Altay, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Çanakkale Zaferi’nin, bir devrin battığı, bir dehanın dünya tarih ve siyaset sahnesine adım attığı, neferinin şehit, ordusunun gazi olduğu, Cumhuriyet’in önsözünün yazıldığı büyük bir destan olduğunu söyledi.
Bugün açılışı gerçekleşecek 1915 Çanakkale Köprüsü’ne ilişkin Altay, “Gerçekten bakıldığı zaman çok güzel bir köprü. Teşekkür de ederiz. Ama biz parlamentoyuz. Parlamento, milletin kör kuruşunun nereye, nasıl harcandığını denetlemekle görevli bir müessesedir. Öyle baktığımız zaman bugün açılacak olan çok güzel, iç açıcı, gurur verici köprünün çok da pahalı bir maliyetinin olduğunun da altını çizmemiz lazım.” ifadelerini kullandı.
Feribotla Çanakkale Boğazı’ndan günlük ortalama 10-15 bin aracın geçtiğini ancak bu köprüye araç başına 15 avrodan günlük 45 bin araç geçiş garantisi verildiğini belirten Altay, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçiş ücretleriyle ilgili bir müjde vereceğini ama sözleşmede bir değişiklik olmadığını kaydetti.
Altay, geçiş ücretinde yapılacak olan indirimin Hazineden çıkacağını, firmaya, geçmeyen 30 bin araç için 7 milyon lira, yıllık 2,5 milyar lira ödeneceğini ileri sürdü.
Köprüye karşı olmadıklarını dile getiren Altay, “Günde 7 milyon TL, yıllık 2,5 milyar TL’yi geçmeyenler ödeyecek. Nasıl ödeyecek? Kaç lira zam geldi dün gece mazota, 1,5 lira. İşte böyle ödeyecek. Mazota, akaryakıta, benzine zam, zam, zam. Bu paralar nereye gidecek? İşte yap-işlet-devret ile iş yaptıkları müteahhitlere gidecek.” diye konuştu.
“Daha çok verim almak için yapılması gerekenler belli”
Engin Altay, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in Resmi Gazete’de yayımlandığını anımsatarak “Teşkilat şikayetçi. Bir polis memurumuzun 5 yaşındaki evladı liseyi bitirene kadar 4 ayrı vilayette, 4 farklı okulda okumak zorunda. Buna gerek var mı?” diye sordu.
Polis teşkilatından daha çok verim almak için yapılması gerekenlerin belli olduğunu kaydeden Altay, bunları, “görevde yükselmede ehliyet ve liyakat”, “polis teşkilatı içindeki kamplaşma ve kutuplaşmaya son vermek”, “3600 ek gösterge”, “polis memurunun haftalık 84 saat olan mesaisinin düzenlenmesi” şeklinde sıraladı.
“Kurum ve kuralları yok saydın, ne oldu?”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, dün milletvekillerine “Biz yıka yıka geldik, siz de yıkın.” dediğini iddia eden Altay, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne demek bu, neyi yıka yıka geldin? Hiçbir şeyi yıkamazsın, tahrip edersin, örselersin ama devletin kurumlarını, kurallarını, geleneklerini yıkmak, senin boyunu aşar. Yıkmaya kalkarsan da altında kalırsın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden bahsediyorsun. Yıkma yap. Kurum ve kuralları yok saydın, ne oldu? Ekonomiyi batırdın, adaleti bitirdin, huzuru bozdun. Türkiye’de olan bu. 5 milyon sığınmacıyı, mülteciyi, adına ne derseniz deyin, Türkiye’nin mahallelerine, sokaklarına doldurdun, mahallede sokakta huzur kalmadı. Her mahallede bir asayiş sorunu var. Her parkta, her bahçede uyuşturucu sorunuyla anneler, babalar, mücadele ediyor.”
“Yarın önümüze gelip, ağlayıp sızlamayın”
Devlette ehliyetli, liyakatli, devletine ve bayrağına bağlı çok sayıda bürokrat olduğunu dile getiren Altay, “Devletine, bayrağına, milletine bağlı olan ehliyetli, liyakatli bürokratlarla dertleri var. Çünkü o ehliyetli bürokrat diyor ki ‘Ben buna imza atmam. Burada peşkeş var, soygun, talan var.’ Beyler ondan rahatsız.” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bürokratları, “İmza atarken dikkat edin” diye uyardığını hatırlatan Altay, “Emir komuta ile imza atan bürokratlar, yarın önümüze gelip, ağlayıp sızlamayın. Gözünüzün yaşına bakmayız. Kuralsız, kaidesiz, devleti zarar ettirecek, Hazineyi birilerine peşkeş çekecek işlere, milletin kör kuruşuna göz dikenlerin işine yarayacak işlere lütfen imza atmayın. Attınız mı? Keser döner, sap döner, bir gün hesap döner. Bunlar için yarın önümüze gelip ağlayıp sızlamayın.” değerlendirmesinde bulundu.
“Keşke düzelse, biz de size teşekkür etsek”
Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Üyesi ve eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ve AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın “asgari ücret” konusundaki açıklamalarına ilişkin bir soruya Altay, “Bu arkadaşlarıma bir tavsiye, ben onlardan siyasette tecrübeliyim, bu tür konularda halkın sempatisini kazanacağız diye Erdoğan’dan sinyal almadan böyle vaatler verirlerse sonra yarın Erdoğan’a gidip görevden aflarını istemek zorunda kalabilirler.” yanıtını verdi.
Asgari ücretin güncellenmesi gerektiğini anlatan Altay, “Bir düzenlemeye kesinlikle ihtiyaç var. Bu 4 bin 253 lira 1 Ocak’ta açlık sınırının üstündeydi. Şimdi asgari ücret açlık sınırının altında.” dedi.
Vatandaştan gelen tepkiler üzerine düzeltileceğinin söylendiğini aktaran Altay, “O konular sizi aşar, boyunuzdan büyük laf etmeyin. Keşke düzelse, biz de size teşekkür etsek.” ifadelerini kullandı.
Merkez Bankasının ekonomik sürece bir dahli kalmadığını ileri süren Altay, “Merkez Bankası, kanunda yazılı görevlerin tümünü sorgusuz sualsiz Recep Tayyip Erdoğan’a terk etti. Merkez Bankası kağıt üstünde, rezervi de yok zaten. Rezervi de swaplardan dolayı kağıt üstünde. Merkez Bankasının kasasında 1 doları yok. Böyle Merkez Bankası olsa ne olur olmasa ne olur? Emir komutayla Merkez Bankası çalıştırılır mı?” diye sordu.
Özellikle ekonomi ile ilgili gelişmeler trajikomedi. Nureddin Nebati, yabancılara ‘bürokrasiyi alaşağı ederiz, tek adam rejimi var, merak etmeyin’ dedi. Tabi Sayın Erdoğan durur mu? Dün milletvekillerine kahvaltı vermiş, tam olarak şöyle demiş: ‘Biz yıka yıka geldik, siz de yıkın.’ Neyi yıka yıka geldin sen? Hiçbir şeyi yıkamazsın, örselersin. Ama devletin geleneklerini yıkmak senin boyunu aşar. Yıkma yap. Kurum ve kuralları yok saydın, ne oldu? Ekonomiyi batırdın, adaleti bitirdin, huzuru bozdun. 5 milyon sığınmacıyı Türkiye’nin mahallelerine, sokaklarına doldurdun; huzur kalmadı. Her parkta, her bahçede, anneler babalar uyuşturucu ile mücadele ediyor. Yıka yıka geldiğin, bugünden dolayı. Yıka yıka geldin, milleti kuru ekmeğe mahkum ettin. Senin Türkiye’yi getirdiğin nokta bu. Kurum, kural tanımamak, hukuku hiçe saymak diktatörlere özgü bir tutum ve davranış şeklidir. Sana diktatör deyince kızıyorsun. Sen buz gibi, bal gibi diktatörsün. Neyi yıkacaksın? Yıkmak yok. Yarın ağlayıp sızlamayın. Devleti zarar ettirecek işlere, milletin kör kuruşuna göz koyacak işlere imza atmayın. Keser döner sap döner. Erdoğan şikayet edecekse, kendi etrafını çeviren dalkavuklardan, üç beş maaş alan ehliyetsiz, liyakatsiz ekipten şikayet etsin.
Bir ambulans tartışması var. ‘Bizden önce doğru düzgün ambulans yoktu’ demeyi becermiş. Pes ettim, dedim ki pes. Şaşırmadım çünkü, ‘bizden önce buzdolabı yoktu, havalimanı yoktu, üniversite yoktu’ diyebildi. Baktırdım. Türkiye 69-70 milyon iken Türkiye’nin 3 bin 700 ambulansı varmış. Şimdi 85 milyon, şu anda da 6 bin 700 ambulansı var. Bir artış var olağan. Mesele şu. ‘Bizden önce ambulans yoktu.’ Doğru Erdoğan. ‘Senden önce biz milletçe mağaralarda yaşıyorduk.’ Bunu söylememizi bekliyor herhalde; ‘Erdoğan bizi çıkardı, giydirdi, ceketimizi, pantolonumuzu, kravatımızı; evler yaptı, binalar yaptı, üniversiteler yaptı, hastaneler yaptı, bizi Erdoğan şehirlileştirdi’ desek, bunu gidip biri söylese, Erdoğan da ‘evet aynen öyle oldu’ der. Kafa bu kafa. Bu nasıl bir kafa? Kendisinden 20 yıl önce yapılmış bir üniversiteyi, havalimanını ‘ben yaptım’ diyebiliyor. Adnan Menderes Havalimanı’nı ben yaptım, dedi. Donduk kaldık. ‘Adnan Menderes Havalimanını ben yaptım’ diyen devlet başkanının hangi söylediğine inanalım? Erdoğan’dan önce bir şeyler yoktu. Ne yoktu? Erdoğan’dan önce şehide ‘kelle’ diyen siyasetçimiz yoktu. Erdoğan’dan önce ‘papaz elbisesi giyerim’ diyen bir başbakanımız yoktu. Erdoğan’dan önce üç dört maaş alınmıyordu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde. Devlet mafya iç içeliği yoktu Erdoğan’dan önce. Millet pazarda çürük domates patates toplamıyordu Erdoğan’dan önce. ‘Çocuğuma pantolan alamadım’ diye babalar intihar etmiyordu, atanmadım diye öğretmenlerimiz canına kıymıyordu Erdoğan’dan önce. 23 milyon icra dosyası yoktu. Çiftçinin traktörü, ahırdaki öküzü haciz edilmiyordu. Erdoğan’dan önce kimse bayat ekmek kuyruğuna girmiyordu. Bu listeyi saysam sabaha kadar sayarım. Ama Erdoğan’dan önce bir şey daha yoktu, siyasette bu kadar yalan yoktu.
“ERDOĞAN’DAN SİNYAL ALMADAN BÖYLE VAATLER VERİRLERSE AFLARINI İSTEYEBİLİRLER”
AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın asgari ücrete yılda iki kez zam getirilmesinin mümkün olup olmadığıyla ilgili soruya “Bu yapılabilir, şu andaki mevzuat gereği yılda bir kez yapılıyor ancak bunu değiştirmek mümkün, zamanı geldiğinde bir yıl geçmesi beklenmeksizin zam yaparız, vatandaşı enflasyona ezdirmeyeceğiz” yanıtını vermesinin anımsatılması üzerine Altay şunları söyledi:
“Bu arkadaşlarıma benden tavsiye, ben tecrübeliyim. Bu tür konularda halkın sempatisini kazanacağız diye Erdoğan’dan sinyal almadan böyle vaatler verirlerse sonra yarın Erdoğan’a gidip görevden aflarını istemek zorunda kalabilirler. Zira reailite bu. Asgari ücret güncellenmeli mi? Sadece asgari ücret değil. İki ayda; ocak, şubat bitti; emeklilerin yüzde 16 kaybı var, daha önümüzde 10 ay var. Kamu çalışanlarının yüzde 10 kaybı var, daha ikinci aydayız. Asgari ücret kafa kafaya geldi, asgari ücret sıfırlandı bundan sonra eksi gelecek. Türkiye’de 1 milyon 265 bin emeklimiz 2 bin 500 liraya geçiniyor. Bunlar taş mı yiyecek? Asgari ücret 1 Ocak’ta açlık sınırı üzerindeydi. Şimdi altında. İktidar partileri sahaya çok gidemiyorlar ama gittiklerinde tepki üzerine ‘düzelteceğiz’ diyorlar ama o konular sizi aşar, boyunuzdan büyük laflar etmeyin. Bu konuya da her konuya olduğu gibi tek adam karar verdiği için dikkatli olsunlar, görevden af dilemek zorunda kalmasınlar.”
Yorumlar kapalı.