Hande Yener: Kanseri öğrendiğimde ‘Ben ölüyorum’ dedim

Hürriyet Gazetesi'nden Savaş Özbey ile röportaj yapan Hande Yener samimi itiraflarda bulunuyor. Yener, "İyi ki eski Hande değilim. İyi ki yeni Hande’yim. İyi ki değiştim"

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

S.Ö: “Bayram sevinci” denilen şey var mıdır sizde?

– Çocukluğumdan beri. O bayram sevinci dünden bugüne hiç değişmedi bende. Bayram denilince sevinç ve mutluluk hissiyle bütünleşen bir ruhum var.

S.Ö: Peki yaz, yaz insanı mısınız?

– Her mevsimi seviyorum. Biz çok şanslı bir ülkenin insanlarıyız. Dört mevsime de alışığız. Başka yerlere göre daha dengeliyiz. Göklerden gelen bir denge.

S.Ö: Nasıl bir yaz olacak sizce?

– Hızlı bir yaz. Temmuzda 17 konser var. Son iki-üç yılın acısı çıkacak. Ben de çok büyük bir enerji dopingiyle herkesi yükseltmeye gidiyorum. Sıkı hazırlanıyorum. Uyku saatim önemli. Bir gün önce sessizliğe bürünüyorum. Konsere çıkana kadar kimseyle konuşmam. Enerjimi harcamam. Sesimi hazırlarım. Kafamı hazırlarım. Artık çıkmak için yanıp tutuşur hale gelir o beden. O sırada çıkarım işte.

S.Ö: 2022 yazının bir mottosu var mı?

– Şu an bulalım seninle. Frekanslarla ilgili bir motto olabilir. Çünkü şu sıra çok ilgiliyim bu konularla. Frekansınız yüksek olduğu sürece… Etrafınızı da yükseltirsiniz. Ama düşmenize izin verdiğiniz sürece… O bir paraşüt gibi. Bak şu olsun: “Gökyüzünde kalmaya devam edin!”

S.Ö: Nasıl başladı yaz konserleri?

– En son Bakü şahaneydi. Şarkıları ezbere biliyorlar! Geçen hafta Karamürsel’deydim. İşgalden kurtuluşun 101’inci yılı. Öndeki kitleyi görsen: 20 yaş ve ciyak ciyaklar. Ne zaman dinlediniz siz bunları? Daha doğmamıştınız bile, dünyada yoktunuz o şarkılar yapıldığında… O çok hoşuma gidiyor işte. Yani eski şarkıları da bilmeleri… Yaşasın Z kuşağı!

S.Ö: Nedir bu? Z kuşağının Ajda’sı olmaya mı oynuyorsunuz?

– Müzikte kuşak ayrımı yapmak yerine 7’den 77’ye herkese şarkı söyleme arzusundayım. Özünde biz de terapi uzmanıyız. Bir nevi şifa dağıtıyoruz. O yüzden ben de terapi yaparken hepimizin ruh halini çözmeye çalışıyorum. Neye hizmet ediyorum? Ne yapmam lazım? Acaba duygusal şarkılara mı girmeliyim? Yoksa her şeyi unutturacak kafalara mı götürmeliyim? Sahneye çıktığımda, insanları gördüğümde… Bakıyorum çok coşkulular, hemen hızlı şarkılara geçiyorum. Bakıyorum durgunlar, biraz sakin bir repertuvara geçiyorum.

S.Ö: Akıştasınız yani…

– Akıştayım. Üniversite konserlerinde, benden birkaç yaş küçük arkadaşlarıma… (O gülüyor, ben kahkaha atıyorum bu esprisine.) Şunu diyorum onlara: “Egonuzun sesi çok açık olabilir. Yahut kalbinizin sesi çok kısık olabilir.” Çünkü yaşla da ilgili bazı şeyler. Şuurun tam çalışmamasıyla da… Onlara egolarını işlerinde kullanmaları gerektiğini tavsiye ediyorum.

S.Ö: Ama ego bazen kendini korumak için işe yarar…

– Evet ama bunu bir huy gibi yaşamak insanın sadece yıllarını çalar. Hayatını, sevdiklerini çalar. Hayat paylaşınca güzel. Ego bundan uzaklaştırıyor insanı. Bizim meslek de insanda çok büyük ego yapıyor. Havayı basıyorlar, basıyorlar, şişiyorsun. Ben de yaşadım. Kenarından dönüyorum işte. Burada bir imtihandayız. Her zaman kendimi bir çimdiklerim, “Hande kendine gel” diye.

S.Ö: Sonuç…

– Herkes birbirini değiştirmeye çalışıyor. Kendimizi değiştirmemiz daha kolay. Asıl oradan başlamalı. Zamanı başkaları için değil, kendimize çalıştırmalıyız. Onu yaptıktan sonra başkalarına çok daha faydalı oluyorsunuz. Ben değişimi çok kucaklayan biriyim. İyi ki eski Hande değilim. İyi ki yeni Hande’yim. İyi ki değiştim. İyi ki bu kadar yol almama sebep oldu müzik.

Hande Yener: Kanseri öğrendiğimde ‘Ben ölüyorum’ dedim

Yorumlar kapalı.