Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan yargılanan oyuncu, yönetmen, yazar, şair ve tiyatro eğitmeni Müjdat Gezen, “18 yıldır içinden geçmekte olduğumuz sistemin bir bedeli bu. Biz bu ülkede tabii ki çok sıkıntılar çektik. Cezaevlerinde yattık ama demokrasinin bu kadar çiğnendiği bir dönem olmadı hiç” diyor.
Gezen, Metin Akpınar ile birlikte 21 Aralık 2018’de konuk olduğu Halk TV’de Uğur Dündar tarafından sunulan “Halk Arenası” adlı programda yaptıkları açıklamalar gerekçesiyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan dörder yıl sekizer aya kadar yargılanıyor. Sosyal medyadan birçok kişinin “utanç tablosu” olarak yorumlandığı olayla açıklamalarda bulunan Gezen, “Utanması gerekenler utansın ama utanacaklarını sanmıyorum” yorumunda bulunuyor.
Gezen, BirGün‘den Işıl Çalışkan’ın sorularını yanıtladı:
Sanatçılar için de çok zor bir süreç bu. Bu seneye dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz? Tiyatrolar sağ çıkabilecek mi bu koşullarda?
El birliği ile bir şeyler yapmamız gerekecek. Oyun mevsimi açılıp korona kalkmışsa eğer ben kızımla birlikte Baba Kız diye yazdığımız bir oyunu oynayacağım. Telefonla Hollanda’dan görüntülü prova yapıyoruz. Umuyorum önümüzdeki tiyatro sezonu açılır her şey.
Sanatçılar bu süreçte devletten destek göremediği için yalnız bırakıldığını düşünüyor.
Devletin destek vermediği sadece sanatçılar değil. İşçi kesimi, dar gelirliler… Baksanıza patron işten atıyor. Gerekçesi ise ahlaksızlık yaptı diye! Evli barklı çoluk çocuk sahibi adamlar bunu nasıl taşıyacaklar? Çocukları ona “Baba neden işten ayrıldın?” dediğinde “Ahlaksızlıktan dolayı” mı diyecekler? Yalnız o gerekçeyle işten kovabiliyorlar. Patronların bir bölümü de bunu kullanıyor. İnanılır gibi değil. Kasımpaşa semtinde yaşayan müzisyen tanıdıklarım var. Hepsi felaket zor durumdalar. Tiyatroda çalışan teknik elemanı, ışıkçısı oyuncusuna gelene kadar garsonlar aşçılar her yer felç olmuş durumda ve devletin küçücük bir katkısı yok.
“Bıraktığımız yerden devam edeceğiz”
Yeni normalin sanata yansımaları nasıl olacak sizce?
Biz bu durumu ilk defa yaşıyoruz. Nasıl olacağı konusunda fikir beyan etmem doğru olmaz ama ilk aklıma gelen aynen eskisi gibi olacağı. Bıraktığımız yerden devam edeceğiz. İki kişilik oyunlar olsun. Bir koltuk boşluklu olsun… Tiyatro böyle olmaz tiyatro başka bir şey çünkü. O nedenle her şeyin normale dönmesi için her şeyin normal seyrediyor olması gerekiyor. Bu hastalık tüm dünyada bunu yaptı. Yalnız bize özgü bir şey değil. Ben o yüzden dünyadan ve ülkemden bu belanın gitmesini ve en az zararla kurtulmayı ümit ediyorum.
Sahnelerde geçen bir yaşam. Dile kolay 60 yılı geride bıraktınız… Geriye dönüp baktığınızda ne görüyorsunuz?
Bu 60 yıl boşa geçmemiş, mutluyum ben. Ben genellikle mutlu biriyim zaten. İnsan biriktirmişiz, seyircimizi biriktirmişiz. Genç çocuklar yetiştirmişiz. Bunların hepsini bakınca insan mutlu oluyor.M
Metin Akpınar ile birlikte “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan hapis cezası istemiyle yargılanıyorsunuz. Bu ülkede yaşayan bir sanatçı olmanın bedeli mi bunlar?
Yoo… 18 yıldır içinden geçmekte olduğumuz sistemin bir bedeli bu. Biz bu ülkede tabii ki çok sıkıntılar çektik. Cezaevlerinde yattık ama demokrasinin bu kadar çiğnendiği bir dönem olmadı hiç. Askeri darbeler dâhil olmak üzere. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin dinlenmemesi, Anayasa Mahkemesi’nin umursanmaması. Kendi koydukları kanunları dinlememeleri falan. Bu eni konu üzerinde durulması gereken bir şeydir.
Utanması gerekenler utansın ama utanacaklarını sanmıyorum.
Ülkenin geleceğine dair umut var mı tüm bu yaşananlara rağmen?
Tabii. Olmaz olur mu? Çünkü bu tip sistemler uzun yaşamaz. Dünyadaki tarihsel görünümüne bakarsanız fazla yaşamamışlardır. Gün gelir geldikleri gibi giderler!
Yeni yıla dair umutlarınız neler?
Bu, 2020 gibi olmasın da ne olursa olsun…
Yorumlar kapalı.