Ceylan Ertem’den gündem olan ‘8 Mart’ paylaşımı: ‘Etrafımız isterse öpebilen, isterse kesebilen adamlarla sarıldı…’

Ceylan-Ertem'den-gündem-olan-'8-Mart'-paylaşımı--'Etrafımız-isterse-öpebilen,-isterse-kesebilen-adamlarla-sarıldı...'

Türkiye, bir 8 Mart’ı daha kadın cinayetleri ve sonu gelmeyen erkek şiddeti altında geçiriyor…

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2022’de 334 kadın erkekler tarafından öldürüldü; 245 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.

Erkek şiddetinin önü alınamazken; mahkemelerin verdiği skandal kararlar ve caydırıcı bir ceza politikası yürütülmemesi de sadece ‘yaşamak’ isteyen kadınların tepkisini çekmeye devam ediyor.

CEYLAN ERTEM’DEN ANLAMLI PAYLAŞIM

Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen ve temelinde kadınların hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması bulunan bugün; ünlü isimler de sosyal medya hesaplarından 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mesajları paylaştı.

Bu isimlerden biri de ünlü sanatçı Ceylan Ertem oldu.

“ÇOK KADINLI BİR EVDE BÜYÜDÜM…”

Kişisel Twitter hesabından art arda paylaşımlarda bulunan Ertem, şu ifadeleri kullandı:

Çok kadınlı bir evde büyüdüm. Ağda seansları, bulaşık sıraları, oje kokuları, dikiş makinaları, göbek atmaları, görücü gelmeleri, rimel akmaları, babadan gizli sigaralar, anadan gizli oğlanlarla buluşmalar, dantelleri, örgüleri, kahkahaları, doğruları, hayalleri… İçinde çok şey öğrendim.

Neden baba gelince ayağa kalkılırdı? Neden dede haksız yere kızınca susulurdu? Evden uzun etekle çıkar, sokağın köşesinden dönünce belden kıvırmak marifetiyle etek diz üstüne çıkarılırdı. Görünce şaşırırdım. Bunlar tatlı anılardı o zamanlar, derinini, sebebini düşünmediğim.

Onlarca kadın arkadaşım oldu. Ve onların ilişkilerinde de kıskançlığın çirkin sonuçlarına onlarca kez şahit oldum. Şimdilerin meşhur deyimiyle ‘toksik’ ilişkilere. Kabadayılıklara boyun eğildi, bazen gerekli, hatta doğru sayıldı. ‘Sahiplenilmek’ gurur kaynağımız mıydı? Alkışlandı.

Etrafımız bedenimizi sahiplenen, hak iddia eden, isterse öpebilen isterse kesebilen adamlarla sarıldı.

Ses çıkaran, kapısını açan, savunan, hak arayan kadınlar da var binlerce. Her 8 Mart’ta Taksim’de yürümek ve bugünün önemini vurgulamak isteyen kadın arkadaşlarım ters kelepçelenerek, yine şiddet görerek tutuklanıyor.

Çünkü en büyük kabadayılar, politikacılar diyor ki; aferin tecavüzcü ve katil kardeşim, haydi tahrik indirimi verelim, hatta tecavüzcüsüyle evlensin ve çocuğunu doğursun.

Ses yarışmasına katıldığı için başından vurulan Mutlu Kaya. Bir film öyküsü mü Bergen? Hayır! Bir erkek, boşanma davası açan eşinin yüzüne kezzap döküyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis istemine karşı savcı; ‘canavarca hisle tasarlayarak öldürmeye teşebbüs değil’ diyor.

Müzisyen arkadaşımız,Değer Deniz. Basında şöyle yazıldı; ‘Evinde yalnız yaşayan kadın şarkıcı ölü bulundu’ Evinde yalnız yaşaması, şarkıcı olması, bunu hakettiğinin iması! Tecavüz ve cinayete kurban gitti yerine ‘ölü bulundu.’ Her şey yetmezmiş gibi, ‘habercilerin’ alçaklıkları!

Sadece biz de değil tüm dünyaki kadınlar bu topraklardan geçmeye korkar oldu. Pippa Bacca’yı kim unutabildi? Özgecan, Hande Kader, Münevver Karabulut, Seda Camgöz, Emine Bulut, Pınar Gültekin…  Unutulacak, alışılacak şeyler değil.

Kadın cinayetleri politiktir. Kadın değil, insan. Eksik etek değil, özgür çiçek. 8 Mart’ları kutlamanın en zor olduğu coğrafyalardan birindeyiz. Birbirimize ihtiyacımız var. Asla yalnız yürümeyeceğiz!

Son olarak lütfen takip edin ve destek olun;

@KadinCinayeti

@morcativakfi

@kadinmeclisleri

Exit mobile version