Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, kapatma davasıyla ilgili ön savunmayı Anayasa Mahkemesine verdiklerini anımsatarak, savunmalarında “bu davanın siyasi saiklerle açıldığının” altını çizdiklerini ifade etti.
“Bu dava, Türkiye’nin demokratik gelecek inancını, gerçek bir hukuk devleti olma umudunu ve adalet özlemini zincire vurma hırsının bir ürünüdür.” diyen Sancar, Anayasa Mahkemesinin, “bu karanlık ve tehlikeli oyunu” bozma imkanına sahip olduğunu savundu. Sancar, “Hem hukuksal gerekçelerle hem de vicdani sebeplerle bunu yapacak malzemeye yeterince sahiptir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesinin esasa girmeden, bundan sonraki aşamaları işletmeden davayı hemen şimdi, bugünden reddetmesini istiyoruz.” dedi.
Ülkede demokrasi, hukuk devleti, adalet ve barış olmadan mutluluk, refah gelmeyeceğini herkesin görmesi gerektiğini dile getiren Sancar, şöyle konuştu:
“Bu İktidarın çizdiği oyun sahasının içine kimse girmesin. Asıl oyun sahası halkın çizdiği yerdir, halkın durduğu yerdir. Halkın içine girelim; iktidarın çizdiği oyun sahasının içine değil. Burada korkuyu aşalım, yenelim, dürüst ve cesur olalım. Göreceksiniz o zaman, bu iktidarın elinde başvurabileceği bir yöntem, kullanabileceği bir manevra kalmayacaktır. Çünkü halk bıkmıştır. Halkın bıkkınlığı, tepkisi elbette önemlidir ama daha önemlisi bu tepkiyi örgütlemektir, alternatif bir gelecek programına çevirmektir. Eğer bizler iktidarın oyun sahasını terk edip halkın hayatının içine girersek ve gerçekten halkın sesine kulak verip onlarla birlikte yürüyebilirsek işte o zaman bunu başarmamız mutlaktır. Başarmamamız için hiçbir neden yoktur.”
“İşçi cinayetlerinde gelinen boyut gerçekten korkunç düzeydedir”
Türkiye’nin ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada olduğunu belirten Sancar, “Halkımızın tabiriyle üç kuruş parayı kazanmak ve evine ekmek götürmek isteyen emekçi, adeta kölelik düzeninde çalışmak zorunda kalıyor. Bu düzen yetmiyormuş gibi üstüne bir de iş cinayetlerinde yaşamlarını kaybetmekle karşı karşıya kalıyorlar. İşçi cinayetlerinde gelinen boyut gerçekten korkunç düzeydedir.” değerlendirmesini yaptı.
Mithat Sancar, bir diğer ağır sorun alanının da “cezaevlerindeki hak ihlalleri ve işkenceler” olduğunu ileri sürerek, bunların da dayanılmaz boyutlara ulaştığını söyledi.
Sancar, Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri İnceleme Komisyonunun, “barış akademisyenlerinin” başvurularını kabul etmemesine tepki gösterdi.
Yazar Orhan Pamuk hakkında başlatılan soruşturmayı da eleştiren Sancar, “Fazıl Say çok açık bir şekilde tavır koydu, net bir duruş sergiledi. Bunu bütün sanatçılardan, yazarlardan, aydınlardan bekliyoruz.” dedi.
Ekonominin yangın yeri olduğunu savunan Sancar, “Bunu her gün yaşıyoruz. Marketlere gidenler, pazara ve çarşıya uğrayanlar biliyor. Bu yangını bizzat yerinde görüyoruz. Ülkenin milyonları, yüzde 99’u yoksullaşıyor ve bu yüzde 99’un yoksullaşmasının diğer yüzünde yüzde 1’in sürekli daha fazla zenginleşmesi vardır. Böyle bir düzen yürüyemez, yürümemelidir.” ifadesini kullandı.
Bütçe görüşmelerinin devam ettiğini hatırlatan Sancar, şunları kaydetti:
“Sadece 10 adımda bazı temel sorunları, en azından en önemlilerini nasıl çözebileceğimizi çok kısa başlıklar halinde sıralayayım. Biz, asgari ücret vergiden muaf net 5 bin TL yapılmalı, en düşük emekli maaşı 4 bin TL olsun diyoruz. Küçük esnafa 50 bin TL hibe desteği sunulsun. EYT’lilerin sorunları çözülsün. Çocuk Bakanlığı kurulsun ve kamu bütçesinden, devasa hale gelmiş çocuk sorunlarını çözelim. Kamuda engelli istihdamı kotası en az yüzde 10’a yükselsin. Çiftçinin borçlarının ilk etapta 50 bin TL’ye kadar olanı hemen silinsin. 3600 ek gösterge hakkı hemen sağlansın. 200 bin öğretmenin ataması hemen yapılsın. KHK’larla işinden edilen kamu emekçileri işlerine derhal iade edilsin. Nerede kaynak? Çok kolay. Birisi demokrasiye dönüş, biri hukuk devletinin inşası ve en önemlisi savaşa ayrılan kaynakları kesmek. Savaş tezkeresine ana muhalefetin ‘hayır’ demesini sindirememelerinin nedeni bu. Oradan oyunu kurmaya çalışmalarının nedeni bu. Tuzaklar, hamaset üzerinden kuruluyor. Tuzaklar, kan üzerinden kuruluyor. Bu tuzağa kimsenin düşmeyeceği zamanlardayız artık. Buna inanıyorum ben. Çünkü, halkın gerçekliği bizi eninde sonunda hep birlikte, bütün demokrasi güçlerini, siyasi partileri kast etmiyorum, bütün demokrasi güçlerini bir araya gelmeye mecbur edecektir ve savaş politikalarına karşı mücadele büyüyecektir. Büyük barış hareketi bunun üzerine inşa edilecektir, edilmelidir.”
Yorumlar kapalı.