Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) Toplantısı devam ederken, basın toplantısı düzenleyen Çelik, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ABD Başkanı Joe Biden ile Afgan göçmenler konusunda anlaştığına dair iddiaları yalanladı.
Muhalefetin Suriyeli sığınmacılarla ilgili açıklamalarını eleştiren Çelik, şu ifadeleri kullandı:
“Diyorlar ki ‘Biz iktidara gelirsek bunları konuşarak göndereceğiz.’ Yani şimdi bir iddiada bulunulur da bunların altını dolduracak üç tane cümle koyulur. Ortaya çıkan zorunluluklar, ortaya çıkan tablo, Suriye’deki iç savaş bütün bunları hiçbirini değerlendirmeyeceksin, ondan sonra ‘bunları göndereceğiz’ diyeceksin. Bunları değerlendirmeden gönderirsen ne olur? CHP’nin, geçmişte yaptığı ve çok acı sonuçlara yol açan Boraltan Köprüsü hadisesini hatırlaması lazım. 1945 yılında 146 Azeri aydın, Stalin zulmünden kaçıp Türkiye’ye gelmişti. Komünistler tarafından işgal edilen Azerbaycan’da bu rejimi kabul etmeyen aydınlar, kendi ana yurdu ve kardeş ülke bildikleri Türkiye’ye sığınmışlardı. Stalin, Azerbaycanlı kardeşlerimizin Türkiye’den iadesini istedi. O zaman CHP hükümeti hiç çekinmeden Azerbaycanlı kardeşlerimizi trenlere doldurarak Kars hududundan Boraltan Köprüsünde Ruslara teslim etti. Ve sonuçta ne oldu, teslim edilir edilmez bunlar kurşuna dizildi. Bir insan bir mesele hakkında konuşurken biraz tarihi perspektife bakacak, biraz sorumluluk duyacak.”
Türkiye’de mülteci düşmanlığına da Türkiye’nin demografik yapısıyla ilgili bir tehdit oluşmasına da izin vermeyeceklerini vurgulayan Çelik, “Birilerinin Türkiye’yi göçmen kampı ya da toplama kampı gibi görme arzuları ya da yaklaşımları varsa onlara bu stratejilerini aynen iade ederiz. Türkiye, hiç kimsenin göçmen kampı değildir, egemen ve onurlu bir devlettir. Asil bir millet burada ölümden kaçanlara misafirperverlik yapıyor.” diye konuştu.
Göçmenlerle ilgili bazı sıkıntı ve sorunların olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:
“Bunu yönetecek kapasiteler ve kurumlar da var. Türkiye’nin bundan sonra bir kişilik dahi göçmen yükünü kaldıracak bir kapasitesi yoktur. Türkiye, üstüne düşen sorumluluğu hem onurlu bir devlet olarak hem de insanlık adına yapmıştır. Dolayısıyla birileri ‘Ben Türkiye ile böyle bir anlaşma yaparım, Türkiye’ye maddi yardım yaparım, bana gelecek yükü buradan engellerim’ gibi şeyler söylüyorsa bu söz konusu olmayacaktır. Zaten Avrupa Birliği yapılmış göçmen anlaşmasını doğru dürüst hayata geçirmemiş ki yeni bir öneride bulunmakla ilgili söyleyeceği bir şeyi olsun. Siz üstünüze düşeni yapmazsanız, sizin adına Türkiye’nin yapmasını beklemeyin. Suriye içinde oluşturulmuş bölgelere gitmek isteyenlerin gönderilme süreci de aynı dinamizmle sürdürülmektedir. Hem insanların canını korumak hem de bu stratejileri geliştirerek, Türkiye’nin üzerindeki demografik yükü almak şeklinde kapsamlı bir stratejiyle yürümek zorundayız.”
“CHP’nin hafızasını siyasi bir arızaya dönüştürmüş durumda”
AK Parti Sözcüsü Çelik, İngiltere basınında yer alan Afgan mülteciler için Türkiye’de iltica başvuru merkezi kurulması konusunda plan yapıldığı yönündeki haberler ve muhalefetin bu iddiaları gündeme getirmesini de bir soruya karşılık şöyle değerlendirdi:
“İngiliz Dışişleri Bakanı bile ‘Türkiye’de bir mülteci merkezi kuracağız’ diye bir şey dememiş. Bir gazeteye beyanat veriyor. Gazetedekiler bakanın söylemediği bir şeyi çıkarıyorlar. ‘Tahminen bunu söylüyordur’ diyerek. Ondan sonra ‘Türkiye’de ve Pakistan’da mülteci noktaları kurulacak’ diye bir habere dönüştürülüyor. Arkası nedir, önü nedir, orijinal metinde ne var? Hiç ona bile bakmadan, ‘Sevgili halkım ben bugün de sizi gelişmelerden bilgilendireyim’ diye tweet atıyor. CHP’nin hafızasını siyasi bir arızaya dönüştürmüş durumda. Bir kerecik olsun bu yalan haberlere karşı Türkiye’nin yapacağı açıklamayı beklesinler. Bunu yapmak yerine sürekli olarak yabancı birisi Türkiye aleyhine bir şey söylemişse hele Cumhurbaşkanımız aleyhine söylemişse otomatikman kabul ediyorlar ve oradan bir siyaset oluşturmaya çalışıyorlar. Her defa bu yalan, yıkım siyaseti gerçeğin duvarına çarpıp paramparça oluyor.”
“Milli Savunma Bakanımızın açıklamasının yanlış şekilde yansıtıldığını gördük”
AK Parti Sözcüsü Çelik, bir başka soru üzerine, Afganistan’da Türk askerinin varlığına ilişkin tezkere konusunun MKYK’da gündeme gelmediğini dile getirdi.
Çelik, “Milli Savunma Bakanımızın açıklamasının bazı yerlerde yanlış şekilde yansıtıldığını gördük. NATO’nun çekilmesinden sonra Türk askerinin orada bulunması gibi bir durum söz konusu olursa, Mehmetçiğin güvenliği esas olmak üzere bütün seçenekler değerlendiriliyor. Ancak, kapsayıcı bir temas trafiği neticesinde, hem diplomatik hem askeri olarak tamam denildikten sonra verilecek kararlardır bunlar.” dedi.
Türkiye’deki ilgili kurumların kararlarını olgunlaştırdığını ve bunu Cumhurbaşkanlığı makamına arz ettiklerini belirten Çelik, “Kurumların değerlendirmeleriyle birlikte ortak akılla bu karar ortaya çıkacaktır. Bu çerçevede bu çekilme olduktan sonra Türk askeri varlığının orada olmasıyla ilgili prensip olarak bu karar verilirse, hukuki ve teknik olarak bir tezkere söz konusu olacaktır. Bazı arkadaşlarımız, sanki bir tezkere hazırlanıyor ve Meclis’e gönderiliyor gibi algıladılar. Orada ilkesel olarak nasıl bir çerçeve içerisinde hareket edileceğini söylüyor Milli Savunma Bakanımız. Bir tezkereye ihtiyaç olursa Yüce Meclisimize arz edilir.” şeklinde konuştu.
Afganistan’da tahliyeler
Çelik, Afganistan’daki tahliyelerde istenmeyen bazı görüntülere şahit olunduğunu da belirterek, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin ne yapacağıyla ilgili diplomatik ve askeri açıdan geniş bir mutabakatın ortaya çıkması, aynı zamanda uluslararası kurumların destek vermesi halinde Türkiye, Kabil Havalimanı başta olmak üzere bu konuları değerlendirecektir. Kabil Havalimanı da işlemezse Afganistan’ı daha da dünyadan koparacak bir takım gelişmelerin ortaya çıkacağını öngörüyoruz. Afgan halkıyla olan tarihi bağlarımız, oradan karşı karşıya kaldığımız göç baskısı, uyuşturucu trafiği vesaire o bölgenin mümkün olduğunca istikrarlı olması önemlidir. Ancak, hiçbir şekilde bir mutabakat ortaya çıkmadan illa yapacağız dediğimiz bir konu değildir.”