Önümüzdeki yıl piyasaya çıkacak ikinci kitabı “Sayın Bay Rock Yıldızı”ndaki karakterin yüzde kaçı gerçek Teoman? Neden hiç bir konuda sadakati yok? Gündüz içki içiyor mu? Sarhoş muhabbeti hakkında ne düşünüyor? “Babamın öldüğü yaştayım” dizisine keşke yazmasaydım diyor mu? Hayranların vıcık vıcık bulduğu yanı neresi? Greta denilen iklimde kıza da neden biraz uyuz oluyor? Standart selfie pozu dediği ne? İçinde sosyetik bir kadın olduğu için mi AVM’leri seviyor? Şu anda nasıl kadınları güzel buluyor?
İşte Teoman’ın yaptığı birbirinden ilginç açıklamalar…
Sosyetik bir kadın gibi yaşıyorum
Ben yurtdışına gitmeyi sevmem, tatile gitmeyi sevmem, alışkanlıkları mı değiştirmeyi sevmem evimde uyumak isterim. Sabah yürüyüşleri yapıyorum. Karaköy Eminönü dolaşmayı seviyorum. AVM leri severim ben. Alışverişe bayılırım. Lüks mağazalardaki çocuklar her gün beni görüyorlar. Elimi kaldırıyorum “Yine ben” diyorum. Gülüşüyoruz. Her gün girip ayakkabı bakıyorum. Berberime gittiğim zaman “sosyetik bir kadın gibi yaşıyorum” diyorum. Ben parasızken de severdim alışverişi. Parasızken vintage dükkanlarını dolaşırdım. Param yoktu ama kokoştum.
Ben hiç bir zaman gündüzleri içmedim
İkinci kitabım “Sayın Bay Rock Yıldızı” önümüzdeki yıl piyasaya çıkacak. Kitaptaki karakteri kendimden daha uç, daha arıza, daha şapşal bir karakter yaptım. Gece gündüz içen, gündüz diskolarının açılmasını isteyen bir tip. Ben hiç bir zaman gündüz içmedim. Gündüzleri nekahet dönemi gibiydi, ancak kendime geliyordum. Ama kitaptaki salaklıkları yaptım tabii zamanında. Sürekli duygu patlamaları var karakterin… Ölsem mi acaba hayat çok saçma diyor, hemen sonrasında o gördüğüm gömleğin sırtına iki tane Pens attırsam daralsam bana çok yakışır diye düşünüyor. Ölümden slim fit gömleğe geçiyor. Bana biraz insana çok benzermiş gibi geliyor.
Babamın Öldüğü Yaştayım’ı iyi ki yazmışım
İnsan bir tarafıyla çok yaşlı olmaktan korkuyor. Çünkü yürüyememekten, oranın buranın sızlamasından korkuyorsun. Sadece süre doldurur gibi beklemek çok sıkıcı olacak diye düşünüyorsun. Ama diğer taraftan ölüp toprağın altına girme fikri de çok korkutucu. O ikilemi çok yaşıyorum. “Babamın öldüğü yaştayım” dizesi de bu beni rahatsız eden ölüm fikrinin bir tezahürü aslında. Dinleyiciye de bulaştı bu rahatsızlık. Keşke yazmasaydım demiyorum iyi ki yazmışım içimi döktüm.
İçkiliyken kavga edince kendime çok gülüyorum
İçki düşüncelerimi sulandırıyor. Önemsiz gördüklerimi önemli önemli gördüklerimi de önemsiz gösteriyor. Duygularımız tombala gibi hangisini çekersek o geliyor. Ayıkken bile bu böyle. İçkili iken insan daha da saçmalıyor. Birden bir konuda biriyle tartışırken buluyorsun kendini. İki içkili insan konuşurken kimse karşısındakini dinlemiyor. Alkollüyken kavga ettiğim günün ertesi günü ben kendime çok gülüyorum. Sabah gülücüklü özür mesajları atıyorum.
Standart bir selfie pozum var
Benim kariyerim çok eski olduğundan bu işler önce imza almayla başladı biliyorsunuz. Cep telefonu çıkınca, Selfie çektirmek istediklerinde kasımı hafif yukarı kaldırarak havalı bir poz veriyordum önceleri. Daha durgun bir kişilik olarak. Sonra dedim ki biz eğlenceli bir iş yapıyoruz bu kişi fotoğrafa baktığında ne hissetsin. Gülümseyen bir adam hissetsin. Standart bir gülümsemen var artık. Solumu alıyorum fotoğraf çektirdiğim kişiyi, hemen otomatik gülüyorum, düşünmeme de gerek kalmıyor. Yıllar sonra bu fotoğrafa baktıklarında gülümseyerek hatırlasınlar. Çok cool bir adam demeleri yerine ne tatlı bir adamdı demelerini tercih ederim.
Yorumlar kapalı.