Mersin’de Uzuncaburç (Diocaesarea) Antik Kenti’ndeki kulede sürdürülen kazı çalışmalarında, geçtiğimiz hafta 1400 yıllık kolye, kolye ucu, küpe, amulet (muska), boru biçimli bilezik ve göğüs zincirinin bulunduğu 19 parça eser ile bir iskelet ortaya çıkarıldı.
Uzuncaburç Antik Kenti’ndeki kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün izni ve desteğiyle Mersin Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ümit Aydınoğlu başkanlığında yürütülüyor.
Antik kentteki kulenin restorasyon ve kazı çalışmalarında, geçen hafta bir iç odada M.S. 6’ncı yüzyıl sonu 7’nci yüzyıl başına ait olduğu sanılan yaklaşık 1400 yıllık 19 parça esere ulaşıldı.
Kolye, kolye ucu, küpe, amulet (muska), boru biçimli bilezik ve göğüs zincirinin aralarında yer aldığı korunmuş durumdaki eserlerin yanında bir iskelet de bulundu.
Kulede ortaya çıkarılan eserlerin, Bizans İmparatorluğu ve Sasaniler arasındaki savaşta oluşan tahribat sırasında çıkan yangında, kulenin katlarının çökmesiyle toprak altında kaldığı, iskelete ait parçaların da yangın sırasında kulede bulunan bir kişiye ait olduğu düşünülüyor.
Elde edilen eserlerin gerekli çalışmaların ardından Silifke Müzesi’nde sergilenmesi planlanıyor.
“İskeletin bir rahibe ait olabileceği yönünde tahminlerimiz var”
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Gökhan Yazgı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, heyecan verici buluntulara ulaştıklarını söyledi.
Yapılacak karbon testleri ve bilimsel raporlar çerçevesinde buluntulara ilişkin bilgilerin ortaya çıkarılacağını belirten Yazgı, elde edilen bulgulardan iskelet parçalarının bir rahibe ait olabileceği yönünde tahminlerinin bulunduğunu dile getirdi.
Çok heyecanlı bir çalışma süreci yürüttüklerini vurgulayan Yazgı, şunları kaydetti:
“Arkeolojinin temelinde gizemin çözülmesinin heyecanı var. Bu tür buluntularla birlikte bütün çalışma arkadaşlarımız heyecan içerisinde bunun hikayesini, gerçek anlamda o dönemde yaşanan olayları tanımlamaya çalışıyorlar. Bu objeler bizim için o yüzden çok önemli. Kime ait olduğu, oradaki iskeletin, bulabiliyorsak o dönemdeki görevi neydi? Bu buluntular onlara ışık veriyor. Bu heyecan içerisinde gizemi çözdüğümüz zaman biz de bir dedektif edasıyla mutlu oluyoruz. Tüm çalışma arkadaşlarımız, arkeologlarımız heyecan içerisinde bunu yürütmeye çalışıyorlar.”
Yorumlar kapalı.