Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, milletin içinde bulunduğu sıkıntıları çok iyi bildiklerini, sorunlarla ilgili hem teşhis hem de tedavi için en etkili çalışmaları yaptıklarını söyledi.
TBMM’de kabul edilen Paris İklim Anlaşması’nı değerlendiren Erbakan, “Sözleşme incelendiğinde asıl gayenin, tüm ülkelerin tarımına, hayvancılığına, gıda üretimine, su kaynaklarına, sanayisine, küresel güçler tarafından doğrudan müdahale edilebilmesi amacını taşıdığı görülmektedir” dedi.
‘Aşılamanın yüksek olduğu ülkelerde vaka ve ölüm sayıları en yüksek seviyede’
Kovid-19 salgını süreciyle ilgili yaptıkları açıklamaların, sadece Türkiye’de değil, pek çok Avrupa ülkesi ve İsrail basınında da yer aldığını öne süren Erbakan, “Aşılamanın, koronavirüsü azaltmak yerine daha da fazla artırdığını, virüsün yeni varyantlara dönüştüğünü, mutasyona uğradığını, aşılama süreci devam ettikçe yeni varyantlardan, vakalardan ve ölümlerden kurtulmanın mümkün olmadığını ifade etmiştik. Bugün geldiğimiz noktada, aşılamanın en düşük seviyelerde olduğu ülkelerde, vaka ve ölüm sayıları da en düşük seviyededir, aşılamanın yüksek olduğu, özellikle gelişmiş ülkelerde ise vaka ve ölüm sayıları en yüksek seviyede seyretmektedir” diye konuştu.
Paris İklim Anlaşması’nı da değerlendiren Erbakan, “Anlaşmayı dünyaya dayatanlarla, İstanbul Sözleşmesi ile sinsi bir şekilde aile kurumunu yıkmak için uğraşan mihrakların arka planda aynı mihraklar olduğunu” savundu.
Fatih Erbakan, bu mihrakların, küresel ısınmayı engellemek, atmosferi, havayı, suyu ve toprağı korumak gibi bir takım süslü cümlelerin altına asıl planlarını gizlediklerini iddia etti.
Paris İklim Anlaşması’nda, küresel ısınmanın önlenmesi için büyükbaş hayvanların itlaf edilmesi, bunun yerine yapay et üretimine geçilmesi gerektiğinin açık şekilde dile getirildiğini ileri süren Erbakan, şunları kaydetti:
“Çiftlik hayvanlarının itlaf edilmesi halinde geçimini büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkla sağlayan dünya genelinde 1.5 milyara yakın insanın işsiz kalacağını çok iyi biliyorlar. Hayatını süt hayvancılığıyla idame ettiren dünya genelindeki 100 milyona yakın kadının da işsiz ve aç kalacağını çok iyi biliyorlar. Ancak bütün bu hedefler aslında küresel güçlerin, imtiyazlı azınlığın işine geldiği için bunların olmasından memnun oluyorlar. Yine büyükbaş hayvanların yok edilmesi küresel gıda, protein temini ve beslenmede çok büyük sıkıntılara yol açacak, milyarlarca insanı aç kalma tehlikesiyle karşı karşıya bırakacak. Bu da zaten imtiyazlı zümrenin çok memnun olacağı bir sonuçtur. Fakat bu gerçekleri maksatlı olarak insanlardan gizliyorlar. Sözleşme incelendiğinde asıl gayenin, tüm ülkelerin tarımına, hayvancılığına, gıda üretimine, su kaynaklarına, sanayisine küresel güçler tarafından doğrudan müdahale edilebilmesi amacını taşıdığı görülmektedir”