Teknolojinin gelişmiyle beraber hayatımıza giren sosyal medya platformlarının çocukların meslek seçiminde de belirleyici olduğunu belirten Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Çocuklar eskiden polis, doktor, avukat, pilot, öğretmen olmak isterlerdi, şimdi Youtuber olmak istiyorlar. Youtube platformunda sürekli olarak içerik üreterek geçimini sağlayan insanların olması Youtuberlık şeklinde ifade edilen bir alan ortaya çıkardı. Fakat Youtuber olmak da aslında sinema yıldızı olmak, oyuncu olmak gibi; birçok kişi bunu hedefliyor, çok azı bu işten para kazanıyor.” diye konuştu.
Çocuklar sosyal medya fenomenleriyle etkileşim halinde
Dışarıdan kolay gibi görünse de kalıcı olmanın, bu işten hayatını idame ettirecek düzenli bir gelir elde edebilmenin ciddi emek ve zaman gerektirdiğini ifade eden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Bunun yanında verilmesi gereken birçok ödün var. Popülerliği yakalamak, ilgi çekebilmek için verilen ödünler var. Dışarıdan bakıldığında sadece keyifli, eğlenceli ve olumlu yanları görünüyor oysa zorlukları da çok olan bir uğraş. Şimdiki çocuklar sosyal medyada çok fazla vakit geçiriyorlar ve burada gördükleri kişiler YouTuber’lar, sosyal medya fenomenleri. En çok etkileşimi bu kişilerle kuruyorlar. Haliyle bu kişilere özenip onlar gibi olmak istiyorlar.” diye konuştu.
Çocuklar yanlış hedef seçiyor
Çocukların Youtuber olmak istedikleri için birçok neden olduğunu belirten Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Çünkü Youtuberlar popüler, çok beğeni alıyorlar, iyi kazanıyorlar ve hep neşeli ve mutlu görünüyorlar. Üstelik Youtuber olmak için okula gitmek, belirli bir eğitim almak gerekmiyor. Fakat bu bakış açısı çocuğun hedeflerini yanlış seçmesi, zamanını boşa harcamasına neden oluyor.” uyarısında bulundu.
7-8 yaşında makyaj videosu çekiyor…
Sosyal medya platformlarında paylaşım yapan, video çeken çok küçük yaşta çocuklar olduğunu kaydeden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, şunları söyledi:
“7-8 yaşındaki kız çocukları makyaj videoları çekiyor, ürün tanıtıyor. Erkek çocuklar ilgi çekebilmek için tehlikeli aktiviteler yapabiliyor. Eğer videolar geniş bir takipçi, izleyici kitlesi kazanırsa çeşitli firmalar bu videolara sponsor olabiliyor ve bu durum, çocuğun ciddi anlamda bir içerik baskısıyla karşı karşıya kalmasına, çalışan çocuk haline gelmesine neden oluyor. Aileler de bu faaliyetleri destekleyebiliyor fakat bu çok doğru bir ebeveynlik yaklaşımı değil. Buradan gelir elde etmek çocuğun çocukluğunu ıskalamasına neden oluyorsa ya da eğitiminin önüne geçiyorsa burada büyük bir sorun var demektir. Ebeveynler çocuğun üstün yararını gözetmeli. Sosyal medya platformlarında hesap açmak için 13 yaş sınırı var. Bu yaştan önce çocukların hesap sahibi olmaması paylaşım yapmaması gerekiyor.”
Büyümüş gibi hissediyorlar
Küçük yaşlarda sosyal medya platformlarında paylaşım yapmanın gelişim üzerindeki olumsuz etkilerine de dikkat çeken Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Çocukların gözünden bakıldığında çok renkli bir dünya. Popüler olmak beğeni almak, çok para kazanmak, hep eğlenceli şeyler yapmak gibi görülüyor. Kendini ifade ederek, konuşarak, günlük yaşamını kameralar önüne sererek hem zenginlik elde edip hem de takdir toplamak, beğenilip sevilmek mümkün gibi görülüyor.
Youtuber olmak, bu renkli dünyanın bir parçası olmak, sevilmek, aynı zamanda büyümek de demek. Çocuklar büyümek isterler ve Youtuber’ları taklit ederek büyümüş gibi hissediyorlar. Makyaj videoları çekiyorlar, yetişkinlere benzer bir söylem kullanmaya gayret ediyorlar.” dedi.
Çocuğun benlik ve kimlik gelişimi olumsuz etkileniyor
Çocukların sosyal medyada en çok bağlantıya sahip olmak ya da en çok beğeni almayı bir başarı ölçütü olarak gördüklerine dikkat çeken Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “‘Ne kadar çok beğeni aldıysan o kadar popülersin, o kadar seviliyorsun ve o kadar başarılısın’ gibi bir algı var. Bu rakamlar üzerinden birbirleriyle rekabete giriyorlar. Bunlar üzücü sonuçlar doğuruyor; çocuğun kimlik gelişimini ve benlik algısını olumsuz etkiliyor. Gerçek ve derin ilişkiler kurmak yerine sosyal medyada yüzeysel, geçici ve sanal ilişkiler, arkadaşlıklar kuruluyor. Görünüşte çok arkadaşı var ama derin şekilde paylaşımlar yapabileceği, gerçek bir arkadaşı bile olmayabiliyor.” uyarısında bulundu.
Yalnızlık tehlikesi oluşturuyor
Çocuğun çok beğeni alması ve çok takip ediliyor olmasının da sakıncalı olabildiğini kaydeden Doç. Dr. Gül Esra Atalay, “Beğeniler ve yorumlar çocukların kendilerine ve toplum içerisindeki yerlerine ve akranlarına bakışlarının değişmesine sebep olabilir. Çok takipçisi olan çocuk diğer çocukları hayranları olarak görmeye başlıyor. Onlarla kendisi arasında bir hiyerarşi oluşuyor ve bu şekilde çocuk bazen milyonlarca takipçisi olmasına rağmen özünde yalnız bir çocuğa dönüşüyor.” dedi.
Amaç para kazanmamak olmalı
Doç. Dr. Gül Esra Atalay, ebeveynlerin çocuğa Youtuber olmanın ve bundan gelir elde etmenin ticari bir faaliyet olduğunu, bunun çalışmak anlamına geldiğini ve çocukların asli görevinin çalışmak değil kendini geliştirmek, öğrenmek olduğunu hatırlatması gerektiğini vurguladı. Doç. Dr. Gül Esra Atalay, sözlerini şöyle tamamladı:
“Gelecekte fikri değişmezse böyle bir alanda faaliyet gösterebileceğini ama küçük yaşta buralarda içerik üretmesinin doğru olmadığını anlatmalılar. 13 yaşından büyük çocuklar, ergenler buralarda içerik oluşturacaklarsa da amaç para kazanmak değil kendilerini ifade etmek, yeteneklerini geliştirmek olmalı. Sosyal medya bunun için bir araç olabilir elbette. Ebeveynler bu mecraları faydalı şekilde kullanmaya teşvik etmeli. Çocukların sosyal medyadaki paylaşımlarına baktığımızda büyük bir çoğunluğu ilgi çekmeye, takdir almaya yönelik. Çocuklar kendilerini dünyanın merkezi gibi görürler. İlgi isterler. Bu ilgiyi ailesinden görürse çocuğun bunu dışarıda arama ihtiyacı da azalacaktır. Bunu da unutmamak gerekiyor.”