Erdoğan’a hakaret eden Yunan gazetesinin köşe yazarı kim çıktı?

18 Eylül'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a manşetten küfür eden Yunan gazetesi Dimokratia'nın en önemli yazarlarından biri, terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan Şam'dan ayrıldıktan sonra Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliğine sığınmasını sağlayan ve devam eden süreçte de desteğini esirgemeyen, tescilli Türkiye karşıtı, Yunan istihbaratçı Savas Kalenderidis olduğu ortaya çıktı.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü yazısında geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a manşetinden ettiği küfürle gündeme gelen Atina merkezli Dimokratia gazetesinin en önemli yazarlarından biri olan Yunan istihbaratçı Savas Kalenderidis‘i köşesine taşıdı.

Özdil yazısında Kalenderidis ile ilgili olarak, “Yunanistan’dan Kenya’ya uçarken, Kenya’da elçilikte saklanırken, yanında sürekli Kalenderidis vardı” ifadelerine kullandı.

Kalenderidis’in ‘Kardeşim Apo’ adlı bilr kitap yazdığının da altını çizen Özdil, “İzmir’de görev yaparken defalarca Suriye’ye giden, Bekaa vadisinde Apo’yla görüşen, Yunan gizli servisiyle PKK’nın kontağını sağlayan kişi, Kalenderidis’ti” ifadelerine yer verdi.

İşte Özdil’in “Sinkaf” başlıklı o yazısı

Sıcak bir yaz günüydü.

30’lu yaşlarda, sarışın güzel bir kadın direksiyondaydı, eski yoldan Çeşme’ye gidiyordu.

Otomobilinin hafif sağa çektiğini hissetti, kenara yanaştı, baktı, lastiği inmişti.

Hay Allah, ne yapacağım şimdi diye kara kara düşünürken, yanından geçen otomobil az ilerde durdu, geri geri geldi, sürücüsü indi.

Genç bir delikanlıydı.
“Yardım edebilir miyim?” diye sordu.
Kadın kırık dökük Türkçesiyle konuştu, “çok mutlu olurum” dedi. Delikanlı stepneyi çıkarıp, lastiği değiştirirken sohbet ettiler. Kadın Yunan’dı.

Yunanistan’ın İzmir Başkonsolosluğu’nda çalışıyordu.

Delikanlı ise, pilottu, Türk Hava Kuvvetleri’nde üsteğmendi.

İş bitti, el sıkışıp ayrılırlarken, kadın telefon numarasını verdi, müsait olduğunuzda bir teşekkür kahvesi ısmarlamak isterim dedi.

Yoldaki bu büyük tesadüfle, çok büyük bir balık yakaladığının farkındaydı. Bir kaç gün sonra Alsancak’ta buluştular.

Kahvelerini yudumlarken yanlarına biri geldi, “a-aa merhaba” dedi, sanki oradan geçiyormuş da tesadüfen denk gelmiş gibi davrandı.

Halbuki bu defa, tesadüf mesadüf yoktu.

Savvas Kalenderidis’ti.

Kendisini Yunan Başkonsolosluğu’nun ticaret ataşesi olarak tanıttı.

Anadili gibi, pürüzsüz Türkçe konuşuyordu.

Çünkü ticaret ataşesi filan kamuflajdı, Yunan gizli servisinin casusuydu, rütbesi yarbaydı.

Sarışın kadına yılışan salak pilotumuz, çapkınlık yapayım derken oltaya takılmıştı.

Kalenderidis alttan girdi üstten çıktı, paranın ucunu gösterdi, pilotu angaje etti; istenen belgeleri aktarırsa tatlı bir hayat sürebileceğini vaadetti.

Şerefsiz pilotumuz kabul etti. Küçük bi pürüz vardı…

Acaba gerçekten pilot muydu? Gerçekten subay mıydı? Ya Yunan istihbaratına sızmak isteyen Türk casusuysa? Ya Çeşme yolundaki tesadüfen temas, tesadüf değilse?

Test etmek gerekiyordu.

Turist ayağıyla bindirdiler bir yata, kıyıları geziyormuş ayağıyla, adı lazım değil, hava üssü bulunan Yunan adasına götürdüler.

Önce sorguladılar.

Sonra uçurdular.

12’den vurduklarını anladılar.

Pilottu, subaydı, süzme haindi.

Kullanmaya başladılar.

Kalenderidis’in talimatıyla, Çiğli ana jet üssünde görevli istihbarat yüzbaşısıyla yakınlık kurdu.

Yüzbaşı ağız ishaliydi, üsteğmen sohbet ediyormuş gibi sorular soruyor, yüzbaşı hiç şüphelenmiyor, bülbül gibi ötüyordu, uçak sayılarını, intikalleri, hatta harekat planlarını bile anlatıyordu, üsteğmen de bu bilgileri

Kalenderidis’e aktarıp, cebini dolduruyordu.

Bilahare, gene Kalenderidis’in hedef talimatıyla, bir deniz astsubayını bağladı. Çok gizli telsiz frekans kodlarına ulaştı, bunları da sattı.

Şahane casusluk yaptığını, kimsenin ruhunun bile duymadığını, tereyağından kıl çeker gibi para kazandığını düşünüyordu ama, aslında MİT tarafından ruh gibi takip ediliyordu.

MİT’in nasıl haberi olmuştu?
Üsteğmen evliydi.
Eşini ihmal ediyordu.
Giyimine kuşamına bir başka önem verir olmuştu.
Eve sık sık geç geliyor, bazen nöbet filan diyerek hiç gelmiyordu. Eşi şüpheleniyordu.

Evli erkekler iyi bilir, kadınların hissiyatından daha yetenekli bir istihbarat teşkilatı henüz icat edilmedi dünyada!

Kocasının kredi kartında maaşından daha fazla harcama olduğunu görmüştü. Kendileri geçim sıkıntısı çekerken, kocası şakır şakır para harcıyordu.

Takip etti…

yazının davamı için

Erdoğan’a hakaret eden Yunan gazetesinin köşe yazarı kim çıktı?

Yorumlar kapalı.