Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan ziyareti sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığı görüşmeye ilişkin de konuşan Erdoğan, Türkiye ile ABD arasında gerilim yaratan başlıkları değerlendirdi.
Biden’a “Türkiye olarak gerek F-35 gerekse S-400 konusunda farklı bir adım atmamızı beklemeyin” dediğini belirten Erdoğan, “Çünkü biz F-35’te üzerimize düşeni yaptık ve parasal olarak vermemiz gerekenleri verdik. S-400 ile ilgili olarak da biz sizden Patriot istedik, siz vermediniz; tam aksine üslerimizde bulunanları da aldınız. Dolayısıyla biz ne yapacaktık? Başımızın çaresine bakacaktık” ifadesini kullandı.
Erdoğan, yakın markajda işlerin takip edilmesi gerektiğini belirterek “Biz bütün haklarımızın takipçisi olacağız. Savunma sanayisi ile ilgili tüm konuları, müşterek atabileceğimiz adımları görüşmeye devam edeceğiz. Bundan sonraki süreçte de Dışişleri Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız ve Savunma Sanayii Başkanımız muhataplarıyla görüşmek suretiyle bu süreci yürütecekler” dedi.
Erdoğan, “Siz de Biden’ı Türkiye’ye davet etmiştiniz. Bunun ilgili bir takvim belirlendi mi?” şeklindeki soruya “Takvim belirlenmedi ama takvimin sinyalleri ortaya çıktı. ‘Şu an aşırı yoğun programlarıma rağmen, bunları yoluna koyduktan sonra özellikle bir Türkiye seyahati yapmak istiyorum’ dedi” yanıtını verdi.
NTV’nin aktardığına göre gazetecilerin yönelttiği sorular ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
– İki gündür Bakü ve Şuşa’dayız. Ermenistan çekildiği bölgelere döşediği mayınların haritalarını hala vermiyor. Birkaç gün önce Kelbecer’de mayın patlaması nedeniyle ne yazık ki 3 sivil hayatını kaybetti. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz ne olur?
Ermenistan’ın Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi gerçeğini kabul etmesi, bölgenin önünde açılan bu yeni dönemi doğru okuması gerekiyor. Ermenistan, güven artırıcı adımlar atmaya da başlamalı. Döşediği mayınların haritalarını Azerbaycan’la paylaşması bu yönde önemli bir ilk adımı teşkil edecektir. Savaş sırasında olduğu gibi, bu dönemde de yeniden imar çalışmalarından mayınlı alanların temizlenmesine kadar her adımda bütün imkanlarımızla Azerbaycan’ın yanında durmaya devam edeceğiz. Mayın temizleme konusunda biz şu an itibarıyla biçer döver aletlerine de benzeyen bir aracı Türkiye olarak üretiyoruz. Bu, uzaktan kumandalı bir araç.
Şu an itibarıyla Azerbaycan’a bundan 10 kadar verdik. Fakat ilk etapta bu sayıyı 20’ye çıkaracağız ama ardı ardına bunlardan kendilerine vermeye devam edeceğiz. Bunun en büyük özelliği çok seri mayın taraması yapması. Uzaktan kumandayla mayını patlatıyor ve yoluna devam ediyor. Mayın patlatmada da sayısal olarak çok ileride. Yani bu öyle detektörle mayın aramaya benzemiyor, tarayarak gidiyor. Bunları aynı şekilde biz kendimiz de kullanıyoruz. Terör bölgelerinde bunlardan istifade etmeye başladık. Bu alet inşallah gerek bizde gerekse dost kardeş ülkelerde çok iş görecek diye inanıyorum.
– Doğalgaz ve petrol araması ve çıkarılması konusunda Azerbaycan son derece ileri bir düzeyde. Karadeniz’de veya başka bölgelerde Azerbaycan’la bu konuda ortaklık yapılacak mı?
Şu anda özellikle bu konuda Azerbaycan’la bizim TANAP ve TAP’dan gelen bir dayanışmamız söz konusu. Bunun dışında, biz belki yeni bir sürece de adım atabiliriz. Bu ne olabilir? Örneğin şu anda bizim Türk Petrolleri ile alakalı bir yapımız var. Bu yapıyla birlikte, nasıl şu anda TAP’da, TANAP’da birlikteliğimiz varsa, biz değerli dostum İlham Aliyev kardeşimizle böyle bir adımı Libya’da da atabiliriz. Onların bu konularda belli bir birikimi var, deneyimi var.
Aynı birikim ve deneyim bizde de olduğuna göre, hatta rafinaj olayında da bazı adımlar atmak mümkün. Bu tür adımları da atabiliriz. Ben kendisine de bu teklifi yaptım. O da böyle bir şeyden memnun olacağını, böyle bir adıma kendilerinin de girebileceğini söyledi. Temennim odur ki bu adımları beraber atmak suretiyle sadece Avrupa’ya açılmak değil hem kendi ülkemizde hem çok daha farklı ülkelere inşallah yayılma fırsatını da buluruz.
‘Yakın bir zamanda ikili bir görüşmeyi Sayın Putin’le yapacağız’
– Zengezur koridoruyla ilgili çeşitli spekülasyonlar var. Gecikme nedeni olarak çeşitli fikirler beyan ediliyor. Acaba bu teknik olarak bir gecikme mi yoksa gerçekten Rusya tarafından farklı bir beklenti mi var?
Azerbaycan’ın Zengezur projesini çok önemli görüyoruz ve destekliyoruz. Açılacak olan bu koridor bütün bölge için çok önemli bir imkan olacak. Bu konuyla ilgili olarak şu an itibarıyla Rusya tarafında bir görüş ayrılığı ya da bu işi geciktirme gibi bir niyet olduğuna ihtimal vermiyorum. Tam aksine, Rusya burada daha yardımcı bir hava içerisinde. Gerek İlham Aliyev kardeşimin görüşmeleri var, gerekse yakın bir zamanda ikili bir görüşmeyi Sayın Putin’le yapacağız. Ama biz tabi şu an bir şeye kilitlendik. O da 5 yıllık anlaşma. Bu 5 yıllık anlaşmayla bu adımı atalım istiyoruz.
Buralarda da bu platform konusunu, dün de söylemiştim bugün de söylüyorum. Bu platformun başını çeken ülkeler olarak Rusya var, Türkiye var, Azerbaycan var, İran var. Bunun yanında istiyoruz ki Gürcistan da bulunsun, istiyoruz ki Ermenistan da bulunsun. Rusya bu işin olmasını istiyor. Biz hakeza öyle…
Biliyorsunuz geçenlerde Gürcistan Başbakanı bizdeydi, kendisiyle de bunu konuştuk. Bu konuları kendisine özellikle ifade ettim ve kendisi de ‘Biz bunun üzerine çalışalım’ dediler. Kendilerini o şekilde uğurladık. Bu platforma onların da olumlu desteği olursa bölge çok çabuk sükûnete kavuşur diye düşünüyorum. Bu güzergah tabi Azerbaycan’a büyük imkanlar sağlayacak. Aynı şekilde tabi Ermenistan’a da büyük avantajlar sağlayacak. Bu konuyla ilgili olarak Rusya’nın da olumlu bakışı var. Çünkü burası önemli bir koridor, önemli bir hat. Temenni ediyorum ki bölgenin tarımına da çok ciddi bir zenginlik katacak. Yani burası bir tarım koridoru olarak da nefes aldıracak diye inanıyoruz.
– Sayın İlham Aliyev Şuşa Beyannamesinden bahsederken, bunu biraz da Kars Anlaşmasına benzetti. Azerbaycan toplumunda da Türkiye’nin askeri üssü konusunda ciddi bir talep söz konusu. Bu yeni anlaşma kapsamında askeri üs söz konusu olabilir mi? Şuşa Beyannamesi askeri üssü kapsıyor mu?
Şimdi bu, açıkladığımız maddelerin dışında değil. Burada daha sonra gelişme, genişleme olabilir. Şimdilik burada daha çok, özellikle bu sınır boylarının garanti altına alınması, teminat altına alınması asıl olandır. Burada özellikle sayın İlham Aliyev’in Putin ile yapacağı ara görüşmeler bu işi farklı bir şekilde geliştirebilir. Bizim yapacağımız görüşmeler bu işi farklı şekilde geliştirebilir.
‘Bizim mücadelemiz sadece ülkemiz için değil, insanlık için bir mücadeledir’
NATO’da terörle mücadele konusunda dünya liderlerine Türkiye’nin YPG/PKK, FETÖ ve DEAŞ’la mücadelesi konusunda İngilizce bir kitap takdim ettiniz. Türkiye’nin bu üç terör örgütleriyle mücadelesi hakkında çok somut deliller ortaya konuldu bu çalışmayla. Bununla ilgili reaksiyonlar nasıl oldu?
Benim gerek sayın Biden’a gerekse diğer liderlere vermiş olduğum o kitapla alakalı onlar da tabi memnun kaldılar. Dünya liderlerini bu noktada belgelerle, bilgilerle, özellikle bilgilendirelim istiyoruz. Diğer taraftan, maalesef ABD örneğin hala Afrin’deki hastanenin bombalanması konusunda, orada bu terör örgütünün YPG olduğunu söyleyemedi.
Biz, gerek PKK, YPG ile, gerek FETÖ ile gerekse de DEAŞ’la ilgili mücadelemizi belgeler eşliğinde bir kez daha en üst düzeyde muhatabımıza ilettik. Biz her ne olursa olsun, terörle mücadeleye devam edeceğiz. Bunu ülkemiz için, bölgemiz için, küresel barış ve adalet için yapıyoruz. Terör evrensel bir sorundur. Bizim mücadelemiz sadece ülkemiz için değil, insanlık için bir mücadeledir.
‘Terör örgütlerini destekleyenler, ne büyük bir yanlış yaptıklarını er ya da geç anlayacaklar’
– Terörle mücadeleden ve Afrin’de YPG’nin sivillere yönelik saldırısından bahsettiniz. Terörle mücadele konusunda özellikle Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin tavrı nasıl olacak?
Biz her zaman ‘iyi terörist, kötü terörist’ şeklindeki ikircikli tavırla, terörün yok edilemeyeceğini vurguladık. Terörün hedefi olan bir müttefikin yanında durmak yerine, o müttefikin mücadele ettiği terör örgütlerini tercih etmek tarihi bir hatadır. Terör örgütlerini destekleyenler, onlara cesaret verenler, ne büyük bir yanlış yaptıkları er ya da geç anlayacaklar.
Ben şuna inanıyorum; biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz. Bu işin başka yolu yok. Biz güvenlik güçlerimize inanıyoruz, güveniyoruz. Ve güçlüyüz elhamdülillah. Yani silahlı kuvvetlerimizle, polisimizle, bütün güvenlik korucularımızla her şeyimizle güçlüyüz. Bunu Libya’da ispat ettik, Suriye’de ispat ettik, burada ispat ettik. Bundan sonra da ispat etmeye devam edeceğiz. Çok ciddi manada oralarda bize gönül veren insanlar bu konuda bizim ne konumda olduğumuzu gayet iyi biliyorlar. Bunları da sayın Biden’la çok açık, net konuştum.
F-35 konusunda Türkiye’nin görüşlerinin değişmediğini Biden’a ilettiğinizi ifade ettiniz. ABD’nin F-35 konusunda görüşü değişti mi? Biden’dan aldığınız net yanıt ne oldu?
“Türkiye olarak gerek F-35 gerekse S-400 konusunda farklı bir adım atmamızı beklemeyin” dedim. Çünkü biz F-35’te üzerimize düşeni yaptık ve parasal olarak vermemiz gerekenleri verdik. S-400 ile ilgili olarak da biz sizden Patriot istedik, siz vermediniz; tam aksine üslerimizde bulunanları da aldınız. Dolayısıyla biz ne yapacaktık? Başımızın çaresine bakacaktık. Yakın markajda işleri takip etmemiz lazım. Biz bütün haklarımızın takipçisi olacağız. Savunma sanayisi ile ilgili tüm konuları, müşterek atabileceğimiz adımları görüşmeye devam edeceğiz. Bundan sonraki süreçte de Dışişleri Bakanımız, Milli Savunma Bakanımız ve Savunma Sanayii Başkanımız muhataplarıyla görüşmek suretiyle bu süreci yürütecekler.
‘Biden ‘Bir Türkiye seyahati yapmak istiyorum’ dedi’
– Siz de Biden’ı Türkiye’ye davet etmiştiniz. Bunun ilgili bir takvim belirlendi mi?
Takvim belirmedi ama takvimin sinyalleri ortaya çıktı. (Biden) dedi ki “Şu an aşırı yoğun programlarıma rağmen, bunları yoluna koyduktan sonra özellikle bir Türkiye seyahati yapmak istiyorum.”
– Bir taraftan da ABD ile çok sayıda ortak çıkarlar, iş birliği alanları söz konusu. Biden ile görüşmenizden sonra ABD ile ilişkilerin nasıl bir yön izleyeceğini düşünüyorsunuz?
Sayın Biden ile ilişkilerimizi müttefikliğe ve stratejik ortaklığa yakışır şekilde sürdürmek arzusundayız. Amerika ile Suriye’den Libya’ya, terörle mücadeleden enerjiye, ticaretten yatırımlara kadar geniş bir yelpazede ciddi iş birliği potansiyeline sahibiz. Ülkelerimiz arasındaki mevcut mekanizmaları işleterek bu potansiyeli tam manasıyla hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
– NATO Zirvesi öncesi bir heyeti Libya’ya gönderdiniz, orada temaslarda bulundular. Libya’da önümüzdeki dönemde ne gibi gelişmeler olabilir?
Bilindiği üzere, Libya’nın meşru hükümeti ile yakın iş birliği içindeyiz. NATO Zirvesi öncesinde de Dışişleri Bakanımızın başkanlığında bir heyetimiz, Libya’da bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Brüksel zirvesinden önce böyle bir ziyaretin yapılması çok çok önemliydi, çok çok da iyi oldu. Arkadaşlarımız geç saatlere kadar orada bu çalışmayı yaptılar. Gerek Başbakan gerek Konsey Başkanı ile yapılan verimli görüşmeler neticesinde memnuniyetle döndüler. Libya tarafı da bu ziyaret ve görüşmelerden memnuniyet duydu. Libya ile ilişkilerimizi güçlendirme, anlaşmalarımızı gözden geçirme fırsatı bulduk. Bu ziyaret tabi dünyada da çok farklı bir şekilde izlendi.
Bundan sonra da bu çalışmaları belirli aralıklarla devam ettireceğiz. Sadece Libya değil burası için de öyle… Afganistan, Pakistan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve bütün bu bölgede inşallah bu ekip bu tür çalışmalarını sürdürecek. Bunları yapmamızın sebebi var. Böylece “Türkiye sizinle her zaman beraber, sizi yalnız bırakmayacak” diyoruz. Bu diplomasi ilişkisini sürekli diri tutacağız. Bununla beraber onların taleplerinizi öğrenmek, bizim taleplerimizi iletmek için sürekli bu görüş alışverişi yapmak istediğimizi onlara bildireceğiz.
‘ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı sonrasında, Türkiye burada çok daha fazla sorumluluk alabilir’
– ABD Afganistan’dan çekileceğini açıkladı. Çekilme süreci resmen başladı. Ancak Türkiye’nin Afganistan’da varlığınız sürdürmesi beklentisi söz konusu. Türk ordusunun Afganistan’daki varlığı devam edecek mi? ABD ile Afganistan özelinde nasıl bir iş birliği süreci işleyecek?
Türkiye, Afganistan’da istikrar ve barış için en fazla çaba gösteren ülkelerin başında geliyor. NATO misyonuyla bulunduğumuz Afganistan’da sürdürülebilir bir huzur ortamının tesisi için her türlü katkıyı vermeye devam edeceğiz. ABD’nin Afganistan’dan çekilme kararı sonrasında, Türkiye burada çok daha fazla sorumluluk alabilir. Afganistan’daki bütün tarafların ve bölge ülkelerinin yapıcı katkılarıyla barış sürecini kalıcı hale getireceğimize inanıyorum. Bundan sonraki süreçte de barış çabalarımızı ve Afganlı kardeşlerimize desteğimizi güçlü şekilde sürdüreceğiz. İnşallah biz Afganistan’daki kardeşlerimizin sıkıntılara düçar olmasına fırsat vermeyiz.
‘Bizim Miçotatis’le bir araya gelişimiz onlar için bayramlık şeker gibi oldu’
– NATO zirvesinde yaptığınız görüşmelerde Suriyeli mülteciler meselesi de gündeme geldi mi? Bir de Avrupa Birliği ile olumlu gündem konusunda gelinen son nokta nedir?
Maalesef Avrupalı liderler bu konuları hiç gündeme getirmedi diyebilirim. Biz gündeme getirdik. Özellikle bu Frontex olayını gündeme getirdik. Frontex konusunda onların da şikayetçi olduğunu bizzat kendilerinden duyduk. Frontex’in başındaki şahsın bunlar tarafından da eleştirildiğini gördük. Miçotakis’le görüştük. Kendisine bir şey söyledim. “Bugünkü toplantı gibi, bundan sonra da biz üçüncü kişi, kurum veya devletleri aramıza sokmayalım. Yapacaksak bu işleri beraber yapalım. Senin özel temsilcin, benim özel temsilcim bir arada görüşsünler, bizi haberdar etsinler. Ondan sonra da biz bir araya gelelim. Adımları da buna göre atalım” dedik. Mutabık kaldığımız en önemli konu da zaten bu oldu. İnşallah bundan sonra Yunanistan’la devletler, kurum ve kuruluşlar araya girmek suretiyle değil, daha çok benim özel temsilcim İbrahim Bey ile kendi özel temsilcisi Eleni Hanım haberleşerek bir araya gelerek adımları da ona göre atmış olacağız. Bizim Miçotatis’le bir araya gelişimiz onlar için bayramlık şeker gibi oldu. Bu çok önemli bir şey. İyi oldu, güzel geçti. Temenni ediyorum bundan sonrası da güzel olsun.
‘İlk defa Avrupa pazarlarına Türk savunma sanayisinin ürünleri girecek’
– Türkiye son dönemde birçok ülkeye, hatta NATO ülkelerine ve partnerlerine de SİHA satmaya başladı. Batı ve dünya medyasında gün geçmiyor ki SİHA’larımızın küresel jeopolitik dengelere etkisini ele alan bir yorum yazılmasın. Bu konuda savunma sanayimiz markalaşıyor. NATO zirvesinde bununla ilgili bir talep ya da değerlendirme oldu mu? Savunma sanayimizde gelinen aşamayı ve yeni projeleri değerlendirebilir misiniz?
Bu konuya ilgiyi özellikle NATO Zirvesinde de gördük. Bu konuda bizim en son Polonya ile bir anlaşmamız oldu. Tabi Polonya’dan sonra bir yerde bu işin kapısı açılmış oldu. Şimdi talepler zaman zaman geliyor, gelecek. Tabi burada bizim açımızdan bir şey çok önemli. Baykar’ın bu alanda attığı adım Avrupa’ya Türk savunma sanayisinin açılması demektir. Gerek İHA’da gerek SİHA’da gerek Akıncı’da ilk defa Avrupa pazarlarına Türk savunma sanayisinin ürünleri girecek.
Şimdi bazı yeni ürünler de var. Onların mühimmatı var. O mühimmatlar da çok önemli. Onlar da bu pazarlara girecek. Bunların girmesiyle beraber NATO’da, NATO ülkelerinde bu silah, araç, gereç, mühimmat bunların bulunması çok çok önemli. Polonya bu noktada önemli. Diğerleri hakeza öyle. Temenni ediyorum ki bundan sonraki süreçte bu adımları güç birliği yaparak devam ettiririz.
– Siyasi Partiler Yasası ve Seçim Yasası ile çalışmalarınızı MHP’ye ilettiniz. Bununla ilgili bir dönüş oldu mu?
Seçim Yasası ile ilgili Hayati Bey hazırlanan paketi Cumhur İttifakı’nın tarafı Feti Beye ulaştırmış durumda. Oradan yapılacak dönüşten sonra biz tekrar değerlendirmemizi yapıp adımlarımızı ona göre atacağız.
Yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili açıklama
– Yeni Anayasa çalışmaları hangi aşamada?
Anayasa ile ilgili bizim çalışmalarımızı şu anda Yavuz Atar Bey’in başkanlığındaki Anayasa Bilim Kurulu yürütüyor. Taslak çalışma tamamlandı. Bu çalışmayı aynı şekilde biz yine müttefikimiz MHP’ye vermenin hazırlığı içindeyiz. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli Bey hazırlıklarını bize gönderdiler. Biz bir heyetle de ona çalışıyoruz. Bunları birbirine mezcedeceğiz. Sonra da inşallah her ikimizin ortak bir kabulü olarak bunu parlamentodaki diğer partilerle, STK’larla ve kamuoyuyla ayrıca paylaşacağız.
‘Cumhur İttifakı’nın adayı belli, karşımıza kimin çıkacağı bizi pek de ilgilendirmiyor’
– Seçimle ilgili olarak Millet İttifakında ortak aday hususunda kafa karışıklığı olduğu görülüyor sanki. Sayın Kılıçdaroğlu’nun da son zamanlarda adaylığa daha yakın durduğu gözleniyor. Bir sonraki seçimde rakibinizin nasıl bir profilde olmasını istersiniz?
Cumhur İttifakı’nın adayı belli. Dolayısıyla bizim karşımıza kimin çıkacağı bizi pek de ilgilendirmiyor. Biz şimdi Cumhur İttifakı’nın adayı olarak, Allah ömür verirse, yapmamız gereken, hazırlıklarımızı en güçlü şekilde, en güzel şekilde yapmak; 19 yıl içinde ülkemizi nereden nereye getirdik, bundan sonraki süreçte her alanda nereden nereye götüreceğiz, bunun çalışmasını yapmak… Bunun için de ciddi bir ekip, ciddi bir kadro kurarak bu adımları atmamız gerekiyor. Bu iş tabi kuru sıkı atmakla olmuyor. Bunun için ciddi bir ekip ve kadro çalışması bizim için önem arz ediyor.
‘Temenni ederim ki eylül, ekim gibi biz de kendi aşımızı üretmiş oluruz’
– Son dönemde ülkemizde aşılamada bir ivme yakaladık. Kısıtlamalar esnetildi ama tam normalleşme ne zaman olur?
Aşılamada bugün (16 Haziran) itibarıyla birinci ve ikinci doz toplamında 37 milyonu geçmiş durumdayız. Birinci dozda 23 milyon, ikinci dozda 14 milyon aşı yapıldı. Şu an itibarıyla sıkıntımız yok. İyi bir konumdayız. Çin de Almanya da bize verdikleri sözü yerine getiriyorlar. Aşıları peyderpey gönderiyorlar. Bu arada da bizim yerli aşımızla ilgili çalışmalar da yoğun bir şekilde devam ediyor. Temenni ederim ki eylül, ekim gibi biz de kendi aşımızı üretmiş oluruz. Bu çalışma da devam ediyor. Bu yoğun aşı süreci de pek çok yerde rahatlama meydana getirdi.
İş öyle bir yere geldi ki Organize Sanayi Bölgelerinde de aşılar yapılıyor. Öğretmenlerde aynı şekilde aşılar devam ediyor. Sağlık Bakanlığı herkesi hızla aşılama noktasında çalışmalarını sürdürüyor. Şu anda vefat sayısı ciddi manada azaldı. Temennimiz vaka sayısını daha da aşağı düşürmek. Umuyoruz ki maskelerin takılmaya gerek görülmeyeceği bir döneme girelim. “Maskeleri ne zaman çıkaracağız?” sorusunun cevabını Sağlık Bakanımız en yetkili olarak en kısa zamanda inşallah verir. Bizim de arzumuz en kısa zamanda maskeden de kurtulalım. Halkımız da bu konuda bir rahatlama sürecine girmiş olsun.
Yorumlar kapalı.