İstanbul’da uzun yıllar gazete ve televizyon kuruluşlarında çalışan 47 yaşındaki Canerik, metropol yaşantısından sıkılınca 2006 yılında memleketi Tunceli’nin Pülümür ilçesine dönme kararı aldı.
İlçedeki Kırmızıköprü köyünde ailesinden kalma tek katlı, bahçeli eve yerleşen Canerik, daha sonra yöresindeki insanların kültürünü, tarihini ve yaşadıkları sıkıntıları konu alan belgeseller çekmeye başladı.
Doğayla iç içe yaşam sürdüğü köyünde belgeselciliğe ara verip arıcılıkla da ilgilenen Canerik, zengin bitki örtüsü ve endemik tür çeşitliliğine sahip bölgede yıllardır organik bal üretimi yapıyor.
Zamanının çoğunu doğada gezmeye, arılarla ilgilenmeye ve masallar yazmaya ayıran Canerik, arılarından aldığı balın bir kısmını da yaklaşık 5 yıldır sembolik olarak yabani hayvanların beslenmesi için ormanlık alana götürüyor.
Tabiat ve hayvan sevgisiyle çevresindekilerce tanınan Canerik, bu yıl da 3 kilogram ağırlığındaki bir çerçeve balı, üzerine “Ayı Payı” yazarak Salördek ormanlarındaki bir bölgeye bıraktı.
Arıcı Caner Canerik, AA muhabirine, uzun yıllar İstanbul’da kaldığını, yaklaşık 15 yıldır da Tunceli’de yaşadığını belirterek, memleketinin insanlarının kurt, kuş ve börtü böcekle bir arada yaşanan bir coğrafyaya sahip olduğunu dile getirdi.
Hayatta insan odaklı yaşamın yanı sıra hayvan ve doğa odaklı da yaşanması gerektiğini ifade eden Canerik, şöyle konuştu:
“Bizim yaşlılarımızın her sabah güneş doğarken ettiği bir dua vardı. O duada özetle şu söyleniyordu: ‘Gökteki kuşun, dağdaki kurdun, kapıdaki köpeğin, tarladaki böceğin rızkını önce ver sonra benim rızkımı ver’ diye. Böyle bir kültür ve gelenekte büyümüş insanlar olarak bizim de doğayla bütünleşik, birleşik yaşamamız gerekiyor. Doğadan gasp ettiklerimizin en azından bir kısmını sembolik de olsa geri vermek gerektiğini düşünüyorum.”
Canerik, doğaya bıraktığı balın ayılarca yenilmesinin kendisine mutluluk verdiğini belirterek, “Paylaşmanın verdiği bir mutluluk var, onu yaşatıyor. Bugün balı buraya bırakıyorum ve normalde hiç kimsenin geçmeyeceğini düşündüğüm bir bölge ama yarın veya öbür gün muhtemelen gelip bakacağız ki burada doğada yaşayan canlılar gelmiş ve bunu tüketmişler. Bu inanılmaz bir keyif yaratıyor.” ifadelerini kullandı.
“Özellikle ayılara bal verdiğini ben biliyorum, şahidim”
Kırmızıköprü köyünde kahve işleten Kemal Doğan ise arıcı Caner Canerik’in iyi bir insan, doğasever ve hayvansever olduğunu anlattı.
Köylüsü Canerik’i doğayla bütünleşmiş biri olarak gördüğünü dile getiren Doğan, “Özellikle ayılara bal verdiğini ben biliyorum, şahidim. Kaç yıldır yapıyor, bilmiyorum ama en az 3-4 yıldır bunu görüyorum. Çok saygıdeğer bir davranış biçimidir. Caner, fırsat buldukça doğadadır. Alır çaydanlığını demliğini doğaya gider.” dedi.
Köylülerden Haydar Gül de Caner Canerik’in doğaya karşı büyük bir tutkusu olduğunu ve sonbahar aylarında ormana yaban hayvanları için elma ve bal bıraktığını belirtti.
Gül, Canerik’in kurak yamaçlara meşe palamudu da ektiğini ifade ederek, “Gerçekten de mükemmel bir çalışma içerisine giriyor. Herkes öyle yapsa bence Türkiye’de hiçbir sorun olmaz.” diye konuştu.