Bodrum’a giden anne-oğul, önceki gün Gölköy’deki Reana Beach’teydi. Kuzey, annesini elinden tutarak deniz kenarına kadar götürdü. Önce oğluna güneş kremini süren Aktan, daha sonra onunla birlikte serin suların tadını çıkardı.
BOŞANMA PROTOKOLÜNDE ŞAŞIRTAN MADDE: SEVGİLİSİ OLURSA…
Feyza Aktan, Özcan Deniz ile yaşadığı sorunları 2. Sayfa programında anlatmıştı:
‘Karşısında çok çıplak kaldım’
* Çok zordu. Bir kere velayet davası bir anneye yapılabilecek en kötü şeylerden bir tanesi. Ben sadece velayet davası ile tek başına uğraşmadım. Karşımdaki insan aslında şöyle bir niyetle girdi: Ben dahil olmak üzere; avukatlarım… ailem, yakın çevrem, maddi gücüm ve medya gücümü de yanına alarak hep birlikte üstüne geleceğiz. Seninle hem medya karşısında hem de medya karşısında elimden geldiği kadar uğraşacağım diye bir niyetle girdi.
* Benim bütün bu donanımlar karşısında elimde bulunan tek şey haklı olmam. Bunun dışında çok çıplak kaldım aslında karşısında.
* Her mahkemede Özcan adliyeye koruma ordusuyla giriyor. Yetmeyecek olacak ki, adliyenin güvenlik memurları da Özcan’ın yanında yer alıyorlar. Bir taraftan da adliyeye gelen basın mensubu arkadaşlarla da devamlı iletişim halinde oluyorlar, çıktıktan sonraki haberlerin ne şekilde olmasını istiyorlarsa bunu yönetebilmek için.
‘Yaşadıklarımı sindirmek zorundayım’
* Ben aslında o fotoğrafa baktığımda sadece şunu görüyorum bir kez daha: Ne kadar güçlü bir adamla karşı karşıyayım. Ya bu gücün altında kalırsam? Ya haklılığımı ispat edemezsem? Bir panik haliyle giriyorum içeriye… İçeride duyduğum ağır ithamları sindirmek zorundayım çünkü evde beni bekleyen bir sorumluluğum var.
* Televizyon açıyorum insanlar canlı yayına bağlanmışlar benimle ilgili çok ağrı ithamlarda bulunuyorlar… Telefonu alıyorum hakkımda anketler düzenleniyor. Fotoğrafımın altına hakaret boyutuna varacak cümleler sarf ediyorlar.
* Ne yazık ki, olayla alakası olmayan bir çok kişi olayın içine dahil oluyor. Şöyle bir motto güttüler: Bu çorbada bizim de bir tuzumuz olsun. O kadar hedefe kitlendiler ki; hedefte sadece ‘bu çocuk bu anneden alınacak’ Ve bu hedefe varabilmek için o kadar çok vicdanlar bir kenara bırakıldı, o kadar çok etik olmayan şey gerçekleşti.
‘Sakinleşemedim’
* Bu süreçte kendime sadece şunu söyledim ‘Feyza tamam, geçecek… Bitecek…Hayat boyu böyle sürmez’ Ne kadar kendime böyle telkinlerde bulunsam da, benim dışımda gelişen onlarca şeyin karşısında kendimi bir süre sonra sakinleştiremedim tabii ki de.
* Kısacası kim benim yerimde olsa, ne hissedecekse aynen onları hissettim. Çok zordu. Bu sürece dahil olan ve bunu yapanların birçoğu kadındı ve en kötüsü anneydi. Hiç o empatiyi kuramadılar. Bu sürecin hepsi bende çok derin bir kaybetme korkusu bıraktı. En önemlisi açılan velayet davası hiçbir zaman ne ortada mağdur edilen bir baba, ne de zalim bir anne için değil. Sadece puzzle’ın bir parçasıydı. Sırası gelen bir durumdu. Bu yüzden açıldı bu dava. İlerleyen olaylarda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Kendimi çok yalnız hissettim.
‘Özcan beni kandırdı’
* İl dava velayetten çok çok önce açılan maddi kaynaklı dava… Yaşadığım sitede Özcan’a ait 3 tane konut var. Bir tanesi bağımsız diğer ikisi ikiz villa. Hamileyken, Özcan yan yana olan iki evin arasındaki duvarı açıp tek ev haline getirmek istedi. Oğlumuzun daha büyük bir evde büyümesi açısından. Boşanırken ben bu evden çıkmak isteyen taraftım. O da bu evde kalmam için ısrar eden taraftı. ‘Feyza oğlumuz burada doğdu, her şey ona göre dizayn edildi. Duygusal düşünmeyeceğiz. Burada kalacaksınız’ dedi. Finalde onun istediği oldu.
‘Bütün delilleri sundum’
*Ben bu evde evlendim. Ertesi gün gazetelerde ‘eski eşim evimi gasp ediyor’ diye haberler çıkarmaya başladı bir anda. Tabii ki dosyaya ekleyebileceğim bütün delilleri sunmaya çalıştım. Hatta bizim nikahımız bu evde oldu. Basın bizi sokaktan çekmişti. Evin her iki tarafının da kullanıma açık olduğu şekilde. Bunları sunmaya çalıştım. Devam ediyor. Bilmiyorum sonuç ne olacak.
* Açılan ikinici dava abisi Ercan Deniz tarafından bu kez. Evliyken Özcan’ın bana hediye ettiği bir araç var yine kendi üzerine olan. Boşandıktan sonra ben bu arabayı kullanmaya devam ettim. Sözleşmeye madde olarak şöyle eklendi:
‘Özcan, Feyza’ya kiralık bir araç tahsis edecektir. Buna dair tüm ödentiler Özcan tarafından karşılanacaktır.’ Aracın plakası yazılmadı. Yine bu imzandan iki sene sonra abisi Ercan Deniz’İn bana gönderdiği tebligat ‘Feyza ile Özcan arasındaki sözleşme beni bağlamaz. Bu plakalı araç benim şirketime kayıtlı. Dolayısı ile Feyza benim aracımı benden izinsiz bir şekilde gasp etmiştir. Geçen iki yılın ardından aracın aylık kira bedelleri, düşen değer kaybı, trafik cezaları, köprü ve yol geçiş ücretleri, servis masrafları ve dosyaya eklediği onlarca bin liralık faturalarla birlikte ve tabii ki faiziyle birlikte benden geri istediği bir dava da abisi tarafından açıldı. Tabii ki ben bu süreçte karakola da şikayet ediliyorum. Saatlerce ifade vermek zorunda da kalıyorum. Bu da devam ediyor. Sanıyorum 6-7 tane bana açılan dava var.
‘Tişörtünü yırttım diye mala zarar verme davası açtı’
* Kendisine bir tokat eğilimim olmuştu. Bu yüzden de bir dava açtı. Bu ay onun davası görülecek. Tişörtünü yırttığım için de mala zarar vermekten ayrı bir dava açtı. Ne olduğunun önemi yok bana açabileceği herhangi bir dava olması yeterli.
*Çok fazla gitme sebebim var. Her şeyi yaşayan birisi olarak kendime şunu soruyorum ‘Neden kaldın zaten burada?, neden daha evvel gitmedin ki Feyza?’ Bir kere çok ciddi bir para kavgasının tam ortasındayım. Bunun o kadar çok hayatıma eksi dönüşleri oluyor ki, karşımdaki insan ortada bir çocuk olması sebebiyle tamamen hayatımın her alanını mengene altına almış durumda ve artık gerçekten nefes alamayacak bir boyuta geldi.
* O kadar büyük bir ironi var ki, bir taraftan da aslında neyden kaçmak istediğim açık bir şekilde ortada. Yıllardır gerçekte yaşananlarla, mahkemeye ve medyaya söylenenler arasında bu büyük farkla nasıl ve ne kadar başa çıkabileceğimi bilmiyorum. Çok yoruldum bundan.
‘Lütfen dur, geliyorum’
*Şöyle bir tarzım da yok, her söylediği söylemde ‘hayır aslında olayın aslı bu, böyle olmadı’ demiyorum. Tanınan insanlar olmasından dolayı insanların duyabileceği, devamlı olarak okuyabileceği ve izleyebileceği ortamlara yayılıyor. Baktım ki finalde beni tekrardan en hassas noktamdan, en korktuğum ve en kaçtığım yerden tehdit altına almaya başladı oğlumu benden almak için. Bu yolda ilerlerken medyada bir kamuoyu oluşturma çabasına girdi. Üst mahkemeyi etkileyebilsin, belki de yeniden velayet açabilmesi adına. Hemen akşamına biletlerimi aldım, ‘dur lütfen geliyoruz, sakın olayı uzatma artık’ dedim. Hemen çıktım geldim. Buradayım ama n’olacak bilmiyorum.
* Benimle ilgili sunduğu çok fazla başlık var. Ev, araba gasp etme gibi, kötü bir anne, kötü bir kadın, kötü bir eş…Kıskanç… Baktığında ne masum gelen şeylerden biri bu algı oluyor. Çok ciddi bir şekilde beni bu zemine oturtmaya çalışıyor ama ben şöyle düşünüyorum aslında kadın olarak bir çoğumuzun bir problem yaşandığı zaman genelde duyduğu cevaplar ‘tedavi olman gerektiği’ söyleniyor yada ‘kıskanç bir kadın’ olduğun söyleniyor. Benimki de sanırım böyle bir şey. Önemli değil.
‘Feyza’nın sevgilisi olursa…’
* Ayrılırken bu kadar para konusunda hassasiyeti olduğunu bilmememe rağmen ne giderken ne de sonrasında maddi bir talepte bulunmadım. Aksini iddia ediyorlarsa da bunu ispatlamak zorundalar.
* Boşanırken sözleşmemize ‘boşandıktan sonra Feyza’nın sevgilisi olamaz, olursa verilen tüm maddi imkanlar geri alınacaktır’ diye bir madde ekledi. Beni ne dün ne de bugün bağlayan bir madde değildi çünkü bir evlilik biterken düşündüğünüz şey bunlar olmuyor. İleriye dönük çok daha farklı şeyler düşünüyorsunuz. Kaldı ki bunun yasalarda bir karşılığı da yok.
* Buraya baktığım zaman kendi halinde bir hayattayım. Herhangi bir tahrik söz konusu olmadı. Çocukla ilgili kısma bakıyorum, mahkemeye verdiği kendi beyanı var ‘Zaten sıklıkla benimle birlikte çünkü annesi gece hayatına düşkün’ dedi. Eğer aksini iddia ediyorsa mahkemeyi mi kandırmaya çalıştı? Şöyle bir sonuca vardım ‘Bütün bunları sana yapıyorum çünkü…’ O çünkünün altının çok dolu olması lazım.”
Yorumlar kapalı.