İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısındaki görülen 72. duruşmaya tutuksuz sanık ‘Cinsel istismar’ ve ‘Terör örgütü üyeliği’ suçundan yargılanan S.S.T. ile taraf avukatları katıldı. Sanık S.S.T.’nin baskı altında olmadan kendini rahat ifade etmesi için alınan karar gereği duruşma salonuna diğer sanıklar ve izleyiciler alınmadı.
‘Kadınlara öncelik veriliyordu’
Ankara’da üniversite okurken 2001 yılında Oktar grubuyla bir kişi aracılığıyla tanıştığını ifade eden S.S.T. “Bana Harun Yahya kitapları okumamı tavsiye etti. Ben kitapları okuyarak bu grupla yakınlaştım. Harun Yahya kitapçıklarını Ankara’da dağıtmaya başladım, İbrahim Tuncer ile temas halindeydik. 2003 yılları arasında dini tebliğ olayı çok gündemdeydi. ‘Dini tebliğ etmemiz lazım’ diyorlardı ve bayanlara öncelik veriyorlardı” dedi.
‘Kızı erkekler grubuyla tanıştırmam gerektiğini söylediler’
Örgütün kendilerine kadınlarla tanışmaları gerektiğini ve dini kadınlara tebliğ etmeleri gerektiğini söylediklerini belirten tutuksuz sanık “O zamanlar dini tebliğ etmek aklımızda. Camide bir kadının telefonunu aldım, bir yandan kız arkadaşım oldu bir yandan da dini tebliğ ediyordum. Adnan Oktar’ı çok övüyorlardı bana. Dini tebliğ etmem gerektiği söyleniyordu, sonra kitapla yapamayacağımı söylediler. Kızlı erkeklerden oluşan kardeşler grubuyla tanıştırmamı söylediler. Biz de Oktar’a biat ettiğimiz için o zamanlar dediklerini yapıyordum” şeklinde beyanda bulundu.
‘Turnike sisteminden haberim yoktu’
Örgüte dini amaçlarla girdiğini yineleyen sanık “Benim turnike sisteminden haberim yoktu. Kız arkadaşımın zamanla üzerine düştüler. Kızın İstanbul’a gidip Oktar’la ve Bora Yıldız’la görüşmesini istediler ama ‘Örgüt isterse fiziksel temasa da başvurabilirler. Kız seni ararsa da açma’ dediler. Benim içim içimi yedi o zaman. Sonradan öğrendim ki Bora Yıldız kızla cinsel temasta bulunmuş, daha sonrasında Oktar’a götürmüşler. Beni kızdan uzaklaştırıp ‘Artık kardeşlerle görüşüyor’ dediler. Birisi kızla özel bir yakınlaşma yaşıyorsa, örgüt kızı ondan ayırıyordu. ‘Kızla tek kalma bütün kardeşler görsün’ diyorlardı. Kızı herkesle tanıştırıp ‘turnike’ denen sistemi uyguluyorlardı” dedi.
‘Askerlikten sürekli soğutuyorlardı’
İstanbul’da bir örgüt evine yerleştirildiğini öne süren S.S.T. örgütün kendisini fosil sergisinde çalışmak için işe soktuğunu ve orada dini tebliğlerde bulunmaya devam ettiğini söyledi. S.S.T. askerlik zamanı geldiği zaman ise “Adnan Oktar ‘Sen burada lazımsın. Askerlikten daha önemli işlerimiz var burada. Sen yüksek lisans yap’ dedi. İstanbul Üniversitesi’nde iki defa yüksek lisans yapıp, tez aşamasında bırakıyordum. Bedelli çıkana kadar 5 yıl daha okudum. Askerlikten sürekli soğutuyorlardı bizi” ifadelerini kullandı.
‘Kız arkadaşını turnikeye sokacaksın’ dediler’
Oktar’ın programında kadınların dekolte giyinmesine de değinen sanık “Eskiden bayanların dekoltelerle dini anlatma şekli yoktu, biz o bayanların yanından geçemezdik. Göz göze gelemezdik. O zamanlar bu cemaat çok kapalıydı. Yayınlarda dekolte kıyafetler, danslar yoktu. 2012 yıllarında bayanlar artık ifşa oldu. Ben de kendime ‘Burada ne yapıyorum’ demeye başladım. Mustafa Erol’un ifadesinde bir kız vardı. Sürekli bana ‘Onu turnikeye sokacaksın’ diyorlardı, o benim kız arkadaşımdı. Beni günlerce Oktar çağırdı. Oktar beni aşağılayıp ‘Bu kız turnikeye girecek’ dedi. Ben de bir müddet sonra böyle bir şeyi kaldıramadım” şeklinde beyanda bulundu.
‘Doktorlar ve avukatlar turnike sistemine sokulmuyordu’
Mahkeme Başkanı sanığa turnike sistemine giren kızların olup olmadığını ve sanığın da bu sisteme girip girmediğini sordu. Sanık da “Bu örgüte kız kazandırmak için turnikeye sokmanız gerekiyordu. Evlilik vaadi veriliyordu kızlara, doğacak çocuklarının ismi bile konuluyordu cemaatte. Kız da bunu kabul ederdi ‘Ama sonra örgütten çıkacağız’ derdi. Kız da bunu kabul ederek erkeklerle birlikte oluyordu. Bora Yıldız bu işin başındaydı. Özellikle Oktar ‘Avukatlara ve doktorlara yönelin’ diyordu. ‘Bunlar ileride işimize yarar’ diyorlardı. Oktar ‘Hem sağlık hem hukuki bakımdan güçlü olmamız gerekiyor’ diyordu. Çok güçlü kişileri turnike sistemine dahil etmiyorlardı. Oktar ‘Onu bana getirin. Önemli bir kadın değilse hem tanışın hem de kardeşlerle cinsel anlamda görüştürün’ diyordu” şeklinde cevap verdi.
‘Her gün aynı pastayı yemeyi sever misin?’ derdi’
Sanık turnike sistemiyle ilgili şu detayları anlattı:
“Evde kız arkadaşı olanlar, kızları ikna ettikten sonra kızlar eve kendileri geliyordu. Normal kızlar geliyor önce bel altı olmayan muhabbetler yapılıyordu. Sonra cinsel birliktelik yaşıyordu. Kimse zorla bu işe sokulmuyordu, telkinlerle yapılıyordu. Kızla birlikte olmak için ‘yemek yeme’ kodu kullanılıyordu, bu kodları Adnan Oktar belirlemişti. Gitmeyen kardeşleri ‘Sen eşcinsel misin?’ diye aşağılıyorlardı. O da turnikeye girerdi. Kızlarla ilk dışarıda buluşurlardı. İkinci buluşmada kardeşler anlatılırdı, örgütten bahsedilmezdi ‘Havuzlu evlerimiz var’ denirdi. Üçüncü buluşmada kız eve gelirdi, erkek arkadaşıyla birlikte olurdu. Ciddi ilişkiymiş gibi başlardı, sonra onun tecrübesi artacak ve cinselliğin değerinin olmadığı anlaşılacaktı. Evlenmeden yaşa gör, aklın dışarıda kalmasın mantığı anlatılırdı. ‘Her gün aynı pastayı yemeyi sever misin? Her gün çikolatalı pasta, limonlu pasta yerseniz sıkılırsınız. Bir gün de muzlu pasta, frambuazlı pasta yiyin’ derdi Adnan Oktar. Kızlar kabul ederdi, tabi ki de kabul etmeyen kızlar da vardı. Kızlar hep evlilik istiyordu.”
‘Kız arkadaşımın turnike sistemine girmesine razı değildim’
Örgütten 2014 yılında ayrıldığını itiraf eden sanık “Ayrılırken kız arkadaşıma ‘Ben gidiyorum sen de benimle geliyor musun?’ dedim. O da ayrılmak isteyince ayrılıp Ankara’ya geldik, şimdi de evliyiz. Ben kız arkadaşımın turnikeye girmesine de razı değildim. Razı olmayınca bana ‘Seni kızdan koparırız’ diyorlardı Adnan’ın talimatıyla. Ben de kıza söylüyordum” dedi. Sanık turnike sisteminde iki kadınla birlikte olduğunu söyledi.
Sanığın ifadelerinin bitmesinin ardından çapraz sorgusu yapıldı. Ara kararını açıklayan heyet, duruşmayı 6 Temmuz’da görülmek üzere erteledi.
Yorumlar kapalı.