangi sistemse… Önemini gözlerimin içine bakan her insan anlayabilir. Mevcut konunun önüne geçmesin diye bu kadar konuşuyorum ama önemini nasıl hissettiğimi ne kadar önemli bulduğumu ve takipçisi olacağımı, hukuki mücadelemi ısrarla sürdüreceğimi buradan bildireyim.

İmamoğlu: Havalimanı için yardım teklif ettik, ‘ihtiyacımız yok’ denildi

Yorumlar kapalı.