Koronavirüs pandemisi sırasında azınlık karşıtı görüşlerin ve radikal sağ aşırılığın yayılmasına dair Hope not Hate (Nefret Değil Umut), Expo ve Amadeu Antonio Vakfı tarafından hazırlanan bir raporun parçası olarak düzenlenen ankete İsveç, Fransa, Almanya, Birleşik Krallık (BK), Macaristan, Polonya, Hollanda ve İtalya’dan 12 bin kişi katıldı.
Vice’ın haberine göre aşırılık karşıtı çalışmalar yürüten grupların gerçekleştirdiği araştırma, söz konusu 8 ülkede her 4 kişiden birinin Müslümanlara duygularının çok olumsuz seviyede olduğunu gösterdi.
Macaristan, ankete katılan ülkeler arasında azınlıklara karşı en düşmanca görüşe sahip ülke oldu: Rapor, bu ülkedeki katılımcıların yüzde 60’ının göçmenlere karşı çok ya da epey olumsuz görüşlere sahip olduğunu ve ülkede yaşayan Müslümanların toplam nüfusun sadece yüzde 0,4’üne karşılık gelmesine rağmen, ankete yanıt verenlerin yüzde 54’ünün Müslümanlara karşı benzer hisler taşıdığını ortaya koydu.
Araştırmaya konu olan Avrupa ülkeleri arasında göçmen ve Müslüman karşıtı görüşlerin en düşük olduğu yer BK oldu. Ancak burada da göçmenlere (yüzde 30) ve Müslümanlara (yüzde 26) karşı olumsuz görüş bildirenlerin sayısı dikkat çekici oranlara ulaştı.
Araştırmacılar ayrıca, Avrupa’da radikal sağın göçmen karşıtlığı meselesinde sarıldığı ve büyük çapta çürütülmüş “Büyük Yer Değiştirme Teorisi” (Grand Replacement Theory) adlı komplo teorisinin çeşitli seviyelerde destek bulduğu sonucuna vardı.
BK’de bu teoriye destek yüzde 16’ı bulurken, İtalya’da katılımcıların yüzde 39’u ve Macaristan’da yüzde 40’ı teorinin kesinlikle ya da muhtemelen doğru olduğu yönünde görüş bildirdi.
Öte yandan ankete katılanların Siyahilerin Hayatı Önemlidir (BLM) hareketine bakış açılarının genelde olumlu olduğu gözlendi. Siyahi harekete sempati duyma açısından Almanya (yüzde 52) başı çekerken, onu İsveç (yüzde 51) ve BK (yüzde 51) izledi.
Çalışmalarıyla ilgili değerlendirmede bulunan Hope not Hate CEO’su Nick Lowles şunları söyledi:
Koronavirüs salgını tüm Avrupa’yı kasıp kavururken bazı radikal ve aşırı sağ grupların ilerleme gösterdiğini, bazılarınınsa bocaladığını görüyoruz.
Avrupa düzeyinde, çoğu antisemitik köklere sahip olan komplo teorilerinin popülerlik kazandığı ve radikal sağ terörde devam eden artışa, yükselen bir ırksal milliyetçiliğin eşlik ettiği açık. Nefret ideolojileri daha önce hiç olmadığı kadar uluslararası bir hal aldı, dolayısıyla buna karşı koymak da uluslararası düzeyde olmalı.”
Yorumlar kapalı.