Covid-19 pandemisi ve havaların soğumasıyla birlikte çoğumuz zamanımızın büyük bir bölümünü evde, kapalı bir ortamda geçiriyoruz. Bunun yanı sıra ofisten ve evden çalışmaya devam edenler, genellikle bilgisayar başında, gözlerini adeta kırpmadan saatlerce çalışıyorlar. Ancak kapalı mekanlarda odanın yeterince nemli olmaması ve uzun süre bilgisayar ekranına bakarken göz kırpmayı aksatmak gözyaşının buharlaşmasını artırarak, ‘gözlerde kuruluk’ problemine neden olabiliyor.
İşte kış mevsiminde göz kuruluğuna karşı alınması gereken 6 korunma yöntemi
Su içmeyi alışkanlık edinin: Vücudumuzun yaklaşık yüzde 60’ı sudan oluşuyor. Dolayısıyla ihtiyacımızdan az su tükettiğimizde gözyaşı üretimimiz azalıyor. Sağlıklı gözyaşı üretimi için vücudumuzdaki su oranının yeterli düzeyde olmalı. Göz kuruluğuna karşı günde en az 2 litre su içmeyi ihmal etmeyin.
Omega-3 sofranızda bolca bulunsun: Yapılan araştırmalar omega-3’ün göz kuruluğu semptomlarını azalttığını gösteriyor. Sağlıklı gözyaşının en üst katmanını yağ tabakası oluşturuyor. Omega-3 bu tabakayı destekliyor ve gözyaşının kalitesini arttırıyor. Dolayısıyla omega 3’ten zengin olan balıkların (uskumru, ton, somon ve sardalya) yanı sıra ceviz ve semizotu gibi besinlere sofranızda düzenli olarak yer açın.
Kapalı mekanlarda nem oranını ayarlayın: Yeterli havalandırması olmayan kapalı alanlarda, klimanın havayı sıcak ve kuru bir hale getirmesi gözyaşının buharlanmasını artırarak gözlerde kuruluğa yol açabiliyor. Bu nedenle bulunduğunuz ortamı her gün sık sık havalandırmaya ve ortamın nem oranının yüzde 45 civarında olmasına dikkat edin. Evde, ofiste ve özellikle araç içerisinde klimanın doğrudan yüzünüze üflememesine dikkat edin.
Her 40 dakikada bir 40 saniye mola: Ekrana baktığımız süre boyunca göz kırpma aralığımız azalıyor ve gözyaşı çok daha hızlı buharlaşıyor; bu durum da göz kuruluğuna neden oluyor. Ekran başında geçirdiğiniz süreçte, göz sağlığınızı korumak için monitörün yüksekliğini göz seviyesinde veya altında olacak şekilde ayarlayın. Her 40 dakikada bir 40 saniye kadar ara vermeyi de ihmal etmeyin.
Rüzgarlı havada ‘gözlük’ şart: Düzenli yürüyüş yapmak her ne kadar sağlığımız için çok önemli olsa da, soğuk ve rüzgarlı havada uzun süre kalmak gözyaşını buharlaştırarak göz kuruluğuna neden olabiliyor. Soğuk ve rüzgarlı havada geniş çerçeveli gözlükler veya koruyucu siperlik kullanmanız göz kuruluğuna karşı fayda sağlayabiliyor. Ayrıca uzun süre ultraviyole ışınlarına maruz kalmak da göz kuruluğunu artırıyor. Ultraviyole ışınlarından korunmak için güneş gözlükleri kullanmanız, göz kuruluğuna karşı almanız gereken bir başka etkili önlem. Çünkü kışın ultraviyole ışınları özellikle karlı havada göze yansıyarak gözlerde kuruluğu artırabiliyor.
Kontakt lens kullanıyorsanız, dikkat: Kontakt lensin doğru kullanılmaması da, göz kuruluğunun yaygın nedenleri arasında yer alıyor. Kontakt lens su içeriyor ve kurumaması gerekiyor. Sürekli ıslak tutmak için kullanılmayan zamanda solüsyonda bekletiliyor, göze uygulandığında ise bu nemi gözyaşından alıyor. “Gözyaşı film tabakasının incelmesi durumunda ise kontakt lensle göze temas ettiği kornea tabakası arasında sürtünme artıyor ve batma, yanma ile kızarıklık şikayetleri gelişiyor. Kontakt lensin materyalinin, temel eğrisinin ve çapının hastaya göre ayarlanmaması durumunda; kontakt lensin gözde uzun süre kalması, gece gözde unutulması gibi durumlarda bu şikayetler artıyor. Bu nedenle kontakt lens uygulaması mutlaka hekim kontrolünde olmalı.