Gazeteci Fehmi Koru, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyaretini değerlendirdiği yazısında “Birileri Biden’ın kulağına ‘Türkiye şimdiden seçim havasına girdi, beklesen iyi olur’ diye fısıldamış bile olabilir” ifadelerini kullandı.
Fehmi Koru’nun bugünkü yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD başkanı Joe Biden’le nasıl olsa görüşeceği düşüncesiyle çıktığı New York gezisinden canı sıkılarak döndüğünü biliyoruz. Birleşmiş Milletler (BM) genel kurulu toplantısına katılmak için gittiği New York’tan ayrılmadan önce gezisini izleyen basın mensuplarına duyduğu hayal kırıklığını aktarmıştı çünkü.
Döndüğünde cumaya rastlayan ilk iş günü namazdan çıkarken rahatsızlığını bir kez daha tekrarladı Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Söylediklerini okuyalım:
“Şu ana kadar beklediğim sayın Biden’la olan görüşmelerde o istenilen netice değil dedim. Şu an itibariyle de aynı şeyi düşünüyor ve söylüyorum. Zira iki NATO ülkesi olarak bizim çok daha farklı noktada olmamız gerekir. Beklenen noktada değilsek bunları da ifade etmek gerekir. Çünkü ben şu ana kadar ABD’deki liderlerin hiçbiriyle böyle bir konum yaşamadım ama şu anda maalesef böyle bir durumdayız.”
Güçlü bir hayal kırıklığı ifadesi bu cümleler.
Murat Yetkin bu son konuşmanın ardından yayınladığı videoda, ABD başkanıyla görüşememenin bu kadar önemsenmesine üzüldüğünü ifade ediyor. Bir yerde “Hatta kızıyorum” da dedi.
Tayyip Erdoğan belli konularda içi-dışı bir olan bir insan. Kızgınlığını sözle ve tavırla ifade etmeden duramıyor. Belli ki, Biden’ın görüşme talebini geri çevirmeyeceğini düşünerek çıkmış yola, görüşemeyince darılmış…
İfadeleriyle kızgınlığını ve darıldığını duyuruyor.
Amerikalıların haberi olmamıştır diye düşünecekleri uyarayım: Cuma namazı çıkışında yapılan bir bölümünü yukarıda aktardığım konuşmayı Associated Press (AP) haber ajansı abonelerine ayrıntılı biçimde geçti; ben haberi ABD’nin iyi izlenen televizyon kanalı ABC’nin internet sitesinde okudum.
Beyaz Saray da okumuştur.
Teselli yerine geçecek görüşlerim var.
Konuya üzüntü ve kızgınlıkla yaklaşmak gerekmiyor. Ben tam tersine, hem New York’ta hem de dönünce namaz çıkışında yapılan açıklamalara sızan görüşme yapılamamasından duyulan rahatsızlığı anlamakta zorlanıyorum.
Görüşülebilseydi ne olacaktı?
Joe Biden’e, Türkiye adına, görüşülemediği için bu denli rahatsız olunmayı gerektirecek neler söyleyecekti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan?
Nasıl bir sonuç almayı umuyordu?
İki lider birkaç ay önce (14 Haziran günü) NATO zirvesi için gittikleri Brüksel’de yüz yüze görüşmüşlerdi. Biden’in yanında Türkçe bilen, Erdoğan’ın yanında da İngilizce bilen birer kişi vardı yalnızca. Görüşme beklendiğinden de uzun sürmüştü.
“PYD’ye artık yardımı kesin” demiştir mutlaka o görüşmede Biden’e Cumhurbaşkanı Erdoğan.
“F-35’te üretim ortağıyız, şimdiye kadar 2,5 milyar dolar ödedik, konulan ambargo kaldırılsın, parasını ödediğimiz uçakları bize teslim edin” demiş olacağını da düşünüyorum.
Aradaki önemli ihtilaf konularından biri de S-400 füze savunma sistemini Ruslar’dan almamız. Sanıyorum, NATO’yu da yakından ilgilendirdiği için bu konu da masada görüşülmüştür. Anlatılana kulak vermemesi imkansız Biden’in…
Rıza Zarrab-Halkbank davaları konusu açılmış mıdır o görüşmede? Sanmam. Ancak, Türk heyeti, zirvede karşılaştıkları Amerikan heyeti üyelerine o konudaki hassasiyetleri de mutlaka aktarmıştır.
[Yukarıda sıraladığım dikenli satır başları ‘iyi’ geçinildiği ilan edilen Trump döneminden intikal eden konular. Trump yüze güldü, ancak onların hiçbiri için küçük parmağını bile kaldırmadı. Görüşülme konusu Trump döneminde çok farklıydı. Söylentiye göre, Beyaz Saray’la işi olan yabancı ülkelerin temsilcileri Washington’daki Trump Hotel’e kamp kuruyor, orada yüklü bedeller ödenerek kalınınca, harcanan paranın yüksekliğine göre, kısa veya uzun süreli görüşmeler ayarlanabiliyordu. Trump seçimi kaybetti, şirketinin ilk yaptığı iş, Washington’daki Trump Hotel’i zarar etmeye başladığı için satışa çıkarmak oldu.]
Aradan geçen üç ay içerisinde “O görüşmede konuşulanlar sayesinde halloldu” denilebilecek bir gelişme yaşanmadı.
New York’ta yeniden bir araya gelinseydi, o arada ABD ile görüşülmeyi gerektiren yeni bir dikenli konu çıkmadığına göre, muhtemelen aynı konular bir kez daha masaya gelecekti.
Unutulan bir ayrıntı var: Joe Biden 78 yaşında. Geçtiğimiz haftalarda bir yabancı konuğuyla basın önüne çıktığında, konuğu konuşurken onun gözlerinin kaydığı, kendinden geçtiği kameralar tarafından fark edildi.
Trump ondan “Sleepy Joe” (“Uykucu Joe”) diye söz ediyor.
Uzun boylu konuşulmasından hoşlanmıyor Biden…
ABD başkanıyla konuşanlar, söyleyeceklerini özetin özeti biçimine dönüştürerek onun yanına gidiyorlar.
Neredeyse yarım asırdır siyasi hayatın içerisinde bulunduğu, o süre içinde her alandan değişik kişilerle güven ilişkisi oluşturduğu için, onlar aracılığıyla kendisine iletilen görüşlere itibar ettiği anlaşılıyor Biden’in… Öyle birileri kulağına “Türkiye şimdiden seçim havasına girdi, beklesen iyi olur” diye fısıldamış bile olabilir.
Bir de uyarım olacak: ABD’de gerçek anlamda bir başkanlık sistemi var. Denge ve denetleme mekanizmaları yerli yerinde. Ayrıca kuvvetler ayrılığına önem veriliyor ve başkan ikna edilince sorunlar çözülemiyor.
Brüksel’deki yüz yüze görüşmede Biden’a yapılan ricalar havada kaldıysa bir sebebi de budur.
Yorumlar kapalı.