Bel ağrısının toplumlarda çok sık görülen bir durum olduğunun ve insanların yaklaşık yüzde 60-80’inin bel ağrısından muzdarip olduğunun altını çizen Doç. Dr. Özkan Özger, “İnsanların yüzde 35’i, hayatları boyunca en az bir kez siyatik ağrısı yaşar. Bel fıtığı olan hastaların yüzde 10’unda ise cerrahi müdahale gerekebilir. Bu nedenle bel ağrısı ve bel fıtığı toplum için büyük bir sorundur” diye konuştu.
BACAKLARA YAYILAN AĞRIYA NEDEN OLUYOR
Omurlar arasındaki diskin yırtılması sonrasında belde ağrı oluşabileceğini ve sonrasında ağrının bacaklara yayılabileceğini belirten Doç. Dr. Özkan Özger, “Rahatsızlığın seviyesine bağlı olarak bacaklarda ve ayaklarda uyuşma, ağrı ve güçsüzlük vardır. Ağrı hareket ile artar. İlerlemiş vakalarda ‘kauda equina sendromu’ dediğimiz tablonun gelişmesiyle birlikte idrar ve dışkı kaçırma ve cinsel fonksiyon bozuklukları görülebilir” ifadelerini kullandı.
OBEZİTE, BEL FITIĞI RİSKİNİ ARTTIRIYOR
Obez kişilerde bel fıtığı görülme riskinin normal vücut ağırlığına sahip kişilere nazaran daha fazla olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Özkan Özger, “Maalesef obez hastalarda tedavi süreci obez olmayan hastalara göre daha zor gerçekleşmektedir. Ayrıca gebelik döneminde alınan aşırı kiloların etkisiyle bel omurlarının üzerinde artan basınca bağlı olarak bu dönemde de bel fıtığı rahatsızlığı oluşması mümkündür” dedi.
ÇALIŞMA HAYATINI OLUMSUZ ETKİLİYOR
Bel fıtığı rahatsızlığının çalışma hayatını da olumsuz yönde etkilediğine ve hastaların işgücü kaybı yaşayabildiğine değinen Doç. Dr. Özkan Özger, şu bilgileri paylaştı:
“Özellikle yük taşınmasını gerektiren meslek gruplarında bu rahatsızlığının görülme olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle söz konusu mesleklere mensup kişiler özellikle yük kaldırırken uygun şekilde hareket etmelidir. Doğru kaldırma teknikleri kullanılarak omurlar arasındaki disklerin zarar görmesinin önüne geçilmelidir. Uzun süre oturmayı gerektiren işlerde ise işin özelliğine uygun pozisyonda oturmak gerekir. Ayrıca uzun süreli oturma sonrasında esneme egzersizleri yapmak da bel fıtığının önüne geçmek açısından büyük önem taşır.”
TIBBI TEDAVİDE AMAÇ AĞRI KONTROLÜ
Bel fıtığının neden olduğu ağrının giderilmesi ile ilgili bilgiler veren Doç. Dr. Özkan Özger sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bel fıtığı şikâyeti ile başvuran hastalar için tıbbi veya cerrahi tedavi seçeneklerinden biri tercih edilebilir. Tıbbi tedavide hedef ağrı kontrolünün sağlanmasıdır. Ağrı, tıbbi tedavi ve beraberinde uygulanan fizik tedavi ile altı hafta içinde iyileşir. Ağrı için epidural steroid enjeksiyonlar da denenebilir. Şiddetli ve uzun süreli ağrı, nörolojik defisit ve hasta tercihleri ise ameliyat gerektirebilir.”
CERRAHİDE ALTIN STANDART MİKRODİSKEKTOMİ
Bel fıtığında cerrahi tedaviyle da olumlu sonuçlar elde edilebildiğini belirten Doç. Dr. Özkan Özger, cerrahi tedavi seçeneklerinden biri olan lomber mikrodiskektomi hakkında şu bilgileri paylaştı:
“Uzun yıllardır kullanılan bu yöntem, fıtıklaşmış bir diskin sinir köküne baskı yapan hasarlı kısmının mikroskop altında cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Son yıllarda beyin ve sinir cerrahları bu yöntemde büyük deneyim kazanmıştır. Lomber mikrodiskektomi sonrası hastaların yüzde 60-80’inde tatmin edici sonuçlar elde edilmiştir. Bu yöntem birçok yöntemle karşılaştırılmıştır ve halen tedavide altın standart olarak kabul edilmektedir.”
AYNI GÜN TABURCU OLABİLİRSİNİZ
Lomber mikrodiskektomi operasyonu sonrasında hastanede ve ameliyathanede kalış süresinin kısa olduğuna değinen Doç. Dr. Özkan Özger, “Lomber mikrodiskektomi ameliyatı geçiren bir hasta, operasyon sonrasındaki durumuna bağlı olarak aynı gün ya da ertesi gün taburcu edilebilir. Klinik olarak tatmin edici sonuçlar alınması ve komplikasyon oranlarının düşük olması nedeniyle, lomber mikrodiskektomi, bel fıtığı rahatsızlığı olan uygun hastalarda halen etkili ve güvenli bir tedavi seçeneğidir” diyerek sözlerini noktaladı.