CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AKP’nin seçim mevzuatında yapmayı planladığı değişikliğe ilişkin “AK Parti sözcülerini dinlerken Erdoğan dahil, bakanları dahil, Bremen mızıkacılarını dinliyor gibi oluyorum. Hepsi birbirinden farklı şeyler söylüyor. Ali İhsan Yavuz’un diliyle söylemek gerekirse; hiçbir şey olmasa bile erken seçim olacak. Bu yük taşınamaz. Barajdır, daraltılmış bölgedir, bunlar Erdoğan’ı o posta oturtmaya yetmez. Seçim sistemleriyle oynamak, düşmekte olan iktidarın hızını kesmez. Seçim sistemiyle oynayan bir iktidar, millet nezdinde de ‘bunların işi bitti, sistemle oynayarak oturmaya çalışıyorlar’ algısını güçlendirir. AK parti yüzde 15 alacaksa yüzde 3 eksilmesine yol açar. Neyle gelirse gelsinler, hangi sistemle gelirlerse gelsinler, yeter ki bir an önce gelsinler, biz bir an önce seçim istiyoruz” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Altay, şöyle konuştu:
“Erdoğan, bu günlerde önüne gelen her konuyla ilgili ‘Bu kadar büyütülecek mesele yok’ demeye başladı. Doğru söylüyor. Çünkü bazı sorunlar o kadar büyüdü ki daha fazla zaten büyüyemez. Yarattığı sorunlar aştı, ekonomi tabii en başta. Ya da Erdoğan şu sözden yürümek istiyor, ‘Meseleleri mesele yapmazsanız mesele kalmaz’. Her iki durumda da Türkiye meselelerle boğuşuyor. Bu yıl pik yaptı. Üniversiteyi kazanan çocuklar çadırlarda yatıp kalkmaya başladı. Aileler, ‘Çocuklarımıza yurt çıkacak mı acaba’ noktasına geldi. Bir yurt ve bir burs sorunu var. Çocukların kazandıkları okullara gidememe sorunu çıktı. İlk kez mi çıktı bu ay? Hayır. Her sene bu aylarda yurt meselesi, burs meselesi ile uğraşır dururuz. 650 lira kredi veriyor, bunu maharet sayıyor. 2002’de devlet bu çocuklarımıza 45 lira veriyordu, bu çocuklar 2002’de bir çeyrek altın alabiliyordu, üstüne 13 lira kalıyordu. Şimdi verdiği bursla çeyrek altın almak için çocukların üstüne para koyması lazım. 5 buçuk milyon öğrenci KYK ile borç-icra ilişkisi içinde. 400 bini icrada. Diğerleri borç yazışması içinde. Bu nasıl bir devlet? Muhalefet sadece sorunları konuşmaz. Bir yıl içinde ihtiyacı kadar öğrenci yurdunu yapacağız. İnşallah hiçbir öğrenci yurt sorunu yaşamayacak. Bugüne de bir çözüm önerisi sunuyorum, sesleniyorum: Bak bu işin yolu var. Danışmanlarını çağır. De ki ‘Örnek il Kastamonu’da kamunun misafirhane, polisevi, öğretmenevi vb. kaç yatak kapasitemiz var’ diye sor. Diyecek ki ‘2 bin 64 yatak kapasitemiz var’. İzmir’de, Ankara’da, Konya’da kaç tanedir, inanın şu sıkıntıyı çözer. Öğretmenevlerinin, hakimevlerinin, orduevlerinin, SGK, İller Bankası misafirhanelerin, tüm misafirhanelerin, Ankara’daki hakimevi dahil öğrencilerine tahsisini istiyoruz ve öneriyoruz, çocuklar çadırda yatamaz. En kötü yüzde 60, 70 kapasitelerinin tahsisini istiyoruz. Gelen misafirlerimiz otellerde kalır bir şey olmaz. Yurt çıkmamış öğrencilere tahsis edeceksiniz. Alın size kısa vadeli çözüm önerisi. Bunu da yapmıyorlarsa bunların okuyan çocuklarla sorunu vardır. Sadece İstanbul’da KYK iki tane yurt yaptı ama öğrenci sayısı 100 bin arttı. 100 bine karşı 500 kapasiteli yurt tapmışsın.
“GÖKDELEN BU KADAR AYIBIN ÜSTÜNÜ ÖRTMEZ”
Hayırlara vesile olsun, Türkevi’miz açıldı, orada da bir gökdelenimiz oldu. New York’ta bir Türkevi açılmasından sadece memnuniyet duyarız. Bu binaların maliyetinin de şeffaf bir şekilde önümüze getirilmesini isteriz. Çavuşoğlu, ‘gurur abidesi’ demiş. Bundan başka diyeceği bir şey yok. 20 yıllık AKP tarihinde bunca iş akla gelince New York’ta açılan Türkevi ‘gurur tablosu’ olarak algılanabilir. AK Parti’nin hariciye tarihinde bizim için incinme var. Bir tane gökdelen bu kadar ayıbın üstünü örtmez. Keşke örtse. Bir kule, sizin ayıbınızı örtmeye yetmiyor. Sayın Çavuşoğlu, 100 yıla bak. Lozan’ı, Kıbrıs’ı, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını, İkinci Dünya Savaşı’nı sınırlarımız dışında tutma kabiliyetini göreceksin. Öğrencilere hitap ediyor. Ama şu ifade olmamış. ‘Atanız Sultan Alparslan, Yavuz, Sinan, Barbaros, Nene Hatun’dur’. Hepsine imza atıyorum. Türk gençliği saygı ve hürmetini devam ettirecektir ama Türk gençliğinin biricik atası Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Sen Atatürk’ü kafalarından silmeye çalışıyor isen bu konumunun gerekliliklerini taşımıyor olur. Atatürk’ü, gençlere hitap ederken ‘bu atanız değil’ demek istiyorsan bunu kabul edemeyiz. Düzeltmeni talep ve rica ediyorum. Atatürk unutulmaz ama ‘unuttum’ de bir şey de.
“ZAMMI SEN YAPTIN”
Fahiş fiyat. Sebze meyve fiyatları için köylüyü, kamyoncuyu, halciyi suçluyorsun. Kamyoncu mu yaptı zira ilaca zammı? Mazot zammını çiftçinin yapma yetkisi mi var? Sen yaptın. Türkiye’de fahiş fiyat yok, çok yüksek enflasyon var. Sen yaptın bu zamları. Eğer biriyle mücadele edeceksen ayna bul, kendinle mücadele et. Son 12 yılda çiftçi sayısının yüzde 48 azaldığından haberin var mı senin? Kim yaptı bunu? Son 18 yılda tarım alanlarının yüzde 15 küçüldüğünden haberin var mı? Hal böyleyken yapma gübreye, yeme zam. Milleti ezdirme. Fiyatlar aşağı düşsün. Devleti ehliyetli kadrolarla yönet. Sen kimle mücadele edeceksin? Kadronu değiştir istersen. Sen üçüncü zarfı aç Erdoğan. Geldin, zarfı açtın, eskileri kötüledin. İkinci zarfı da aç, etrafını da kötüledin. Üçüncü zarfı da aç, milletin yakasından düş. Maalesef yönetemiyorsun. Fena tökezledin.
“MİLLET KURU EKMEĞE MUHTAÇ”
‘Millet halinden memnun’ diyor. Erdoğan’ın kastettiği millet beşli çete ise, ayda üç maaş alanlar ise, yandaş müteahhitler ise, aveneleri ise, kendi bakan olduğu kuruma fahiş fiyattan dezenfektan satanlarsa, kamu bankalarından kredi alıp üstüne yatanlarsa alkış. Evet halinden memnun. Millet kuru ekmeğe muhtaç. Evet, haramiler memnun, yandaş memnun. Millet bunlarsa Erdoğan’ın sözüne imza atıyorum. Ama bizim milletten anladığımız fabrikadaki işsiz, iş arayan işsiz, kamudaki memur, esnaf. Biz milletten bunu anlıyoruz.
“BÜTÇE BİTTİ DEMEK”
Hayırlı olsun. Daha ekime girmedik. Yedek ödenek kullanımına geçmiş arkadaşlar. Bu, bütçe bitti demek. Erdoğan hamasetle kapatmaya çalışıyor. Kışkırtmayla konuşturmamaya çalışıyor. Senin ve avenelerinin kışkırtma politikalarına teslim olmayacağız. Türkiye iyi gitmiyor. Ekonomik göstergeler ürkütüyor. Çare ne? Çare millet. Çare belli. Adres sandık. Türkiye’nin hiç vakit kaybetmeden bizce karamsar, vahim tablo karşısında milletin hakimliğine gitmeliyiz. Biz, TBMM’de milletin sorunları ile hemhal olmaya devam edeceğiz. Suni gündemlere teslim etmeyeceğiz. ”
“SEÇİM SİSTEMİYLE OYNAMAK, DÜŞMEKTE OLAN İKTİDARIN HIZINI KESMEZ”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Siyasi Partiler Kanunu ile ilgili çalışmaların uzatmadan geleceğini söylemesi ve erken seçim tartışmalarıyla ilgili soru üzerine Altay, “AK Parti sözcülerini dinlerken Erdoğan dahil, bakanları dahil, Bremen mızıkacılarını dinliyor gibi oluyorum. Hepsi birbirinden farklı şeyler söylüyor. Ali İhsan Yavuz’un diliyle söylemek gerekirse; hiçbir şey olmasa bile erken seçim olacak. Ben bunu görüyorum. Bu yük taşınamaz. Bunu apar topar ekime almalarının sebebi, yeni seçim sistemiyle 2022’nin kasım başında seçim yapabilmek. Barajdır, daraltılmış bölgedir, bunlar Erdoğan’ı o posta oturtmaya yetmez. Rahmetli Özal, nur gölünde yatsın, seçim sistemleriyle çok oynamıştı, ANAP inişe geçmeye başladığında. Seçim sistemleriyle oynamak, düşmekte olan iktidarın hızını kesmez. Seçim sistemiyle oynayan bir iktidar, millet nezdinde de ‘bunların işi bitti, sistemle oynayarak oturmaya çalışıyorlar’ algısını güçlendirir. AK parti yüzde 15 alacaksa yüzde 3 eksilmesine yol açar. Neyle gelirse gelsinler, hangi sistemle gelirlerse gelsinler, yeter ki bir an önce gelsinler, biz bir an önce seçim istiyoruz” dedi.
“KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNDEKİ TEK ADRES TBMM’DİR”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” ifadelerine ilişkin soruya Altay, “Bizim Kürt sorunu ile ilgili bir broşür hazırlayarak paylaştık. Onun arkasındayız. Kürt sorunun çözümünün tek adresi TBMM’dir. HDP’yi bile kriminalize eden bir anlayış Meclis’te. Kürt sorununun çözülmesinde iktidarı samimi bulmuyoruz. TBMM üstünde bir yetkiyi, CHP tanımıyor” yanıtını verdi.
“MİLLET MUTFAĞINDAN ÇALMAYI SEVMEZ”
Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın “Dindarların gazabından korkmak lazım” ifadelerinin sorulması üzerine Altay, “Kimsenin elinde insanların inancını ölçecek terazi yok. Bizim inandığımız dinin menettiği bir şey var. Kul hakkı, başta da Allah ile aldatmak. Sayın Bülent Arınç da Allah ile aldatanlar listesindeydi. AK Parti ve Sayın Erdoğan ve ekibinin Allah ile aldatanlar olduğunu kamuoyu ile paylaşmış. Doğrudur. Millet dindarı sever. Ancak mutfağından çalanı sevmez. Milletin terazisinde bunlar sınıfta kalanlardır” diye konuştu.
Yorumlar kapalı.