Türkiye’den Almanya’ya gri pasaportla (hizmet pasaportu) giden 45 kişiden 43’ünün dönmediğinin anlaşılması üzerine başlayan tartışmalar sürerken, Habertürk gazetesi yazarı Sevilay Yılman bu yöntemle gidenlerden biri olan H.B. ile konuştu.
Yılman’ın aktardığına göre H.B., Bingöl’de yaşayan herkesin bu yolla Almanya’ya gidildiğini bildiğini söyledi. “Yeter ki 6 bin euro’nuz olsun” diyen H.B., daha yüksek rakamların telaffuz edildiğinin hatırlatılması üzerine “Doğru. 20 bin euro’yu veren kek de var. Benden de önce 10 bin istediler. Dedim benim hepi topu 6 binim var. Başka da verecek param yok. Eli mahkum kabul ettiler” ifadesini kullandı.
H.B., kendisine “Nüfus cüzdanınla parayı getir, gerisini bize bırak” dendiğini belirterek “Öyle de oldu. Parayı götürdüm söyledikleri emanetçi adrese. 15 gün sonra gri pasaport elimdeydi” bilgisini verdi.
Kamuoyunun Almanya’ya giden kişilerin sayısının 45-50 sandığını vurgulayan H.B. bunun yanlış bir bilgi olduğunu söyledi. H.B., “Sırf bizim Bingöl’den benim tanıdığım, burada hala görüştüğüm 150 kişi var. 2019-2020 yılları arasında Bingöl’den en az 450-500 kişi böyle çıkarıldı. Bu işin merkezi de Bingöl’dür. Siz oraya iyice bir bakın bence” diye konuştu.
Bu işin esas mimarının, Yılman’ın yazdığı gibi Ali Ayrancı olduğunu iddia eden H.B., “Bingöllüdür kendisi ve çevresi çok geniştir. Eli kolu çok uzun bir vatandaştır… Bir de Sedat diye biri var. Soyadını bilmiyorum ama İstanbul’da yine Bingöllü biri” dedi.
Devamında Yılman’ın yönelttiği sorular ve H.B.’nin bunlara verdiği yanıtlar şöyle:
– Giderken hiç sorun yaşadınız mı yolda?
Hiçbir sorun yaşamadık. Otobüsten inmedik bile. Geliyorlardı alıyorlardı pasaportları elimizden. Götürüp damga vurduruyorlardı. Tekrar yola devam ediyorduk…
Ne oldu peki pasaportun? Ne yaptın?
Geri verdik. Teslimat bittiği anda elimizden aldılar. Zaten şart oydu. Varır varmaz vereceksiniz pasaportları diye…
– Şimdi pasaport yok ne yapıyorsun peki? Orada hangi kimliğini kullanıyorsun?
Bir kimlik kullanmama gerek yok. Kimse bilmiyor ki benim burada olduğumu. Almanya benden habersiz.
‘Kaçak gibi yaşamıyorum, geziyorum da, dolaşıyorum da’
– Nasıl yaşıyorsun peki? Kaçak olarak zor olmuyor mu?
Valla zor olmuyor. Kaçak gibi yaşamıyorum. Geziyorum da, dolaşıyorum da… Kimse sormuyor ki bana sen kimsin, nesin diye… Bir bekar evinde kalıyorum arkadaşlarla. İnşaatlarda çalışıyorum. Bir sorun yaşamıyorum şu anda….
– Ama bir gün yaşayacaksın illa ki…
O zaman da Allah büyüktür. Başımızın çaresine bakarız inşallah…
‘Gelenlerin çoğu iltica miltica edemiyor’
– Çoğu insan iltica etmiş deniliyor. Sen niye etmedin?
O çok doğru bir bilgi değil. Başvuranlar oldu evet ama Almanya olumlu cevap vermedi daha. Çünkü ne diye gidip iltica edeceğim. Dese ki sen niye geldin buraya… Desem; ‘Siyasiyim… Ülkemde baskı görüyorum’ filan. İnanır mı Almanya? Demez mi; ‘Kardeşim gri pasaportla girişin var senin. Madem ülkende baskı görüyordun, zulmediyorlardı. Nasıl aldın bu gri pasaportu?’ O yalan ablacığım. Gelenlerin çoğu iltica miltica edemiyor. Kaçak yaşıyoruz hepimiz.
– Peki siyasi bir tarafın var mı?
Hiç öyle bir tarafım yok ablacığım. Ben ekmeğimin derdinde bir insanım. Buraya da ekmeğimi kazanmak için geldim. Allah’a çok şükür memnunum da. İyi kötü kazanıyorum. Bir oğlum var Bingöl’de. Ona rahat rahat bakıyorum. Ama adımı yazmayın lütfen. Kendim için korkmuyorum. Ailem orada. Oğlum var. Onların başına bir şey gelmesin…
– Ne yapacaksın bundan sonra peki?
Valla bir şey yapmayacağım… Gittiği yere kadar böyle götüreceğim… Yakalanana kadar artık…
‘Bak düşün burada her gün et yiyorum’
– Memnun musun peki? Pişmanlık duyuyor musun?
Niye pişman olayım ki? Burada her şey var. Orada iş yoktu, güç yoktu. Açtım yav. Bak düşün burada her gün et yiyorum. Ben orada et yiyemiyordum. Eşim vefat etti. Bir tane oğlum var. Onu mutlu edecek kadar para kazandıktan sonra gerisi önemli değil…
– Peki Almanya’daki kontaklar kim?
Her şehirde ayrı bir kontakları var. Bir kişi değil ki! Siz bir tanesini yazdınız. Ersin Kilit. Ondan başka bir sürü isim var. Uyduruk şirketler kurmuşlar burada. Onlar üzerinden davet yaptırıyorlar. Diyorlar ki; ‘Gelenlerin tüm masraflarını bu şirket karşılayacak’ Belediyeye veriyor listeyi. Belediye de görevli diye müracaat ediyor valiliğe. Alıyor gri pasaportu. Mis gibi. Hiç sorun yaşanmadan getiriyor seni…
‘Benim ne suçum var, böyle bir olanak sunulmuş, bunu kullanmışım’
– Evet mis gibi de… Ama bu büyük suç sonuçta…
Benim ne suçum var? Ben bana böyle bir olanak sunulmuş bunu kullanmışım. Kime deseler seni bu yolla Avrupa’ya götüreceğiz. Kim yok der? Haftada 3 ya da 4 otobüs geliyor. Düşünün…
– Hala gelen var mı?
Kesildi son dönemde ama Kovid yüzünden. En son geçen Eylül’de geldi birkaç otobüs. Araya salgın girdi diye durdu yoksa çok güzel bir yöntem bulmuş adamlar. Tıkır tıkır işliyordu…
‘Ben FETÖ METÖ bilmem kardeşim’
– Benim anladığım kadarıyla bu yolla giden 1000’in de üzerinde…
Ne 1000’i hanımefendi? Ne 1000’i… Diyorum ya! Sırf Bingöl’den 450-500 kişi geldi. Yalnız sizden bir ricada bulunacağım. Bazı yerlerde gördüm diyorlar ki; FETÖ’cüleri kaçırmışlar… Bu benim çok zoruma gitti. Ondan zaten size ulaşmak istedim. Ben FETÖ METÖ bilmem kardeşim. 5 vakit namaz kılan Müslüman bir insanım. Ben devletçi bir insanım. Ülkemi seviyorum. Ben buraya hain olduğum için falan gelmedim.
Ekmek param için geldim. Çalışmaya geldim. Keşke böyle bir şeye mecbur kalmış olmasaydım ama kimse bizi FETÖ METÖ ya da PKK MKK diye konuşmasın. Öyle bir şey olsaydık devletin GBT soruşturmasından temiz çıkar mıydık? Bize gri pasaport verilir miydi? Arkamızdan böyle konuşulması çok ayıptır. Ne FETÖ bilirim ben ne PKK şu bu. Benim bir bildiğim ekmek parasıdır…
Yorumlar kapalı.