Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabından uyarlanan ve Kanal D ekranlarına damga vuran trajik dizi Camdaki Kız, reyting rekorları kırmaya devam ediyor.
Oyuncu kadrosuyla da oldukça dikkat çeken dizinin gerçek hayat hikayesi ise sosyal medyada merak konusu oldu. Peki Camdaki Kız hangi kitaptan uyarlama, gerçek hayat hikayesi mi?
İşte merakla izlenilen Camdaki Kız dizisinin kitabının özeti
Nalan, sıcakkanlılığı ile herkesin ilk görüşte sevgisini kazanan, dünyalar güzeli bir genç kadındır. Ailesinin tek çocuğu olduğu için el bebek gül bebek büyütülmüş, hayatını varlık içinde yaşamış ve en iyi okullardan dereceyle mezun olmuştur.
Nalan, Türkiye’nin en büyük oteller zinciri Koroğlu’nun şirketinde mimar olarak çalışırken birden kendisini Sedat Koroğlu’yla evlilik arifesinde bulur. Nalan ve Sedat, geçmişlerinde sakladıkları karanlık sırlardan uzaklaştıklarını düşünerek, umutla bu masalda el ele yürümeye başlasalar da; kısa bir zaman sonra hayatları, gerçek bir karanlığa gömülecektir.
Nalan ve Sedat’in hikayesi aslında temelde, “Doğduğun evde mutlu olmayı öğrenemediysen hayatın başında neyin peşinden koşacaksın” sorusuna odaklanıyor. Nalan’ın doğduğu evde bulamadığı mutluluğu arayışı seyirciyi bambaşka sorgulamalara itmeye hazırlanıyor. Nalan, evinin camından hayatı izleyen genç bir kızdır. 25 yaşında ve mimar olan Nalan’ın yaşamı ilginçtir. Çünkü naif ve çevresindeki herkesten farklı olan Nalan, kötülüğü hiç bilmez ve tamamen iç dünyasında yaşar. Toplum içerisine karışmayı tercih etmeyen Nalan adeta bir fanusun içinde gibi hayatını sürdürür. Tek çocuk olan Nalan aslında oldukça varlıklı bir ailenin kızıdır. Her şeye sahip olmasına rağmen kendi halinde bir hayatı tercih eder.
Maddi olarak sahip olduklarının yanında Nalan ruhen büyük bir yalnızlık içindedir. Aile ilişkileri bir hayli bozuk olan Nalan, annesinin bütün kötü davranışlarını ve soğuk tavırlarını da her daim alttan alarak içine atar. Hikayenin diğer kahramanı ise Sedat’tır. 30’lu yaşlarının başında olan Sedat, Türkiye’nin önde gelen iş insanlarından biri Rafet Koroğlu’nun oğludur. Sedat çocukluğundan beri babasının gölgesi altında kalmıştır. Tek amacı onun gözüne girebilmektir. Ancak bunu hayatı boyunca bir türlü beceremez ve babasının devamlı olarak aşağılamalarına maruz kalır. Sedat dışarıdan oldukça güçlü gözükse de aslında iç dünyasında yarım kalmıştır. Nalan, küçük yaşlarda lüks bir hayat yaşayıp, daha sonra yine zengin ve köklü bir aileye gelin gitmiştir. Bir gün zorla birlikte yaşadığı sevgilisi Hayri tarafından psikiyatri kliniğine getirilir. Hayri, Nalan’a hayatında başkası olduğunu söylemiş, Nalan’ın bütün dünyası başına yıkılmıştır. Sinir krizleri geçiren Nalan, intihar edeceğini söylemeye başlamıştır. Nalan, seanslarda doktora hayatını anlatır ve hikaye başlar. Hayri’yle olan aşkını ve onu bırakmasından ne kadar korktuğunu anlatır.
Nalan bir iç mimardır ve şirketinde çalıştığı zengin iş adamının oğlu Sedat ile evlidir. Kayınvalidesi ve kayınbabası onu her ne kadar desteklese de, kocası Sedat ona sevgi, şefkat gibi duygular vermez. Sedat’ın aklı yalnızca son moda kıyafetler giymekte, markalarda, güzel yerlerde gezmekte, yemekte, lüks arabalara binmekte, arkadaşlarında ve babasından gizli kumar oynamaktadır. Nalan hamileliği ve bebeğini kaybetmesinden sonradepresyona girer ve işten ayrılır. Bu arada hem anne hem de babasını kaybeder. Bir süre sonra kayınbiraderinin desteğiyle toparlanır ve işe döner.
Hem şoförlüğü hem de korumalığını yapması için şirkette çalışan Hayri Nalan’ın yanına geçer. Hayri, Nalan’ı sevmektedir. Hayri, fırsattan istifade onun bu ruh halini de kullanarakelde etmek elinden geleni yapar. Zaten sevgiye, ilgiye oldukça aç olan Nalan da dayanamaz ve bir süre sonra o da Hayri’den etkilenmeye başlar. Ama Nalan, evliyken böyle bir ilişkiiçinde olamayacak kadar erdemli olduğu için kocasından boşanır ve Hayri ile 7 yıl sürecek olan bir aşka başlar.Bu sırada Hayri de evlidir ve üç çocuk babasıdır. Hayri’nin karısı Türkan köyden kuma hayatına alışkın olduğu için Nalanı kabullenir. Nalan da çocukları babasız kalmasın diye Hayri’den boşanmasını isteyemez. Bir gün Hayri karısını ve çocuklarını Nalan’la tanıştırır. Türkan Nalanı çok sever, sürekli kızlarını alıp onu görmeye gider. Ona göre Nalan görgülü, terbiyeli hanım bir kadındır o yüzden bu ilişkiden hiç rahatsız olmaz.Fakir, cahil bir köylü olan Hayri, Nalan’a hayatı boyunca görmediği sevgiyi ve şefkati yaşatır. Hayri kendini bir aşk adamı olarak nitelendirir. Ona göre kalbi o kadar geniştir ki, aynı anda bir sürü kadını sevebilir.
Nalanla ve karısıyla ilişkisi devam ederken bir gün bir meyhanede tanıştığı Laz kızına aşık olur. Bu Laz kızı zengin bir işadamının metresidir. Genç kızlığında öz babası tarafından tecavüze uğramış, sonrasında toplum ve aile tarafından dışlanmıştır. Laz kızı, Hayri’den evlenme sözü alır ve bütün umutlarını Hayri’ye bağlar. Ama Hayri resmi nikahlı evlidir ve karısı Türkan’dan boşanmak istemez. Kız, hem Hayri’yi hem de karısını sürekli tehdit eder. Hayri bir türlü bu işin içinden çıkamaz ve bir gün kendi evinin bahçesinde Laz kızı tarafından bıçaklanarak öldürülür.Hayri’nin ölümü hem kendi ailesini hem de Nalanı perişan eder. Nalan babasından kalan maaşla küçük bir eve yerleşir. Nalan’ın boşanma kararının aksine Hayri eşi Türkan’dan ayrılmaz. Nalan durumu kabul eder ancak bir gün Hayri başka birine aşık olduğunu söyleyerek karşısına çıkar. Nalan bütün bu yaşadıklarından sonra Gülseren Budayıcıoğlu’nun kliniğinin kapısını çalar.Nalan, bu durumdan doktorun yardımlarıyla kurtulmaya çalışır. Daha sonra, gittiği bir resim atölyesindeki hocasının hiç görmediği babası olduğunu öğrenir. Babası Nalan’dan af diler ve bir gün çok kıymetli eserlerini ona bırakarak birden ortadan kaybolur. Nalan, artık dayanamaz ve hayatına yeni bir perde açmaya karar verir.
Psikoloğa geldiğinde Nalan sevgilisi Hayri ile birlikte yaşamaktadır ama sevgilisinin onu terk edeceğinden çok korkmaktadır. Hayri de artık bu ilişkiden ve Nalan’ın sürekli kendisini terk etmemesi için yalvarmasından sıkılmıştır. Üstelik zaten başka bir kadınla, Türkan’la evlidir ve ondan çocukları da vardır. Türkan bu evlilikten haberdardır ve hiç de itiraz etmez. Ona göre Nalan, bilgili ve görgülü bir kadındır ve hatta bazen çocuklarını da alarak Nalan’ı ziyaret eder. Aslında tanıştıklarında Nalan’ın şoförlüğünü yapmakta olan Hayri ise birden fazla kadını aynı anda idare edebileceğine dair kendine güvenir. Türkan’dan boşanmaz istemez ve Nalan’dan da çok sıkılmıştır.
Nalan seanslara geldikçe geçmişindeki bazı sırlar açığa çıkmaya başlar. İlk olarak çok zengin bir ailede büyüdüğünü anlatır. Ama zamanla ortaya çıkar ki Nalan anne ve babası tarafından değil anneannesi ve dedesi tarafından büyütülmüştür. Camdaki Kız romanının kahramanının geçmişinde ensest bir ilişki yatmaktadır. Annesi küçükken ağabeyi tarafından tecavüze uğramış ve Nalan’a hamile kalmıştır. Annesi onun doğumu sırasında hayatını kaybeder. Anneanne ve dedesi ise bu korkunç olayın ardından içine kapanır ve Nalan hiç sevgi ve yakınlık görmeden büyür. Şimdi yaşadığı pek çok sorun da çok problemli ve yalnız geçen çocukluğunda yatmaktadır. Nalan doktor hanımın yanına geldikçe bütün hayat hikayesini anlatmaya devam eder. Ama Nalan böyle bir ayrılığı kaldırabilecek durumda değildir.
Çok yalnız ve sevgisiz büyüyen Nalan büyüdüğünde başarılı bir iç mimar olmuştur. Ama ne hayatına sahip çıkacak ne de kendisine sevebileceği birisini seçecek kadar güvenir. Anneanne ve dedesi, onu layık buldukları yine çok zengin bir ailenin çocuğu olan Sedat’la evlenmesi konusunda ikna eder. Camdaki Kız romanının başkahramanı aradığı mutluluğu evliliğinde de bulamaz. Sedat lüks düşkünü, pahalı kıyafetler ve arabalar peşinde olan kumarbaz birisidir. Nalan’la hiç ilgilenmez ve genç kadın evliliğinde de hiç ilgi ve sevgi bulmaz. Kayınpederi ve kaynanası onunla yakından ilgilense de evliliği hiç iyi gitmez. Bir süre sonra hamile kalır ama bebeğini doğmadan kaybeder. Bu olay kendisini daha da yıkar ve iyice içine kapanır. Uzun süre bunalımda kaldıktan sonra kayınbiraderi toparlanmasına yardımcı olur ve iç mimarlığa geri dönmesini sağlar. Yanına da hem koruma hem de şoför olarak Hayri’yi verir.
Doktora geldiği sırada Nalan ve Hayri yedi yıldır birliktedir. Ama Hayri artık bir Laz kızına âşık olmuştur. Hem karısını hem de Nalan’ı aldatmakta ve artık onunla birlikte olmak istemektedir. Aslında halen karısından ayrılmak istemez ama artık Nalan’la birlikte olmak istemediğini söyler. Nalan ise bu ayrılığı kaldıracak durumda değildir ve onu terk etmesin diye Hayri’nin ayaklarına kapanır. Hayri kendisini toparlaması için onu doktora getirir ve Camdaki Kız da Nalan’ın doktora gelmesi ile birlikte başlar.
Camdaki Kız romanında Gülseren Budayıcıoğlu’nun en çok anlatmak istediği konu bir insanın çocukluğundaki eksiklikleri kapatmanın çok zor olduğudur. Nalan’ın çocuklukta yaşadığı yoksunluklar katlanarak artmış ve kendisini çok zor bir durumda bırakmıştır. Hayri ‘siz yapamayacağını ve o giderse kendisini bir daha toparlayamayacağını düşünür. Hayri de bu durumdan çok yorulmuştur ve ona göre artık bu ilişkiye bir son vermenin zamanı gelmiştir. Nalan ise kendi sorunları çözebilecek hatta fark edebilecek durumda bile değildir. Hayri de giderse kendisini iyice çaresiz ve yapayalnız hissetmekten korkar ve ona sürekli kendisini terk etmemesi için yalvarır.
Camdaki Kız romanındaki dönüm noktalarından birisi de Hayri’nin ölümüdür. Nalan’dan ayrılmak isteyen Hayri bir süre sonra Laz kızından da sıkılır ve eski karısının yanına dönmeye karar verir. Daha doğrusu artık ne Nalan’la ne de Laz kızıyla birlikte olmak istemez. Ama Laz kızı ayrılmak değil evlenmek ister. Bir gün bahçede tartışırlarken Hayri Laz kızı tarafından bıçaklanır. Hayri bu olay sırasında hayatını kaybeder. Nalan ise bu durumdan en çok etkilenen kişidir. Karısı Türkan’dan daha çok etkilenir ve artık hayatta kalamayacağını düşünür. Bu sırada seanslara da devam eder ve doktor hanım sayesinde kendisini anlatmaya ve sorunlarını çözmeye her gün biraz daha yaklaşır.
Nalan bu olayı unutarak hayata devam etmek için çabalar. Bu çabasında seansların da büyük bir katkısı olur. Son olarak bir resim kursuna yazılmaya karar verir. Bu resim kursu Camdaki Kız romanındaki hikâyenin de bir anlamda son mekânı olur. Çünkü aslında resim hocası Nalan’ın hiç tanımadığı babasıdır. Babası yaptıklarından ve Nalan’ın çektiklerinden dolayı kendisini affetmesini ister. Bütün resimlerini ona bırakarak ortadan yok olur. Nalan ise son bir gayretle ayağa kalkmaya ve hayatına sahip çıkmaya karar verir.
Nalan uzun süren seansların sonunda kendisini daha iyi hissetmeye başlar. Hayri’nin ölümü ve hayatındaki diğer olumsuz noktaları yavaş yavaş kabullenip unutmaya başlar. Camdaki Kız bir anlamda Nalan’ın toparlanma ve hayata dönme hikayesidir. Babasının af dilemesi de bu toparlanma sürecine katkıda bulunur. Nalan’ın geçmişi ile yüzleşmesi çok uzun sürmüştür. Camdaki Kız romanında bir kez daha açığa çıkmıştır ki maddi durumu çok iyi olan ve çok güzel evlerde büyüyen insanlar bile arkasında pek çok sorun bırakmaktadır. Asıl önemli olan ise sorunların kökeninin tam olarak bilinmemesidir. Hastaların sürekli bunları görmezden gelmeye ve unutmaya çalışmasıdır.
Yorumlar kapalı.