2012 yılında Delhi’de bir öğrenciye toplu tecavüz olayı dünya ve ülke çapında büyük şok ve tepkiye yol açmıştı. O günden bu güne kadına yönelik cinsel şiddete karşı mücadele ve kampanyaların güç kazandığı Hindistan’da iki kadın araştırmacı, Doktor Madhumita Pandey ve Tara Kaushal ayrı ayrı ‘Erkekler neden tecavüz ediyor’ sorusunun yanıtını aramaya çıktılar.
Kadınlara tecavüz eden adamlarla yaptığı görüşmeler Tara Kaushal’ın sağlığını ciddi şekilde etkiledi.
2017 yılında araştırmasına başladığından bu yana depresyon ve hafıza yitimleri yaşadı. Bazı günler neden olmadığını bilmeden ağlıyordu.
Yakınlarda bir akşam kendisini başkent Delhi’nin Noida mahallesindeki evinde, yatak odasında kilitli buldu.
“Eşim Sahil kapıyı açmaya uğraşıyordu. Kapıya vuruyor ve iyi olup olmadığımı soruyordu. Bense içerde sadece haykırabiliyordum” diyor.
Tara Kaushal o gün terapiye ihtiyacı olduğunu anlamış.
Aslında daha araştırmasına başlamadan önce de cinsel şiddet travması yaşamış olmanın izlerini taşıyordu.
Bu konuda ilk kez 16 yaşında konuşabilmişti.
Anne ve babasına “Dört yaşındayken bahçıvanımız bana tecavüz etti” diyebildi.
Bu ifşa anne ve babasını şoke etmişti. Fakat onun için büyük bir engel aşılmış, kapılar açılmıştı.
O andan itibaren küçük yaşta uğradığı cinsel saldırı ile ilgili açıkça konuşabilmeye başladı. Kamuoyu önünde konuyu tartışabildi, arkadaşlarına açtı ve hatta bir kitap yazdı.
“Olayla ilgili çok az şey hatırlıyorum” diyor: “İsmini ve nasıl biri olduğunu hatırlıyorum. Kısa kıvırcık saçları olduğunu da. Bir de mavi elbisemin üzerindeki kan izini.”
Yaşı ilerledikçe her gün yaşanan diğer cinsel saldırılar hakkında düşünmeye ve işin temeline inmeye karar verdi.
“Erkekler neden tecavüz eder?” başlıklı kitabının, kişisel deneyimi ile mesleki çalışmasının uzun bir neticesi olarak ortaya çıktığını söylüyor.
“Ama kitap da kendi biriken travmasını yarattı” diye ekliyor.
Yargılanmayan tecavüzcüleri buldu
Tecavüz ve cinsel şiddet Hindistan’da özellikle 2012 yılında 23 yaşında bir fizyoterapi öğrencisine, Delhi’deki bir otobüste, hareket halindeyken toplu tecavüz edilmesi olayından sonra gündemden düşmedi.
Tecavüze uğrayan öğrenci birkaç gün sonra aldığı yaralar yüzünden yaşamını kaybetti. Saldırıyla ilgili olarak yargılananlardan dördü hakkında verilen idam cezaları 2020 yılının Mart ayında infaz edildi.
Fakat cinsel suçlarla ilgili farkındalığın artmasına rağmen saldırıların sayısı da artmaya devam etti.
Hindistan’daki suç kayıtlarını tutan Ulusal Sabıka Kayıt Bürosu’nun rakamlarına göre 2018 yılında polise 33 bin 977 tecavüz başvurusu yapıldı.
Bu her 15 dakikada bir kişiye tecavüz edilmesi demek.
Fakat bu konuda çalışma yapan gönüllü gruplar asıl sayının bundan çok daha yüksek olduğunu, çünkü bir o kadar mağdurun da şikayet etmediğini ya da şikayetlerinin soruşturulmadığını söylüyorlar.
Tara Kaushal, işte bu hiçbir zaman haklarında soruşturma yürütülmeyen, dolayısıyla yargılanıp hüküm giymemiş tecavüz faillerinin peşine düştü.
Ülkenin farklı yerlerinde yaşayan, her biri hakkında tecavüz suçlaması getirilmiş ama hiçbir zaman resmen soruşturulmamış 9 erkekle görüştü.
Kitabında “Onlarla kendi ev ortamlarında görüştüm, onların, ailelerinin ve arkadaşlarının tutumlarını gözlemledim” diye anlatıyor.
“Farklı bir isim altında temas kurup kendimi tanıttım, kimliğimi gizledim” diye ekliyor.
Görüşmeler sırasında kapalı giyinmeye ve vücudundaki dövmeleri gizlemeye de çalışmış.
Tara Kaushal görüşmelere her zaman yanında bir tercüman ile gitmeye de dikkat etmiş. Bu kişinin aynı zamanda güvenliğini de sağladığını söylüyor.
Görüştüğü erkeklere Hindistan kökenli ama Avustralya’da yaşayan ve sıradan erkeklerin yaşamları üzerine çekilecek bir film için araştırma yaptığını söylemiş.
“Onlara 250 soru yönelttim ve hepsinde aynı şeyleri gözlemledim. Ama onlara tecavüz faili oldukları için onları incelediğimi asla söylemedim” diyor.
‘Rıza’nın anlaşılmaması
Tara Kaushal buna rağmen görüşmelere her ihtimale hazırlıklı olarak gittiğini anlatıyor. Cebinde daima bir biber gazı spreyi bulundurmak, mutlaka acilen kaçmak gerekirse temas kurmak üzere o civarda yaşayan bir kişiyle anlaşmak ve bulunduğu yerin konumunu sürekli paylaştığı bir Whatsapp dayanışma grubu ile bağlantıda olmak gibi.
Fakat örneğin görüştüğü erkeklerden üçünün, cinsellikle ilintili sorulara yanıt verirken mastürbasyon yapmaya başlayacağı hiç aklına gelmemiş.
Bunlardan biriyle Hindistan’ın kuzeyinde bir yerdeki evinin terasında yaptığı görüşmeyi anlatıyor.
“Karşımda oturan bu ufak tefek adam kendisinin de itiraf ettiği gibi karşılaştığım en aktif cinsel suçlulardan biriydi. Köyündeki bir çok kadını mağdur etmişti. Fakat dışlanmak bir yana toplumsal yaşamın merkezine yerleşmişti. Yetmezmiş gibi benimle görüşmekle arzuları uyanmış ve hiç çekinmeden kendisini ellemeye başlamıştı.”
Yaşadığı bu tür deneyimler Tara Kaushal’ın zihin sağlığını ciddi şekilde etkiledi.
“Bu tür görüşmelerden döndüğümde travmanın biriktiğini farkettim ve terapiye gitmem gerektiğine karar verdim” diyor.
Eşi ile ilişkileri de olumsuz etkilenmiş, geceleri uyanıp onun kendisini taciz ettiği hissine kapılıp saldırdığını anlatıyor.
Sonunda Tara’nın zihninde görüştüğü erkeklerle ilgili net bir fikir oluşmuş.
“Bu adamlar, kadının rızası diye bir şeyin farkında bile değildi ve tecavüzün ne olduğu konusunda ortak bir tanımları da yoktu” diyor.
Tecavüz failini “başkası’ diye tanımlamak
Tara Kaushal araştırmasına başladığında aynı zamanda sosyal medyada toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle ilgili olarak kadınlarla da görüştü.
“Görüşme yaptığım adamlardan ikisini bu kadınlarla yaptığım sohbetlerde belirledim” diyor.
“Diğer 7 erkeği bulmak çok daha zor oldu. O yüzden yerel polis gücüyle, yerel basınla, dayanışma gruplarıyla ve hatta özel dedektiflerle temas kurdum” diye ekliyor.
Görüştüğü erkeklerin çoğu, mülakatlar sırasında ona bir ya da birden fazla kadına tecavüz ettiklerini itiraf ettiler.
Özellikle yargılanıp ceza almamış olan erkeklerle görüşmeyi seçmişti.
“Benim açımdan bir erkeğin tecavüz faili olması için yargılanıp ceza almış olması gerekmiyor” diyor.
“İnsanlar tek başına ıssız adalarda yaşamıyor. Bu erkekleri çevreleri içerisinde gözlemlemek o yüzden sınırlı sonuç verebilir” diye ekliyor.
Buna karşılık Sheffield Hallam Üniversitesi kriminoloji kürsüsünden Doktor Madumita Pandey çalışmasında hüküm giymiş tecavüz faillerine odaklanmış.
O da bu konuyu araştırmaya 2012’deki toplu tecavüz olayından hemen sonra başladı.
“Tecavüz failleri ‘canavarlar’ olarak yaftalanıyordu ve onlara karşı kolektif bir öfke vardı” diyor.
“Onların ‘başkaları’ olarak görülüp yaptıklarının, tamamen bizlerden ve kültürümüzden ayrı düşünülmesi bizleri dehşete düşürmüştü” diye ekliyor.
Madumita Pandey, araştırmacı olarak, tecavüz faillerinin kadınlara karşı daha muhafazakar ve baskıcı kişilikler olduğu yönündeki yaygın algıya odaklanmak istiyor.
“Acaba bu adamlar kadınlar konusunda düşündüğümüz kadar farklı bakış açılarına mı sahiptiler?” sorusuna yanıt arıyor.
‘Her erkek tecavüzcü olabilir’
Dr Madhumita Pandey Dalhi’nin Tihar Cezaevinde yatan 100’den fazla tecavüz hükümlüsü ile görüştü.
Her birinin bir hikayesi vardı. Toplu tecavüze katılan biri olaydan sonra derhal kaçtığını anlatırken, bir tapınakta temizlikçi olarak çalışan biri beş yaşındaki bir kız çocuğuna ‘tahrik edildiği için’ tecavüz ettiğini söylüyordu. Bir genç kıza tecavüzden hüküm giyen genç bir adam, aralarında karşılıklı rızaya dayalı bir ilişki bulunduğunu ama kızın ailesinin kendisini dava ettiğini iddia ediyordu.
Doktor Pandey bunlardan özellikle tecavüze uğrayan beş yaşındaki kız çocuğundan çok etkilendi ve çocuğun ailesiyle görüşmeye karar verdi.
“Kızının tecavüze uğradığını duyan baba sinir krizi geçirmiş ve aileyi terketmiş. Polise giderek, suçu ihbar eden, dilekçeleri yazan hep anne olmuş. Pek de adalet umudu beslemeden” diye anlatıyor.
Dr. Madhumita Pandey bu erkeklerin kadınlara bakışını ve bu bakışın cinsel şiddete nasıl zemin yarattığını anlamak istiyordu.
“İşlenen suçlar arasındaki farklılıklara rağmen hepsinin altında yatan ortak şey, toplumda erkeğin ayrıcalıklı olduğuna bir kez daha işaret eden, bunları yapmaya hakkı olduğu duygusuydu” diyor.
Doktor Pandey cinsel suçlar işleyenler arasında mağdur ettikleri insanları suçlama ve kadının rıza göstermesinin ne demek olduğunu hiçbir şekilde anlamamanın da çok yaygın olduğuna dikkat çekiyor.
Onun araştırması da Tara Kaushal’ınki gibi sonuçta tecavüz faillerinin genellikle düşünüldüğü gibi “karanlık yerlerde gezinen yabancılar olmadığı” bulgusunu ortaya koyuyor.
Hatta tecavüz faillerinin çoğunun tanıdıkları kişileri mağdur ettiklerini ortaya koyuyor. “Bu da nasıl herkesin tecavüzcü olabileceğini, bunların sıradışı erkekler olmadığını kolayca anlamamızı sağlıyor” diyor.
Gerçekten de Ulusal Sabıka Kayıt Bürosu rakamları da tecavüz olaylarının çok büyük bir kısmında mağdurların kendilerine saldıranları tanıdığını gösteriyor. Örneğin 2015 yılında mağdurların yüzde 95’i tecavüz failini tanıdığını bildirmiş.
Kadın grupları, salgırganın tanıdık ve yakın çevreden biri olmasının bu tür suçların önemli bir kısmının polise bildirilmemesinde rol oynayabileceğine işaret ediyorlar.
İdam cezası çözüm mü?
Hindistan tecavüz oranının yüksek olduğu tek ülke değil. Ama bu ülkede cinsel suçların yüksek olmasında ataerkil toplumsal yapının çok güçlü olması ve kadın nüfusunun fazla olmasının da rolü olabileceğine işaret edenler var.
Ülkede tecavüzler artık daha çok şikayet ediliyor ama kadın grupları yargı sisteminin siyasi baskılara açık olmasının pek çok failin cezasız kalmasına sebep olduğunu da söylüyorlar.
Yetkililer 2012 yılındaki olaydan sonra yaşanan öfkeli protestolar üzerine toplu tecavüzle ilgili cezaları artırdılar ve bazı durumlarda idam cezası dahi öngördüler.
Ancak gerek Tara Kaushal gerekse Madhumita Pandey idamın soruna uzun vadeli bir çözüm olmadığını düşünüyorlar.
Doktor Pandey “Ben kuvvetle reform ve rehabilitasyonun etkisine inanıyorum. Dikkatimizi ülkede erkekler ve kadınlar arasındaki asimetrik iktidar ilişkisini değiştirecek yapısal-toplumsal değişiklikleri oluşturmaya yöneltmemiz lazım” diyor.
Tara Kaushal da bu görüşte. Erkeğin bu suçu işlemesine nasıl engel olunacağına odaklanmak gerektiğini söylüyor.
“Onları durdurmak için ne yapmalıyız? Çocukluktan itibaren daha iyisini öğretmemiz lazım” diyor.
O da erkeklerin çocukluktan itibaren, tam bir “her şeyi yapmaya hakkı olduğu” duygusuyla yetiştirildiği sonucuna varmış.
Neden tecavüz ediyorlar?
Doktor Madhumita Pandey bu karmaşık suçun neden işlendiğini açıklayan tek bir yanıt olmadığını söylüyor.
Kimilerinin öfke tecavüzcüsü, kimilerinin sadist tecavüzcü, kimilerinin de seri tecavüzcü olabileceğini ekliyor.
Ama önemli bulduğu nokta şu: Bu erkekler herkesin yakınındaki kişiler olabilir. Kocanız, iş arkadaşınız, yakın dostunuz, sevgilinizi, sınıf arkadaşınız ya da öğretmeniniz olabilirler.
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadelenin ancak toplumun kolektif çözümler üretmesiyle mümkün olabileceğini söylüyor.
Doktor Pandey, burada İngiliz araştırmacı Liz Kelly’nin, tacizin farklı biçimlerinin bir süreklilik halinde birbirine dönüştüğü bir toplumsal durum tarifine atıfta bulunarak “Patriyarkal bir toplumda yaşıyoruz. Bir adam size tecavüz etmiyor olabilir ama üzerinizdeki otoritesi ve üstünlük kurma çabasını çok farklı biçimlerde sergileyebilir. Ve toplum bunların önemli bir kısmını normalleştiriyor” diyor.
Patriyarka ve kadın düşmanlığının en hafifinden işyerinde cinsiyetçilikten sokakta tacize kadar farklı biçimler alabileceğini ve direnç ve cezayla karşılaşmadığında kontrolden çıkabildiğini anlatıyor.