Şairliğinin yanı sıra tiyatro oyunu, roman, deneme ve makaleler kaleme alan Anday, 13 Mart 1915’te İbrahim Cevdet ile Hatice Nadide çiftinin üçüncü çocuğu olarak Çanakkale’de dünyaya geldi.
Yazarın nüfus kaydı, doğumundan bir süre sonra İstanbul/Fatih’te yapıldığı için doğum yeri birçok kaynakta İstanbul olarak gösteriliyor. Ancak Anday, Zeynep Oral’la 1988’de yaptığı söyleşide, babasının yedek subaylık görevinde bulunduğu esnada Çanakkale’de doğduğunu ve doğumdan hemen sonra babasının onu, annesi ve kardeşleriyle İstanbul’a yolladığını ifade etmişti.
İlkokul yıllarında edebiyatçıları keşfetmeye başladı
Usta edebiyatçının çocukluğu, babasının akrabalarından oluşan geniş bir aile içerisinde Kadıköy’de geçti. Bu geniş aile içerisinde Anday’ın büyük amcaları olan 2. Abdülhamid’in bir dönem hususi hekimliğini de yapan Mukim Paşa ile İstanbul Üniversitesinde fizyoloji kürsüsünü kuran Kadri Raşit Paşa gibi tanınmış isimler de vardı. Fransa’da tıp eğitim alan ve edebiyata özel ilgisi olan Kadri Reşit Paşa, Anday’ın edebiyata ilgisinin artmasında ve Batı edebiyatını tanımasında önemli rol oynadı.
İlkokulu Kadıköy 35. İlkokulunda, ortaokulu ise Kadıköy Ortaokulunda tamamlayan yazarın edebiyata ilgisi henüz okul sıralarındayken arttı. Edebiyat eğitimini yarıda bırakan babasının önerisiyle Ziya Paşa ve Abdülhak Hamit’in şiir kitaplarının yanı sıra Nazım Hikmet, Reşat Nuri Güntekin ve Halit Ziya’nın arasında olduğu birçok ünlü yazarı keşfetti.
Liseyi Ankara Gazi Lisesi’nde okuyan Anday’ın okul arkadaşları arasında Oktay Rifat ve Orhan Veli vardı. Türk edebiyatının üç önemli ismi, okulda çıkarılan “Sesimiz” adlı dergi komitesinde birlikte görev aldı.
Yazar Prof. Dr. Hakan Sazyek, Anday’ın Sesimiz dergisindeki yazılarına ilişkin şu bilgileri vermişti:
“Melih Cevdet’in ürünleri ise derginin yedinci sayısından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Onun yazılarında, arkadaşlarına göre daha bir çeşitlilik göze çarpar. Hikaye ‘Dilenci’, makale ‘İktisat Haftası Münasebetiyle’, eleştiri ‘Ahmet Haşim’ ve şiir ‘Rahatlık’ gibi değişik türlerdeki çalışmaları ile yer almıştır Sesimiz’in sayfalarında. Ahmet Haşim’in ölümü üzerine kaleme aldığı yazıda, sonraları mensubu olacağı hareket tarafından eleştirilen şairi öven bir tutum içindedir. Melih Cevdet, bu yazısında şiir geleneğimizi özümsemiş bir kimlik içinde görünür. ‘Rahatlık’ başlıklı şiirinde ise o da Oktay Rifat gibi, hececi şiirin biçim ve imge anlayışının etkisindedir.”
Gençlik yıllarında edebiyatın her alanında eserler vermeye başladı
Henüz lise yıllarında edebiyatın her alanında eserler üretmeye başlayan Anday’ın, “Ukde” isimli şiiri 1936’da Varlık Dergisi’nde yayımlandı.
Usta edebiyatçı önce Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesine ardından Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine yazıldı. Bir yandan da Devlet Demiryollarında memur olarak çalışmaya başladı. Ancak üniversite eğitimini yarım bıraktı.
Sosyoloji öğrenimi için 1938’de Belçika’ya giden şair, üç ay gibi kısa bir süre sonra maddi imkansızlıklar sebebiyle memlekete geri döndü.
Melih Cevdet Anday’ın şiirleri “Ses”, “Yaprak”, “Yeditepe”, “Papirüs”, “Yeni Ufuklar”, “Yeni Dergi”, “Soyut”, “Ataç”, “Dönem” ve “Yön” dergilerinde okurla buluştu.
Orhan Veli, Oktay Rifat ve Anday “Garip Akımı”nı başlattıktan sonra, 1941’de “Garip” isimli şiir kitabını çıkardı. Aynı şiir çizgisinde yürüyen üç arkadaş, duygu bakımından ise birbirinden ayrıldı.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında, farklı zaman dilimlerinde 2 lez askere çağrılan ve toplam 4 yıl vatani görevini yapan usta edebiyatçı, teğmen olarak terhis oldu.
İlk şiirlerinde yaşama sevinci, savaş karşıtlığı ve aşkı işledi
Hasan Ali Yücel’in tavsiyesiyle Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğüne memur olarak atanan Anday, 1942’den itibaren Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı Yayın Müdürlüğünde danışmanlık, Ankara İl Halk Kütüphanesi’nde memurluk ve çevirmenlik yaptı.
Daha sonra İstanbul’a yerleşen Anday, 1953-1954’te “Akşam” gazetesinde sayfa sekreterliği yaptı, gazetenin sanat-edebiyat sayfasını hazırladı.
Başarılı yazar, 1958-1964’te Tercüman, Büyük Gazete ve Cumhuriyet’te yazılarını kaleme aldı. İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü fonetik-diksiyon öğretmenliğine 1954’te başlayan yazar, 1977’de emekli oldu.
Melih Cevdet Anday, 1964-1969’da TRT Yönetim Kurulu üyeliğinde bulunurken, 1979’da ise UNESCO Genel Merkezi Kültür Müşaviri olarak Paris’e gitti.
İlk dönem şiirlerinde kısa üçlüklerde yaşama sevinci, savaş karşıtlığı ve aşk temalarını işleyen usta kalem, “Rahatı Kaçan Ağaç” şiiriyle duygudan düşünceye yöneldiği döneme geçerek dünya sorunlarını işledi. “Yan Yana” ve “Telgrafhane” şiirleriyle toplumcu şiire yönelen usta şair, 1963’te kaleme aldığı “Kolları Bağlı Odysseus” ve “Ölümsüzlük Ardında Gılgamış” şiirleriyle ise mitolojik unsurlara ve tarihe yönelerek, evrensel değerleri ve Anadolu’daki eski uygarlıkları ele aldı.
Roman ve şiir kitaplarının yanı sıra çok sayıda çeviriye de imza attı
Anday, eserlerinde kendi adı haricinde Yaşar Tellidede, Niyaz Niyazoğlu, A. Mecdi Velet, M. C. A., H. Mecdi Velet, Yaşar Tellidere, Gani Girgin, Zater, Yaşar Tellioğlu adlarını da kullandı.
Orhan Veli ve Oktay Rifat ile kaleme aldığı Garip kitabının dışında 1946’da “Rahatı Kaçan Ağaç”, 1952’de Telgrafhane, 1956’da “Yanyana”, 1962’de “Kolları Bağlı Odysseus”, 1970’te Göçebe Denizin Üstünde”, 1975’te “Teknenin Ölümü”, 1978’de “Sözcükler”, 1981’de “Ölümsüzlük Ardında Gılgamış”, 1984’de “Tanıdık Dünya”, 1989’da “Güneşte”, 1995’te ise “Yağmurun Altında” adlı şiir kitaplarını okuyucuyla buluşturdu.
Şiir ve roman çevirileri de yapan usta edebiyatçı, “Aylaklar”, “Gizli Emir”, “İsa’nın Güncesi”, “Meryem Gibi ” ve “Birbirimizi Anlayamayız” adlı romanlar ile “İçerdekiler”, “Mikadonun Çöpleri”, “Yarın Başka Koruda”,”Dikkat Köpek Var”, “Ölüler Konuşmak İster”, “Müfettişler” ve “Ölümsüzler” adlı tiyatro oyunlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda esere imza attı.
Anday’ın oyunları başta Devlet Tiyatroları ve Şehir Tiyatroları olmak üzere çeşitli tiyatro grupları tarafından izleyiciyle buluşuyor.
Usta yazar, 1970’te TRT Roman Armağanı, 1973’te TDK Çeviri Ödülü, 1976’da Yeditepe Şiir Armağanı, 1978’de Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü, 1981’de İş Bankası Büyük Ödülü, 1984’te Enka Sanat Ödülleri, 1991’de TÜYAP Onur Ödülü, 2000’de ise Aydın Doğan Vakfı Şiir Ödülü’nün sahibi oldu.
Solunum ve böbrek yetmezliği teşhisiyle tedavi gören Anday, 28 Kasım 2002’de vefat etti ve ömrünün son yıllarını geçirdiği Büyükada’ya defnedildi.
Yorumlar kapalı.